ABD-Rusya çatışıyor mu dediniz?

Sanki Suriye’de herşey oldu bitti, halloldu da, bir bu kalmıştı: Şimdi de ABD ve Rusya Suriye’de kapışıyor!

Haberin Devamı

 

ABD yanlışlıkla Halep yakınlarında Esad’ın askerlerini vurduğunu söylüyor. Moskova buna hiddetleniyor. Derken ne tesadüf ki, hemen akabinde bu sefer Rusya’nın ya da Esad’ın Birlemiş Milletler’in yardım konvoyunu bombaladığı haberi geliyor. Bu kez de Washington efeleniyor. Bir haftalık, çiçeği burnunda ateşkes de sona eriyor.

 

İşte bu yüzden herkesi aldı bir telaş: “İki küresel gücün Suriye’de kapışması biz ‘fanileri’ nasıl etkileyecek?” diye. Ama korkuya mahal yok. Çünkü bu iki gücün çatışma ihtimali sözkonusu değil.

 

BATI SURİYE’DE YOK

 

ABD için Suriye stratejik bir mesele değil. Oysaki Rusya için öyle. Şöyle ki:

 

Haberin Devamı

ABD’nin uzun vadeli, stratejik hedefi Asya-Pasifik bölgesi. Dolayısıyla yavaş yavaş kadrajını Ortadoğu’dan bu bölgeye çevirmek istiyor. En başta da bu sebeple, Başkan Obama Suriye’yi Başkan Putin’e anahtar teslim etmiş durumda. Neredeyse “hem eti, hem kemiği senin” diyor.

 

*

 

Bununla birlikte ABD ve öncülük ettiği “IŞİD’e karşı koalisyon” için Ortadoğu’daki öncelik, petrol. Bu yüzden Batı dünyası için Suriye’den ziyade, petrol zengini Irak birincil mesele.

 

Rusya’nın ise iki stratejik hedefi var. Biri, Soğuk Savaş sonrasında Batı’nın doğuya doğru genişlemesini önlemek oldu. Ki önce Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın AB ve NATO üyeliklerini engelledi. En son da Doğu Ukrayna ve Kırım’ı kendi nüfuzu altına almayı başardı. Dolayısıyla Doğu’ya doğru genişlemek isteyen Batı’nın bu uzun vadeli stratejik hedefine şimdilik set çekti.

 

RUSYA’NIN STRATEJİSİ

 

2. hedefi ise, Suriye üzerinden Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korumak. Putin Suriye’yi kendi istediği gibi dizayn ederek bu ülke üzerinden bölgedeki nüfuzunu arttırmak istiyor. Ve 21. yüzyıla bir “Ortadoğu gücü” olarak giriyor.

 

Haberin Devamı

Bunun için anahtar da, Suriye’deki iki üssünü korumak. Bunlardan biri Tartus’taki deniz üssü. Diğeri de Lazkiye’deki hava üssü. Üstüne bir de Suriye’ye geçtiğimiz sene S-400 füze savunma sistemini yerleştirerek hava sahasını da kontrolüne aldı. Zaten tam da bu çıkarlarını muhafaza etmek için Esad’ı yerinde tutmaya çalışıyor.

 

*

 

Kaldı ki Kremlin’in bu stratejisi maziye dayanıyor. Sovyet Rusya ve Suriye arasındaki diplomatik ilişkiler, 1944'te kurulmuştu. Zamanın Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, ta 1971’de Tartus’u donanma üssü olarak Sovyet Rusya’ya vermişti. Moskova da bu üssü bugüne kadar kullandı. Batı da Suriye’nin Rusya denetiminde olmasını hep bir nevi kabullendi.

 

Haberin Devamı

Bununla birlikte Rusya bir “Doğu Akdeniz gücü” olarak da sahneye çıkıyor. Malum, geçtiğimiz yıllarda Kıbrıs, İsrail, Gazze ve Mısır açıklarında muazzam gaz rezervleri keşfedildi. Moskova’nın hedefi Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaşarak, bu bölgede en nüfuzlu güç haline gelmek.

 

İşte bu sebeplerle, Rusya Suriye’yi domine ediyor. Ve onun olurunu almadan kimse bu ülkede yaprak kımıldatamıyor.

 

 

 

ABD’NİN TAKTİĞİ

 

 

Kısacası; ABD başta olmak üzere Batı ülkeleri Suriye değil, Irak’la ilgililer. Zaten bu yüzden IŞİD karşıtı koalisyon ABD’ye Irak’ta destek veriyor. Dolayısıyla Washington Irak’ta Rusya’ya ihtiyaç duymuyor.

 

Oysaki Suriye’de durum başka. Koalisyon Suriye’yle hiç oralı olmuyor Burayı büyük oranda Rusya’nın insafına bırakan ABD de, IŞİD’den kurtuluncaya kadar Rusya’nın işbirliğine ihtiyaç duyuyor.

 

Haberin Devamı

Buna mukabil, ABD yine de Suriye’de bir gözü, kulağı olsun istiyor. PYD/YPG’nin  kuzey Suriye’de kantonlar kurmasını desteklemesi de, işte böyle uzun vadeli bir taktiksel adıma işaret ediyor.

 

*

 

Peki tüm bunlar ne demek? Hem ABD Rusya’yla Suriye’de uzun boylu bir çatışmaya girmez demek. Hem de Rusya’nın işbirliğine duyduğu ihtiyaçtan dolayı onun önceliklerine yaklaşacak demek.

 

Bizim için ise şu demek: Eğer Suriye’de daha uzun süreli bir oyun kurguluyorsak, burada uzun vadede Rusya’nın önceliklerini dikkate almamız gerekecek. Ki Rusya için en önemli mesele Esad’ın kalması, yani Halep çevresinde Türkiye’nin de desteklediği muhaliflere karşı savaşı kazanması. Dolayısıyla Türkiye’nin burada muhaliflere verdiği desteği çekmesini bekliyor. Ve Fırat Kalkanı’nı, yani etki alanını daha güneye genişletmesine karşı çıkıyor.

 

Haberin Devamı

Bununla birlikte ABD için PYD’nin stratejik değil taktiksel bir mesele olması ise, bu konuda çatışma riskimizi ortadan kaldırmıyor.

 

İşte Ankara’nın önümüzdeki dönemde bu ipince buzu kırmadan ve üzerinde kaymadan hareket etmeyi başarması gerekiyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları