Paylaş
Saraç, İAB’nin hâlâ faaliyetlerini kiralık binada sürdürmesinden yana dertli:
- Bizim de kendi binamız olsun istiyoruz ama çabalarımız sonuç vermiyor.
- İstanbul Karaköy’deki mevcut binaya ne kadar kira ödüyorsunuz?
- Yılda 700 bin lira... Birkaç yıllık kiramızla kendimize ait binamız olabilir.
- İAB’yi bina sahibi yapmak için ne tür adımlar attınız?
- Örneğin Ziraat Bankası’nın Cağaloğlu’ndaki binasına talip olduk.
- Orada daha önce İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) da bir süre faaliyet göstermişti.
- Bizden 22 milyon lira istediler, yanına yanaşamadık.
- Başka?
- Ben Maliye kökenliyim. Bu nedenle o tarafı da yokladım. Nuruosmaniye Vergi Dairesi binası için görüşmeler yaptık.
- Tam da Kapalıçarşı’ya yakın bir bölge...
- Doğrudan külçe takası olduğu için bizim kuyumculara yakın olmamız gerekiyor zaten...
- Peki ne oldu?
- Orası için de 10 milyon lira gibi bir rakam önümüze geldi, yine yanına yanaşamadık.
- Neden? Komisyon gelirleriniz yetmez mi bu iş için?
- Bizde komisyon geliri İMKB kadar değil. Yılda 300-350 ton altın işlemi gerçekleşse de komisyon gelirimiz 2 milyon lira dolayında kalıyor.
- Devletten bu konuda destek alamıyor musunuz? Hazır İstanbul’u finans merkezi yapma çabaları da var. Bu paketin içinde birşeyler yapamıyor musunuz?
- Geçmişte İMKB’ye yer tahsisatı yapılmış ama şimdi bizim için böyle bir şey geçerli değil. Her kamu kurumu, kendi mülkünü iyi bir fiyata satmaya çalışıyor.
- Kuyumcukent’i hiç düşündünüz mü?
- Onlardan bize öneri geldi. 3-4 milyon liralık yatırımla orada yer sahibi olmamız mümkün. Hem orada rafineri de var. Yine kuyumcuların üretim bölümleriyle iç içe olmak mümkün.
- O zaman Kuyumcukent’i neden denemiyorsunuz?
- Tek başıma benim kararımla olmuyor. Önce yönetim kurulumuz karar verecek. Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) izin alınacak. En son Başbakanlık’tan da onay almamız gerekecek...
Anlaşılan hükümetten “destek” çıkan olmazsa, İAB yılda 700 bin lira kira ödemeyi sürdürecek...
Her kira ödeme döneminde Başkan Saraç’ın içine oturacak...
Başbakan’ın oğluyla ortak mağazada değişiklik yok
ATASAY Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer’e 1.5 günlük Londra seyahati sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve gelini Sema Erdoğan’la ortak mağaza durumunu sordum:
- Atatürk Havalimanı’ndaki Atagold mağazasındaki ortaklık aynen sürüyor mu?
- Aynen devam ediyor...
- Başka mağaza açtınız mı birlikte?
- Hayır...
- Tartışmaların üzerinden zaman geçti, ayrılmayı düşündünüz mü?
- Düşünmedim... “Haberler yazıldı, o yüzden ortaklığı bitirdi” gibi bir konumda olmak istemedim.
Tonda 1 gram altın alan da var, 80 gram çıkaran da var
GEÇEN şubat ayında Bugün Gazetesi’nin de sahibi olan Koza-İpek Grubu’na ait Koza Altın’ın halka açılması öncesinde altın madenleriyle ilgili art arda birkaç yazım üzerine Saray Halıları ve Saray Çiftliği’nin sahibi Necati Kurmel aramıştı:
- Şu altın madenciliğini bir de benden dinlesen...
Necati Kurmel’le o zaman buluşmuş, dinlemiştim. Altın madeni işinde Doğan Holding’le de ortaklığı bulunan Kurmel, çalışma yaptıkları bölgelerden biri konusunda dertliydi:
- Arama çalışmalarına katılan topoğrafları dövdüler. Özel güvenlik görevlileri dayak yedi. Sonra jandarmadan yardım istedik. Bu kez de göstericiler zarar gördü.
- Onlara geçmişte Bergama’da Kanadalı şirkete karşı yaşanan gösterileri, daha sonra orayı devralan Akın İpek’in sahibi olduğu Koza’nın rahatlıkla çalışmalarını sürdürebildiğini, eskiden eylem yapan köylülerin şimdi madende çalıştığını anlatmıyor musunuz?
- ÇED Raporu alabilmenin gereklerinden biri de bu. Ancak, karşı lobi de olduğu için anlatmak o kadar zor ki. Aslında kamudan da konuyu anlatmamıza yardım edilmesi gerekir.
Necati Kurmel, daha sonra Türkiye’deki altın madenleriyle ilgili bazı verileri paylaştı:
- Kimi maden var, bir ton kazıdan 1 gram altın çıkıyor, kiminde 80 grama bile ulaşıyor...
- Yani, 1 ton taş-topraktan 1 gram altın mı ayıklanıyor?
- Elbette...
Kurmel de altın sektörünün diğer temsilcileri gibi, yer altındaki varlığın çıkarılıp, Türk ekonomisine kazandırılması gerektiğini vurguluyor...
Altını ayrıştırmakta kullanılan siyanür ise, çevrecilerin ve halkın tüylerini diken diken ediyor...
Bu durumda altın sektörü temsilcileri de, “Altını ayrıştırmada kullanılan siyanür, diğer sektörlerin yanında çok çok küçük kalıyor” savunmasına geçiyor...
İstanbul Altın Borsası (İAB) Başkanı Osman Saraç da, aynı görüşü ortaya koyuyor...
Yine de 6 bin 500 ton altını toprak altında bırakmamak için “orta yol”u bulmak gerekiyor...
Paylaş