Paylaş
Her şeyden önce söyleyeyim; halkın yıllar boyunca kökleşmiş sosyal geleneğine saygım var. Öte yandan, kendi görüşümü de sizinle paylaşmak isterim.
Rakı ve benzeri içkiler yemeğe eşlik etmek için değil, aperitif olarak kullanılmalılar. O da eğer alkolleri iyi distile edilmiş ve temiz, anasonları taze olursa. Özel ilişkiler dışında kaliteli rakı bulmak zor ama bulduğumuzu varsayalım. Rakı yüzde 40 veya üstü olan yüksek alkollü bir içecek. Ayrıca aromatik açıdan çok fukara. Örneğin iyi bir şarapta aşağı yukarı 200 civarında aromatik not veya nüans var. Rakıda ise iki veya üç. Yüksek alkollü ve tekdüze bir içki. Damağı uyuşturuyor ve mideyi kazındırıyor.
Bu durum meyhane ve balıkçıların işine geliyor tabii. Müşteriler ne yediklerinin pek farkına varmıyor rakı içince. Özellikle de soğuk ve sıcak mezelerden sonra sıra balığa geldiğinde, müşterinin damağı hiçbir nüansı anlayamayacak durumda oluyor.
Ama daha kötüsü var. Her yemeğe basıyorlar kekik ve pulbiberi. Rakılık. Son zamanlarda lokantalarımızda bu kekik ve pulbiber furyası moda oldu. Sağlık açısından kötü çünkü lokantaların kullandıkları ucuz baharat aşırı tuzlu ve örneğin ABD gibi ülkelere ihraç edilemezler.
Varsa şarap, yoksa kaynak suyu
Sonra gusto tarafı var. Ekmeği ıslatıp, üzerine yoğurt döküp pulbiber ve kekik bassan, en azından harbi ve ucuz olur. Ama her Allah’ın deniz ürününe aynı şeyi yaptığında Hindistan gibi yerlerden ithal, dondurulmuş, yavan ve gastronomik açıdan değersiz ürünleri baharatlayarak halka yutturuyorsun. Eğer müşteri hem sigara hem rakı içiyorsa o damak tamamen dumura uğramış oluyor. Sonra ‘getir oğlum getir, ye baba ye’!
Aperitif olarak marul, salatalık, Ezine peyniriyle rakıya eyvallah. Ama yemekle içki içecekseniz şarap, yoksa mineral açısından zengin doğal kaynak suyu derim...
Paylaş