Yoğurda ’Silivri’, ’tava’ ’kaymaklı’ tanımı geliyor Koç ve Sütaş üzülüyor

GEÇEN mart ayı başlarında Milliyet yazarı Güngör Uras, art arda yoğurtla ilgili yazılar yazdı:

Yoğurdun standardı niye değişti? Çocuklarımızı tehlikeye atmayın.

Halkın yoğurduyla oynamayın.

Uras
’ın karşı çıktığı, Türk Gıda Kodeksi Fermente Sütler Tebliği’nde 16 Şubat 2009’da yapılan değişikliklerdi:

Yoğurt sütünde bulunması gereken en az protein yüzde 4’ten 3’e indi.

Yüzde 12 katı madde bulunması şartı kaldırıldı.


Başını Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın çektiği bazı sektör temsilcileri uyarmış, Güngör Uras da söz konusu tebliğin "Türk yoğurdu"na büyük darbe vuracağını savunmuş, sonra da beni aramıştı:

- Bu konuya mutlaka girmelisin. Yoğurdumuza birlikte sahip çıkalım.

Göngör Abi’yle bunları konuştuktan kısa süre sonra Danone Türkiye Genel Müdürlüğü’nden Vodafone CEO’luğuna transfer olan Serpil Timuray’la karşılaştım:

Æ Nedir bu yoğurt olayı? İşin doğrusu ne?

- Artık o sektörde değilim ama yeni tebliğle gelen kurallar daha doğru.

Æ Ama protein oranı yüzde 3’e iniyor, yüzde 12’lik katı madde zorunluluğu tümüyle kalkıyor. Bu durumda, yoğurt "sulu" bir ürüne dönüşecek eleştirileri var.

- Avrupa Birliği’nde (AB) geçerli tanım böyle.

Æ Peki bizim alıştığımız Türk yoğurdu ne olacak?

- Onun için ayrıca tanım yapılabilir. İsteyen "Türk yoğurdu" diye ayrıca ürün çıkarabilir.

Serpil Timuray’ın bu değerlendirmelerinden sonra kafam karıştı, "Biraz beklemekte, durumu iyice anlamakta yarar var" diye düşündüm.

Ta ki Koç Holding’e bağlı ve bünyesinde SEK’i de bulunduran Tat Konserve’nin Genel Müdürü Güçlü Toker’le karşılaşana kadar:

- Artık "Türk yoğurdu" elden gitti.

Æ Neden?

- Çünkü, yoğurtta AB standardı esas alındı.

Æ Ne zararı var AB sdandardının?

- "Türk yoğurdu" diye birşey kalmıyor. Bizimkiler de "Fransız yoğurdu"na dönüşüyor.

Æ
İsteyen protein oranını yüzde 4’te, katı madde oranını yüzde 12’de tutup, bildiğimiz "Türk yoğurdu"nu üretemez mi?

- Üretebilir ama fiyat rekabeti herkesi yeni karar çizgisine çeker. Türkiye, kendi yoğurt formülünden vazgeçmemeliydi.

Æ Bu konuda AB’ye uymanın hiç mi yararı yok?

- AB ülkelerine yoğurt ihraç etmek gibi bir iddiamız yok. Yeni formülle isteyen 1 kilo sütten 1 kilo yoğurt bile yapabilir.

Yoğurtta son durumu Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan’a sordum:

- Şimdi "Türk yoğurdu"nu ayrıca, "Silivri", "Tava", "Kaymaklı" gibi sınıflamalara tabi tutma planı var.

Koç ile Sütaş, "yoğurt standardında eskiye dönülsün" istiyor... Bakanlık, Türk yoğurduna yeni tanımlar hazırlıyor.

Kafalar iyice karışacak gibi görünüyor.

Güçlü’ye, ’Sesini yükseltmelisin’ dedim

YAPI marketleri pazarını konuşmak üzere Koç Holding Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Ömer Bozer ve Koçtaş Genel Müdürü Alp Önder’le biraraya geldiğimizde de konu bir ara yoğurttan açıldı:

Æ Yoğurt standardının AB’ye uydurulmasına karşı olduğunuz biraz geç gündeme geldi. Tat Konserve Genel Müdürü Güçlü Toker gecikmeli şekilde bu durumu ortaya koydu.

- Biz aslında başlangıçtan itibaren yoğurdun standardıyla oynanmasına karşı çıkıyorduk. Güçlü’ye de "Bu konuda sesini yükselt" tavsiyesinde bulundum.

Æ Sütaş’ın ve Koç’un yükselen sesi yetmedi anlaşılan...

- Yoğurtta AB’ye uyumun hiçbir anlamı yoktu. Madem öyle bir ürün isteniyordu, o zaman onun adı başka olmalıydı.

Æ Ne anlamda?

- Örneğin, bazı şişe suları için, "su" denilmesine izin verilmedi, "sofra içeceği" adı verildi. Aynı şey, AB standardına uydurulan "yoğurt" için yapılabilirdi. Onun adı başka olabilirdi.

Tarım Bakanlığı, "Merak etmeyin, ’Türk yoğurdu’ tanımı yapacağız" demek yerine, AB standardında istediği ürüne başka bir isim vermeye yanaşır mı?

AB’ye uyumlu yoğurt yerine "sofra yiyeceği" benzeri bir isim uydurulabilir mi?

