Yeni molekül veya yabancı ilaç şirketi almaya soyunacağız

SANOVEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Çorlu yakınlarındaki fabrikasına "direniş çadırı"nın yanından geçip girdik... İşçilerin bir bölümü, işten atılanların geri dönmesi için direnişteydi.

Sanovel’in Genel Müdürü Ahmet Toksöz ve Arı-Galenos Ecza Depoları’nın Genel Müdürü Zafer Toksöz’le fabrika turumuz, "direniş gölgesi"nde gerçekleşti. Direniş, patron kardeşlerin moralini bozmuştu ama "Haklıyız" diyor, yumuşama işareti vermiyorlardı...

Toksöz kardeşlerin anlatımına göre, fabrikada önce 5 işçi "çalışma disiplinine uymadığı için" gönderilmiş, sözleşme yetkisi almaya çalışan sendika direniş başlatmıştı. Direnen işçilerden 160’ı kapı önüne konulunca iş büyümüştü.

Ahmet Toksöz ve Zafer Toksöz’le "direniş gölgesi"nde Sanovel’i, Türk ilaç sektörünü konuştuk. Onlar Türkiye’nin "jenerik" (benzeri) ilaca ağırlık vermesinden yana. Onlara göre bu yolla, ilaç ithalatına ödenen döviz yarı yarıya düşecek.

1995’te Türkiye ilaç pazarında ithallerin payı yüzde 8’ken, parasal değer açısından bu oran günümüzde yüzde 46’ya yükselmiş. İlaç sektörünün yıllık 6.5 milyar dolarlık cirosunun yarısı ithalata gidiyor.

Kutu bazında ise durum benzeri ilaç üretenlerin lehine. Kutu bazında ithal ilaçların payı yüzde 15’e geriliyor. İthal ilaç, kutu bazında yüzde 15’lik payıyla 6.5 milyar doların yarısını alıyor.

Ahmet Toksöz ısrarlı: "Yeni geliştirilen bir ilaçsa, orijinali ithal edilsin. Ama Türkiye’de çok kaliteli jenerik ilaç üretimi varken, orijinal ilaçta ısrar etmek, dövizi bol keseden harcamaktır."

Çorlu yakınlarındaki fabrikayı 192 milyon YTL’lik yatırımla geçen yıl devreye alan Sanovel’in yıllık cirosu 250 milyon dolar. Ecza depolarıyla birlikte grubun cirosu 550 milyon doları buluyor.

Ahmet Toksöz, iddialı: "Basit bir jenerik ilaç üreticisi değiliz. Ele aldığımız formülleri geliştirip, kendi patentimizi alıyoruz. Daha üst düzey ilaç üreticisi olma yolunda ilerliyoruz."

Toksöz kardeşlerin gelecek 15 yıl için önlerine koydukları hedefler de çarpıcı: "Şu anda yerli-yabancı birlikte değerlendirirsek, Türkiye’nin 10 ilaç şirketi arasındayız. Hedefimiz 15 yılda 5 kıtada lider olup, bir yabancı ilaç şirketi veya yeni ilaç molekülü satın almak."

250 milyon dolar cirolu Sanovel’in, 800 milyon dolardan aşağı düşmediği iddia edilen yeni ilaç molekülüne tek başına gücü yeter mi?

Eğer Sanovel bunu başarırsa, Türkiye, ilaç dünyasında sınıf atlar...

800 milyon dolar hikáye 120 milyon dolar yeter

SANOVEL İlaç’ın Genel Müdürü Ahmet Toksöz’ün "bir ilaç molekülü için gerekli yatırımın 800 milyon dolardan aşağı düşmediği" iddiasına itirazı var.

Ahmet Toksöz, itirazını Amerikan Araştırmacı ve Üretici İlaç Firmaları’nın sponsorluğunda Amerikan TUFTS Üniversitesi’nden Dr. Joe DiMasi başkanlığında yapılmış, 1991’e uzanan araştırmaya dayandırıyor: "DiMasi Raporu’nda 1991’de 802 milyon dolar olarak açıklanan ilaç başına maliyet, sanal olan ’fırsat maliyeti’ düşüldükten sonra 403 milyon dolara iner. İlaç geliştirmek vergiden muaftır. Dolayısıyla 403 milyon dolar, 265 milyon dolara düşer."

Toksöz, Joe DiMasi’nin bazı raporlarında yeni molekülün gerçek maliyetinin 120 milyon doların da altına inebildiği durumlar olduğuna dikkat çekiyor.

Eğer 110-120 milyon dolara yeni molekül geliştirmek mümkünse, Sanovel’in Türkiye’ye ilaçta sınıf atlatmak için 15 yıl beklemesine de gerek kalmaz değil mi?

Ekonomi basını Refik Baba ve Muhsin’i kaybetti

REFİK Balcı’yı, gazeteciliğe başladığım 1978-1979 döneminde tanıdım. O bizim "Refik Baba"mızdı... Büyüğümüz ve ustamızdı...

Refik Baba, İzmir Ticaret, Cumhuriyet Gazetesi ve Dünya Gazetesi adına aramızda çok koşturdu... İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) koridorlarında onunla çok dolaştık...

Ondan birkaç yıl sonra da Muhsin Küfeli’yle buluştuk... Muhsin de Cumhuriyet’te, Dünya’da çalıştı... Uzun süre Refik Baba ve Muhsin’le yarışarak ama omuz omuza haber peşine düştük...

Refik Baba’nın ölüm haberini Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden (TGC), Muhsin’i de Emel Kutluca’dan öğrendim. Nur içinde yatsınlar...
Yazarın Tüm Yazıları