Paylaş
Küçükyalı Evlendirme Dairesi’nin yanındaki Calipso düzgün bir restoran. Burayı bana tavsiye eden arkadaşım Hüseyin Nazmi ve Feray Hanım’la içeri adım attığımda bir sürprizle karşılaşıyorum. İşletmeci Ziya Bey (Kaçar) her nasılsa telefonumu bulmuş ve bir süre önce beni restoranına davet etmiş ve ben onu azarlamışım! Estağfurullah ama doğrudur. Üç nedenle. Öncelikle; tanımadığım insanların beni telefonda rahatsız etmesinden hiç hoşlanmıyorum. Cep telefonu bana tasmalı köpekleri hatırlatıyor. İsteyen istediği zaman tasmanızı çekiyor! İkincisi; bin kez davet kabul etmeyeceğimi söylememe rağmen lokantacıların şanslarını denemesine deliriyorum.
* * *
Onlardan duymak istediğim şöyle bir şey: “Davet kabul etmediğinizi biliyorum. Ama biz yeni açıldık ve kebap satır kıyması, mercimek çorba kemik iliği ve et suyu... Sizden ricamız bizi not edin ve bir gün habersiz gelin.” Habersiz kelimesinin altını çiziyorum! Üçüncü olarak da; bazı yemek yazarlarının bir bedava yemeğe tav olup yelkenleri suya indirdiği düşüncesi bana haysiyet kırıcı geliyor.
Taş fırında kalkan tandır
Geleceğimi bilmiyorlardı
Bir de; “Buyurun yemeklerimizi deneyin, fikrinizi söyleyin, nasıl olması gerektiğini öğrenelim sizden” masalı var... Bu ilginç bir kurnazlık... Sevgili memleketimin sevgili insanı. İstediği aslında bir danışmanlık hizmeti. Bir yemek eleştirmeninin böyle bir hizmet vermesi bir futbol hakeminin hakemliğini yaptığı maçın takımlarının antrenörü olması gibi bir şey. Ayrıca eminim lokantacı en iyisini kendinin bildiğini düşünüyordur; çünkü bu, kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. Beni suaygırı gibi görüp her yemeği denetmek istemeleri de cabası!
Ziya Bey son derece kibar biri ama sanırım yazılarımı okumadığı, beni sadece ekrandan tanıdığı için kırmızı çizgilerimi bilememiş. Geleceğimden haberi yoktu ve çok şaşırdı. Ben de böylece nesnel bir değerlendirme yapabiliyorum.
Balık köftesi
Calipso malzeme açısından zengin, ferah ve salaş olmayan bir restoran. Bay Balıkçı’nın tezgâhından geçmişler. En büyük artıları, balıklarının iyi olması ve pişirmeyi bilmeleri. En büyük eksileriyse salata ve ot işini bilmemeleri. Çeşit çok ama sonuç her yerdeki gibi. Standart. Salata sosu nedir, nasıl tabakta servis edilir, bilinmiyor. Güzelim roka ince ince doğranarak bütün lezzeti öldürülüyor. Burada hem salata hem otlar çok taze ve çeşitli. Turpotu, kuzukulağı, hodanotu, ısırganotu, çibez, ebegümeci, zaho... Yazmayı unuttuğum başkaları... Yoğurtlu kavurma yakışmıyor. Bu otlardan çektirme yapıp ne harika balık sosları elde edilebilir. Ege usulü bol zeytinyağı, limon, sarmısak diri kalacak. Haşlama da olur. Kim yapıyor İstanbul’da?
Rum böreği
Çıtır karides mantı, matrak...
Ev yapımı mısır ekmeği olsun, nohut unu ekmek olsun, başarılı. Pesto soslu levrek yavan değil. Girit ezme lezzetli. Köpoğlu da kabul edilebilir ama asıl özel olan tadım hoşluğu niyetine gelen çeşitli püre ya da ezmeler. Közlenmiş patlıcan, güneşte kurutulmuş domates ve biber, tarçınlı, cevizli ve otlu ezme. Yerken çok zevk aldığım için yeterli not almadım ama deneyin, bileşimlerin başarılı olduğu konusunda hemfikir olacaksınız. Balık köfteyi de deneyin. Balık yediğinizi anlayacaksınız. Çıtır karides mantı, matrak... Çocukları deniz ürününe başlatmak için iyi bir fırsat. Asma yaprağında sardalye çok başarılı.
Kalamar ızgara
Önce haşlanmış, sonra mangalda pişmiş ahtapot da iyi. Tereyağı ve sarmısak soslu... Fırında pişmiş ‘tandır levrek’ denenmesi gereken yemek. İtalyanların klasik pişirme tarzının ülkemizde de başarılabileceğinin bir göstergesi. Zeytinyağı, sarımsak ve patatesle pişiyor. Maalesef artık Karadeniz’in doğal levrekleri yok. Ama başarılı pişirmeden dolayı balığın yavanlığı ortadan kalkmış. Taze meyvelerle hazırladıkları panna cotta da iyi. Karşı yakanın kuşkusuz en iyi balık lokantalarından biri.
Vedat Milor'un değerlendirmesi 5 üzerinden 4 yıldız
Adres: Turgut Özal Bulvarı Cumhuriyet Caddesi No: 2 Küçükyalı İstanbul Tel: 0216 489 28 58
Paylaş