Tarım Bakanlığı en çok Danone’yi mi dinledi

İNGİLTERE merkezli uluslararası GSM devi Vodafone’un CEO’su Vittorio Colao’yla görüşme yapmaya gittiğimde, şirketin Türkiye CEO’su Serpil Timuray’ya yoğurt konusunu yeniden açtım:

Æ Anladığım kadarıyla Tarım Bakanlığı, Danone Türkiye Genel Müdürü olduğunuz günlerde en çok sizi dinlemiş dikkate almış.

- Neden?

Æ Çünkü, yoğurtta standardın AB’ye uydurulması gerektiğini sizin kadar net savunan başka üretici (Danone’yi kastediyorum) yok.

Timuray’a aktardığım bu izlenimimin nedeni, SETBİR’deki görüş ayrılıklarıydı. SETBİR üyesi üreticiler, yoğurt konusunda görüş birliğine varamamış, bu yüzden de Tarım Bakanlığı’na görüşünü sunamamıştı.

SETBİR’in içinde "Yoğurt AB’ye uysun" görüşünü en net Danone Türkiye savunmuş, Ülker de onları çaktırmadan desteklemişti... Sorduğumda çok net tavrını ortaya koymayan Pınar Grubu’nun bağlı olduğu Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı da "ortada" durmayı yeğlemişti.

SETBİR içinde, "Yoğurdumuza dokunmayın, AB’ye uydurmayın" bayrağını taşıyanlar da Sütaş, SEK ve Yörsan olmuştu...

Timuray, artık sektörün uzağında olduğu için yorum yapmadı...

Karşı çıkılan yoğurdu merdiven altı yapıyor

SETBİR Başkanı Erdal Bahçıvan, yoğurt standardı konusunda geçmişe döndü:

- Aslında "Türk yoğurdu"nu dünyada tescil etmekte geç kalmışız. Bunu işin başında yapmalıymışız.

Æ Sütaş ve SEK, "AB standardıyla üretilen şey, yoğurttan başka herşeye benzer" görüşünde...

- Aslında bu tarz yoğurdu merdiven altı üreticileri yapıyor. Artık önemli olan kurallar, üretimin tümüyle kayda girmesi. "Yoğurdumda protein yüzde 3" diyen merdiven altındaki de kayda girsin.

Æ SETBİR Başkanı olarak hangi tarafı haklı görüyorsunuz?

- Aslında iki taraf da haklı... Ancak, bir standardın da oturtulması gerekiyor...

Æ AB’ye göre üretilen yoğurdun sağlığımıza olumsuz etkisi var mı?

- Hayır yok...

Ama...

Tüketici "fiyatı daha uygun" diye, protein oranı yüzde 3’e inmiş, yüzde 12’lik katı madde sınırı tümüyle kalktığı için "yararlı mineralleri" neredeyse "sıfır"a çekilmiş yoğurtla karşı karşıya kalacak...

Sütün katı maddesi çocuklar için önemli

TARIM Bakanlığı yoğurtla ilgili tebliği değiştirme çalışmaları yürütürken, Sütaş, şu itirazları dile getirmişti:

Tüketiciler kıvamlı yoğurda alıştığı için, çoğu üretici reçete değiştiremez.

Yani, yüzde 12 yağsız katı madde ve yüzde 4 protein içeren yoğurt üretimi devam etmek zorunda.

Yoğurdun kuru maddesini sütle yüzde 12’ye çıkarmadan yüzde 4 proteine ulaşabilen şirketler süyük avantaj elde edecek.

Sütün katı maddesi özellikle en doğal ve glisemik indeksi düşük bir enerji, küçük çocukların sinir hücrelerinin gelişmesi için çok önemli beslenme kaynağı olan süt şekeri ve çeşitli mineralleri de içerir. Süt şekeri ayrıca kalsiyumun emilimi için gereklidir.

Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası ne düşünüyor

TÜRKİYE Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Başkanı Necdet Buzbaş, Başkanvekili Ömer Taşçı, Başkan Yardımcısı Şemsettin Gelgen ve Genel Sekreteri Selçuk Maruflu, sendikanın çalışmalarını anlatmak üzere bana uğradı. Buzbaş’a yoğurtla ilgili tartışmaları sordum:

- Yoğurtta proteinin yüzde 3’e düşürülmesine nasıl bakıyorsunuz?

- Biz Türk yoğurdunun standardının oluşmasını istiyoruz.

Paketlide tüketim düştü açık peynir de satacağız

SETBİR’in Başkanı, Bahçıvan Gıda’nın patronu Erdal Bahçıvan’a piyasayı sordum:

Æ Gıda maddelerinin krizden daha az etkilendiği yönünde bir kanı var. Peynirde durum nasıl?

- Paketli ürünlerde tüketim azalması var.

Æ Tüketici nereye yöneliyor?

- Açıkta satılan peynirlere yöneliş oldu. Ne de olsa pakettekinin daha fazla maliyeti, dolayısıyla fiyatı var.

Æ Sizde açık satılan ürün var mı?

- Market ve şarküterilere verdiğimiz kaşar vardı. Şimdi beyaz peynirde de açık satış kanalına yöneleceğiz.

Kısacası, Türkiye, paketli ürünlere yeni yeni alışırken, kriz "açık ürün"ü yeniden ön plana çıkarıyor...
Yazarın Tüm Yazıları