Amerika ve diktatör lokanta saltanatı!

“Ye, iç, cüzdanını boşalt ve bir an önce def olup git buradan!” Yazılı olmasa da mesaj bu! Amerika’da pandemi dönemi aldıkları hibeleri fırsata çevirip gerçek yüzünü gösteren restoranlar çoğunlukta. Müşteriye gereksiz yükler bindiren yüksek ücretler, düşen hizmet kalitesi bir yana yemeğinizi yiyip bir an önce gitmeniz için yaptıkları baskı da cabası...

Haberin Devamı

Pandeminin başlarında yattık, kalktık ve kendimizden çok ‘Ne olacak bu lokantaların hali?’ diye düşünmeye başladık. Sevgili ülkem için bu duyarlılık hâlâ geçerli. Şahsen kötü yemek yesem ve eleştirsem bile puan vermiyorum şimdilik. Ama şu sıralar bulunduğum Amerika’da durum farklı. Devlet tüm lokantalara akıllara durgunluk veren miktarda para hibe etti. Hibe miktarı 2018 cirosuna göre hesaplandı. Birçok lokanta 1, hatta 2 milyon dolar hibe aldı. Tekrar edeyim: Milyon dolar! Hibe bu... Karşılığında hiçbir şey istemedi devlet. “Al, istediğin şekilde harca bu parayı” dedi.

Peki, lokantacılar ne yaptı karşılık olarak? Bir azınlık iyi şeyler yaptı. Borçlarını ödedi. Malzeme ve mutfağa yatırım yaptı. Personelini mutlu etti. Ama çoğunluk iyice şımardı. Bir yandan keseleri dolarken diğer yandan alakalı alakasız COVID’i gerekçe gösterip hem çalışanların hem müşterinin başında boza pişirmeye başladılar.

Haberin Devamı

Amerika ve diktatör lokanta saltanatı

KÖTÜ SERVİS

Baktılar ki insanlar lokantaları özlemiş, aşı onlara güven veriyor ve masalar doluyor... Özellikle San Francisco, Los Angeles ve New York gibi büyük kentlerde bazı lokantacılar ‘Fırsat bu fırsat’ dedi ve gerçek yüzlerini göstermeye başladı. Benim gibi sade bir müşteri açısından bakarsanız giderek daha sık rastlanan ve müşteriyi çıldırtan gelişmeleri 3 başlıkta özetleyebilirim.

COVID sonrası personel sıkıntısı var çünkü Amerika’da garsonların iş güvencesi yok ve ücretler düşük. Birçok lokanta maaşları arttırmayı reddediyor. Ayrılan tecrübeli personelin yerini ya doldurmuyor veya işi hiç bilmeyenlerle devam ediyor. Pahalı lokantalarda bile servis felaket olabiliyor.

Amerika ve diktatör lokanta saltanatı

FAHİŞ VE HAKSIZ FİYATLAR

Amerika’da enflasyon bize göre çok düşük ama lokantalar fiyatlarını enflasyonun epey üzerinde yükseltti. Bu madalyonun bir yüzü... Diğer yüzü daha da çirkin. San Francisco’da hemen her lokanta, servis rezil olsa bile yüzde 20 garsoniye ekliyor. Yetmiyor, bir yüzde 5 de bunun üzerine konuyor. Gerekçe çalışanların sağlık sigortası. “Bunu niye lokantacı değil, ben ödüyorum” diye sormayın. Lokantacı lobisi güçlü ve kent meclisi restoranlara bu hakkı vermiş. O da yetmemiş. Bir de lokantalardan bazıları kendi seçtikleri vakıf ya da hayır kurumuna yardım gerekçesiyle bir yüzde 1 daha tokatlıyor size. Eyaletin aldığı yüzde 10 civarı tüketim vergisi de var. Toplamda 100 dolarlık hesap 140 civarı oluyor. Dahası var. Garsonların bazıları hesabı getirirken “Bu ek servis ödemeleri bana yansımıyor, isterseniz bahşişi arttırın” diyor ve sizi psikolojik baskı altına alıyor. En sık rastlanan durumsa yüzde 20 servis ücreti alındığını söylemeyip faturaya dikkatli bakmayan müşterileri bir kez daha tokatlamak.

Haberin Devamı

HIZLICA YE VE KALK

Birçok lokanta masaları birkaç kez döndürmek için akla gelen her yola başvuruyor. Utanmasalar ve güçleri yetse barlarda sarhoş olup etrafı taciz edenlere yaptıkları gibi sille tokat dışarı atacaklar. Henüz onu yapanı görmedim ama şu yollara başvuruyorlar: Birçok lokanta orada geçireceğiniz süreyi kısıtlıyor. 2 kişi için 75 dakika olarak belirliyor. Çevrimiçi rezervasyonlarda da bu husus belirtiliyor. O zaman zarfında yemeğiniz ya da içeceğiniz bitmediyse şişeyi elinize verip kalan yemeği karton kutuya koyarak sizi sarkastik bir gülücükle kapı dışarı ediyorlar.

Müzik güzel bir şey ama birbirini işitmeyi imkânsız kılan, avazı çıktığı kadar açık müzik eskiden sadece bazı diskolarda olurdu. Şimdi birçok lokanta gürültü yarışında diskoları geride bıraktı. Seçtikleri müzik de dinleyenlerin gözleri kapalı kafalarını salladıkları cinsten, kakofonik bir garip tür. “Gençler seviyor” diyor lokantacılar ama benim tanıdığım hiçbir genç sevmiyor. Hizmet yok bahane çok!

Haberin Devamı

Amerika ve diktatör lokanta saltanatı

Diyelim lokanta gece yarısı kapanıyor ama saat henüz 22.00. İki masa kalmış. Getiriyorlar elektrik süpürgelerini ve temizliğe başlıyorlar. Üstüne, yaraya tuz basar gibi, boş iskemleleri ters çeviriyorlar. Genelde suçlu psikolojisiyle lokantadan çıkıyorsunuz ama şanslıysanız süklüm püklüm bir “Hoşçakalın!” diyorlar.

Ne dersiniz? Türkiye’de yaşadığımıza şükür mü edelim?

Yazarın Tüm Yazıları