Paylaş
Genç ve güzel kız adadaki evimde kütüphanede duran fotoğrafı inceliyor.
27 yaşında, beyaz blazer ve gökmavisi renginde bir tişört giymiş, uzun, dalgalı saçlı bir gencin fotoğrafı bu.
Akıllı telefon öncesi devirde çekilmiş.
O, fiziksel çekicilik açısından inceliyor.
Ben ise baktığımda aynı gencin gözlerinde kaygı ve hüzün görüyorum.
Yıllar ne çabuk geçiyor ve biz orta yaşlı (ve üstü) erkekler libidolarımızı ne kadar farklı alanlara yöneltiyoruz:
60 yaşında, pembe Porsche’li ‘delikanlı’. Aşırı sürat merakı. Motorize libido.
70 üzeri, 30’luk sarışını eş olarak almış, kısa boylu, kel ve şişman adam.
Horlama tavan yapmış, testosteron taban yapmış, genç kız yatak odalarını ayırmış.
Gençliğinde yaşayamadıklarını şimdi telafi etmeye çalışan ama gülünç olan libido.
80 yaşında, alzheimer başlamış ama hâlâ işlerini, muazzam egosundan dolayı bir türlü ‘adam’ olamamış çocuklarına devretmeyen ve çalışanlarının ensesinde boza pişirip kâr kokusu aldığı her yeni işe kan görmüş azgın kurt gibi saldıran, yırtıcı, kapitalist libido.
***
Yok canım.
Kimseyi kastetmiyorum.
Çuvaldızı kendine batır demişler.
Araba merakım yok ama özel uçağım olsun isterdim (son zamanlarda uçak yolculuğu demek, adı konmamış, kolektif işkence demek!).
Zilyon dolarım olsaydı zilyonerler kulübünün üyesi olup dünyanın kaderini çizenler arasında olmak matrak bir düşünce.
Ama hangi erkek genç ve çekici hatunlardan oluşan bir harem kurma hayalinden haz almamıştır?
Kendi kendini kandırarak yaşlanma süreci ve ecele karşı direnen libido!
Gerçekçi olmama dışında daha yaşarken yok edici tabii. Sadece kendini değil aileni de mahvedici.
O zaman libido nereye yönelmeli?
Şaraba ve yemeğe. Sağlık el verdiği sürece...
İyi yemek bulmak kolay ama iyi şarap zor.
Ülkede pek yok. İyi şarap olmadan yenilen yemek ise benim libidomu tatmin etmiyor.
Ama Allah’tan kafa dengi birkaç arkadaşım var.
Gökhan Atılgan gibi...
O da benim gibi Amerika’da uzun yıllar yaşadı.
Ülkemde şarap zevkimin örtüştüğü iki, bilemedin üç kişiden biri. Onda da bendeki gibi az sayıda ama büyük keyif veren şaraplardan var.
Hayır, pahalı şaraplardan bahsetmiyorum.
Avrupa’da inanılmaz bir şarap devrimi yaşanıyor.
20 dolar civarı süper şaraplar var.
Elbette fırsat bulursam bir Petrus veya Romanée-Conti (özellikle ikincisi) içerim ama Ceylan’ın okul parasını tek bir şişeye verirsem boğazımdan geçmez.
Artık yaz mevsimi bitiyor.
Gökhan ile, yaşamımın en büyük aşkı ve onsuz bir hiç olacağımı düşündüğüm zevcem Amerika’ya dönmeden bir yemek planlıyoruz.
Daha doğrusu yemekleri biliyoruz ve onlara göre şarap uyumu planlıyoruz.
Eğer bu konuşmalarımız teybe alınmışsa dinleyen bizim deli olduğumuzu düşünür.
En az üç kez ve her biri birer saat...
Kaynaklarımız, yani şişelerimiz, çok sınırlı olduğu için mermileri boşa sıkmak istemiyoruz.
***
Adada yazın son şöleni başlıyor.
İspanya-Bask bölgesinden Nardin’in olağanüstü ançüezi, yanında oranın biber turşusu (guindilla) ile ne içilir?
Elbette ki Bask bölgesinden, düşük alkollü ve taze içilmesi gereken Txakoli.
Elkano lokantasının bulunduğu Getaria’lı üretici Etxaniz’in ekşi elma yer gibi hafif, tuza karşı koyucu, diri ve canlı şarabı ile ançüez cennetten gelen evlilik gibi.
YaolağanüstüKastamonu pastırma ve Carrusco’nun gene inanılmaz ‘jamon bellota’sı ile ne seçersiniz?
Biz hafif köpüklü bir İtalyan seçiyoruz: Lambrusco. Medici Ermete Concerto. Hafif, iştah açıcı ve yabani böğürtlen suyu gibi. Gene harika bir evlilik.
Şimdiye kadar ülkede bulduğum en iyi sucuk (yüzde 100 kuzu) ve bahçenin pembe domatesleri ile ne mi gider?
Gerçekten şahsiyeti olan bir pembe.
Fransa’nın Bask bölgesindeki minik Irouleguy apelasyonundan Domaine Ilarria’nın ‘tannat’ üzümünden bol baharatlı ve hem asidite hem mineralite açısından zengin şarabıyla gene turnayı gözünden vuruyoruz.
***
Güliz kabak gratine hazırlamış.
Almanya Mosel’den bir Pinot Blanc yanında.
Grans-Fassian. Bir saat havalandıktan sonra çekirdekli yaz meyveleri, limon, beyaz biber ve bitimde satsuma mandalinası benzeri hafif bir acılık...
Şarap çok iyi ama ah yanında Linda, Kapri usulü, limon soslu ve balık yumurtalı, al dente makarna yapsaydı.
Yazık oldu şaraba.
Kabak gratine ile ne mi?
Avusturya’nın otsal aromalı bir Grüner Veltliner’i neden olmasın?
Elmaslar kasabının süper kuzu pirzolaları ile ise açtığımız şarabı iki saat önceden sürahiden geçiriyoruz.
20 dolar üzeri tek şarap bu.
Güney İtalya, Puglia’dan 2001 Graticciaia.
Vallone, bu şarabı sadece en iyi senelerde piyasaya sürüyor.
Negroamaro sepajı genç içilmez.
Bu şarap yeni yeni kendini buluyor.
Her yudumda farklı bir boyut keşfediyoruz.
Fıçı hissedilmiyor.
Derinliği olan, güçlü ama dengeli, monolitik olmayan bir şarap.
“Bunun yanında Fransız usulü yaban tavşanı, ‘lievre a la royale’, harika gider” diyor Gökhan.
Kesinlikle. Ama benim aklıma Meksika’nın gerçek ‘mole’ soslu güvercini geliyor.
Hayal ettikçe yaşıyor ve libidomuzu kontrol altında tutuyoruz!
Paylaş