Paylaş
- Sait Halim Paşa Yalısı’nda hac seminerimiz var...
Bir başka toplantım vardı, gidemedim ama Erkan Hoca’dan aynı gün neler yaptıklarını dinledim. Erkan Aydın, öncelikle şu mesajı verdi:
- En ucuz hac 3-3 bin 500 Euro’dan başlıyor. En yüksek fiyat 20 bin Euro’ya kadar çıkıyor. Türkiye’de 1 milyona yakın Müslüman vatandaşımız hep hac kuyruğunda bekliyor. Gidebilen 100 bin kişi oluyor.
- Suudi Arabistan daha fazla kota vermiyor da ondan değil mi?
- Doğru... Ancak, biz şunu unutuyoruz. Hac, zengin Müslümana farzdır. Dişinden tırnağından ayırıp para biriktirerek, çift çubuk satarak hacca gitmek doğru değil. Cenabı Allah sıkıntı çekerek ibadet etmemizi istemez.
- Ne yani, parası az olan hacca gitmesin mi? Kutsal mekanları görmesin mi?
- Zenginler hac mevsiminde gidebilir... Sıkıntıyla para biriktiren Müslüman kardeşlerimizin umre yapması daha doğru olur. Hem hac için verdikleri 3-3 bin 500 Euro’yla sıkıntı çekerken, 2 bin Euro’ya umreye gitseler 5 yıldızlı otelde konaklayıp, rahat rahat vazifelerini yerine getirirler. Kabe’ye diledikleri kadar el, yüz sürebilirler. Hac mevsiminde Kabe’ye yaklaşmak bile mümkün olmaz.
Yeri gelmişken şu noktanın altını çizdi:
- Hac farizesine “Ne kadar sıkıntı çekip, zorlanırsam o kadar sevap kazanırım” diye bakmayın.
- Siz kaç kişiyi hacca götürüyorsunuz?
- 150 kişi... Hemen hepsi işadamı... Aralarından 10’unun şirketleri İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yer alıyor.
- Umreye kaç kişi götürüyorsunuz?
- Yılda 5 bini buluyor.
- Hacca giden işadamı nasıl etkileniyor? Davranışlarında bir değişiklik oluyor mu?
- Elbette... En azından işçisine daha adil davranmaya özen gösteriyor.
Erkan Aydın, hac mevsiminin dünyadaki Müslümanların toplanma, buluşma dönemi olduğunu vurguladı:
- O kalabalık içinde değil diğer ülkelerein hacılarıyla, Türk hacıların bile birbiriyle tanışma fırsatı olamıyor. Sürekli bir telaş, koşuşturma yaşanıyor. Oysa orası aynı zamanda bir ulusal temsil yeri gibidir. İşin bu yönünü de dikkate almak gerekir.
Sözlerini bağlarken, baştaki mesajı tekrarlama gereği duydu:
- Kimse yanlış anlamasın. Hac, zengine farzdır. Kutsal mekanları görmek için umre fırsatı da var...
Kurban Bayramı bitti, hacılar dönmeye başladı...
Hacca gitme şansını yakalayanların yüreğinde, evinde bambaşka huzur ve heyecan var...
Hepsinin ibadetini Allah kabul etsin...
Hayat standardı için kurulmuş şirketler vergisiz tasfiye bekliyor
DÜN sabah uyanır uyanmaz telefonumdan gördüğüm ilk mail yazarımız Prof. Şükrü Kızılot’tandı:
- Prof. Ünal Tekinalp’le söyleşinizini okudum. Ünal Hocamız vergici olmadığı için bir yanılgıya düşmüş sanırım. Hayat standardı 10 yıl önce kaldırıldı. Hocamız, 400 bin şirketin hayat standardı, dolayısıyla vergiden kaçınmak için kurulduğunu belirtiyor. 10 yıldır bu amaçla kurulan şirket yok.
Prof. Kızılot’un mailine baktığımda saat 06.30’du. Prof. Tekinalp, saat 11.00’de teşekkür etmek için aradı ve sordu:
- Size bir tepki falan var mı?
Hemen Prof. Kızılot’un itirazını aktardım:
- Hayat standardı için kurulan şirketler hâlâ duruyor. Bunların sayısı da 400 bini buluyor. Bunları bana ulaşan başvurulardan biliyorum.
- Ne başvurusu hocam?
- Vergisiz tasfiye istiyorlar. Tasfiyeye gitmek için vergiden muaf tutulmayı bekliyorlar.
- Hükümet buna yanaşır mı?
- Maliye Bakanlığı pek yanaşmıyor ama söz konusu şirketleri kurmuş olanlar da, “Bu şirketler üzerine aldığımız gayrımenkuller var. Şimdi o yüzden vergi yükü altına girmek istemiyoruz” diyorlar.
- Hocam... Prof. Kızılot’un bir itirazı da “ortak cari hesabı” konusunda. 17 yıldır uygulanmadığını belirtiyor.
- Bana ulaşan bilgiler o yönde değil. Hâlâ şirketini kasa gibi kullananlar var. Nitekim gazetenizde yayınlanan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) anketi de bunu ortaya koymuştu.
Ardından İstanbul Mali Müşavir ve Muhasebeciler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan aradı:
- Meslektaşlarımızın yeni Türk Ticaret Kanunu’na dönük eğitimleri için yoğun çalışmalar yapıyoruz. Ünal Tekinalp hocamıza teşekkür ediyoruz.
Öyle görünüyor ki, TBMM’den geçene kadar epey gündem yaratan yeni TTK, bundan sonra da uzun süre gündemde olacak...
EGD’den Ali Gevgilili ustamıza onur plaketi
MİLLİYET Gazetesi’ndeki muhabirlik günlerinden, 1980’lerin başından beri tanıdığım Mukaddes Orçun, ekim ayının ikinci yarısında aradı:
- Ali Gevgilili eşini kaybetti. Bir haber olarak duyurmanızda yarar var.
- Bundan 7-8 yıl önce New York’ta karşılaşmıştım kendisiyle. Onun durumu nasıl?
- Artık o da yatağa bağlı durumda...
Ali Gevgilili, Abdi İpekçi’nin de yolunu açmasıyla Milliyet Gazetesi’nde yönettiği ekonomi sayfasıyla Türk basınında ilke imza atan meslek büyüğümüzdü. Mukaddes Orçun’la konuşurken düşündüm, hemen Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ı aradım:
- Turkcell’in New York Borsası’na 10’uncu yıl gong töreni, ardından Koç Ailesi’nin Metropolitan Müzesi’ndeki galerilerinin açılışı vesilesiyle New York’ta bir hafta kalmış olacağız. EGD adına Ali Gevgilili’ye bir “onur plaketi” veremez miyiz?
- Hemen hazırlatıyorum...
Celal Toprak, Hakan Güldağ, Hasan Eriş, Doğan Satmış, Ali Ağaoğlu ve Günseli Özen Ocakoğlu birlikte Ali Gevgilili’nin evine gittiler. “Onur Plaketi”ni takdim ettiler.
Çok istediğim halde ben gidemedim. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Medya ve İletişim Meclisi’nin Başkanlığını yürüten Hakan Güldağ’dan şu izlenimi aldım:
- Her gün iki gazete aldırıyor, kızına okutuyor. Yatağa bağlı da olsa dünyayı ve Türkiye’yi izliyor.
Paylaş