Antep’in kalbi Japonya’da atıyor

TAM anlamıyla dünyanın öbür ucundayız: Japonya’nın kuzeydoğusunda, Büyük Okyanus kıyısındaki Sendai kentinde. Sebebi ise Japonya denilince akla en son gelecek şey: Suriye krizi.

Haberin Devamı

Zira Türkiye üç gündür Suriye sorununu burada dünyanın gündemine taşıyor.

*

190 ülkenin lideri, cumartesi gününden bu yana dünyanın bu ırak köşesinde toplanmış durumda. Birleşmiş Milletler’in (BM) düzenlediği “Dünya Afet Riskini Azaltma Konferansı”na katılmak üzere. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da burada.

Türkiye’yi ise Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin temsil ediyor. AFAD’ın liderliğinde, benim de dahil olduğum Türkiye’den çok geniş bir heyet de Sendai’ye çıkarma yapmış durumda.

Sebebi ise: Bu yıl Türkiye’nin dünyanın odak noktası olması.

*

DÜNYA liderleri burada kafa kafaya vermiş, karşılaştıkları risklerle başa çıkmanın yollarını arıyor. Zira ülkeler artık risklerle tek başlarına başa çıkamadıklarının farkında.

Haberin Devamı

Peki neden Japonya? Çünkü Japonya da Türkiye gibi bir deprem ülkesi. 2011’de yaşadıkları 9.0 büyüklüğündeki deprem, dünya tarihinin en büyük beş depremi arasında.

Depremin tetiklediği tsunami, okyanus kıyısındaki birçok kenti yutmuştu. Sendai de bunların başında geliyor. Zira depremin merkezine en yakın olan şehirdi.

Tsunami, Çernobil’den sonra dünyanın 2’nci en büyük nükleer faciasına da sebep olmuştu. Hem de şu anda bulunduğumuz Sendai’nin hemen yanı başındaki Fukuşima kentinde.

*

ANCAK konferansta konuşulan riskler, doğal afetlerle sınırlı değil. Asıl gündem maddesi: İnsan kaynaklı afetler. İşte bu yüzden de gözler Türkiye’de.

Türkiye dört yıldır yaşadığı mülteci krizini, burada dünya gündeminin tepesine taşıyor. Hem de tesadüfe bakın ki, tam da Suriye savaşının 5. yılına girdiği gün.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği geçtiğimiz hafta açıkladı: Şu anda Türkiye dünyada en fazla mülteci ağırlayan ülke. Dahası, 2’nci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya üzerindeki mülteci sayısı ilk kez bu kadar fazla.

AFAD Başkanı Fuat Oktay, son rakamları burada açıkladı: Türkiye şu an kamplarda 265 bin, toplamda ise 1.7 milyon Suriyeli mülteci ağırlıyor.

*

DOLAYISIYLA nasıl küçük ve yerel Sendai kenti, küresel doğal afet gündeminin kalbiyse. Suriye krizinin en çok vurduğu şehir olan Gaziantep de, dünyanın insani kriz gündeminin merkezinde.

Haberin Devamı

Şehri bir yıldır yöneten Fatma Şahin de bu nedenle burada yerel değil, küresel bir gündemi yönetiyor.

*

KONFERANS arasında Şahin’le baş başa ettiğimiz sohbete de, bu küresel nitelik damgasını vuruyor.

“Bilim ve teknoloji çağında, modern zamanlarda yaşıyoruz. Ancak tüm bu imkanlara rağmen dünyada büyük bir acziyet var” diyor.

Ve ekliyor: “Şu anda sadece Antep’te kamplarda 50 bin, şehir içinde 300 bin Suriyeli mülteci var. Yani şehrin içinde bir şehir var. Bu da daha fazla gıda, yol, konut, su, eğitim ve iş demek.”

*

BUNA rağmen Türkiye’nin bu konuda gittikçe daha da yalnızlaştığını söylüyor. Zira Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı toplam harcama 5.3 milyar dolarken, tüm Avrupa’nınki sadece 300 milyon dolar.

Haberin Devamı

Dahası geçtiğimiz hafta BM Dünya Gıda Programı, kamplara yaptığı gıda yardımını da kesti. Şahin bu durumu “BM’nin levhası var, kendisi yok” diyerek özetliyor.

*

FATMA Şahin, Sendai’de Türkiye’nin sadece ihtiyaçlarını değil, deneyimini de paylaştığını anlatıyor. “AFAD’ın her geçen gün güçlenen bir altyapısı var. Hem deprem konusunda, hem kampların yönetimi konusunda. Bunu burada tüm dünyayla paylaşıyoruz” diyor.

*

TÜRKİYE bu krize çözüm aramakta ise kararlı. Zira 2016’da tüm dünyayı İstanbul’da toplamaya hazırlanıyor. BM çatısı altında ve ilk kez düzenlenecek olan “Dünya İnsani Yardım Zirvesi”ne evsahipliği yapacak. Amaç ise artık bu krizi dünyayla birlikte yönetmek.

*

Haberin Devamı

DÜNYA, doğal afetlerle başetmenin yollarını henüz bulamadı. Ama en azından kafa kafaya vermiş, bir çözüm arıyor. İnsan eliyle oluşturulmuş olan mülteci krizine karşı ise hâlâ kayıtsız.

Türkiye’nin sesi şu anda dünyanın öbür ucunda çıkıyor. Önemli olan, bunu diğer ucun da duyması. Daha doğrusu: Duymak istemesi.

Yazarın Tüm Yazıları