UN Ro-Ro’yu savaşta doğurduk, köpükten payımızı almaya bakalım
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BALKANLAR’ın göbeğinde, Yugoslavya’nın parçalanmasıyla sonuçlanan savaşın patladığı 1991 yılı sonu... Türk TIR’ları, Avrupa’ya ihraç ürünü taşıyamaz halde... Uluslararası nakliye sektörü Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya üzerinden yürüyen taşıma trafiğini Yunanistan-İtalya yönüne çevirse de karadan ulaşım çok zor...
Dönemin Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Saffet Ulusoy önderliğinde kafa kafaya veren sektör temsilcileri, "deniz"e yöneldi: "Bir ro-ro şirketi kuralım.İstanbul-Trieste (İtalya) arasında ro-ro köprüsü kuralım."
1993’te "TIR’lar gemide, şoförler havada" dedirten 48 ortaklı UND Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. kuruldu. Şoförler araçlarını İstanbul’dan gemiye yüklüyor, kendileri uçakla gidip, Trieste limanından araçlarını teslim alıp Avrupa ülkelerindeki son noktalarına doğru yola koyuluyordu.
Uluslararası nakliye şirketlerinin önemli bölümü deniz yolunu zamanla benimsedi. Avusturya gibi bazı ülkelerin, "TIR geçişi vatandaşlarımı rahatsız ediyor" demesi, deniz yoluna demir yolunu ekledi. İstanbul’dan gemiye yüklenen TIR’lar, Trieste’den sonra belirli bir güzergahı demiryoluyla geçer oldu. Bu gelişmeler de UND Ro-Ro’nun gemi sayısını artırdı.
2001’e gelindiğinde, sektörde bu kez koltuk kavgası patladı. Cüneyt Solakoğlu’nun da desteğini alan Çetin Nuhoğlu, 2001 Şubat’ında UND’nin efsane Başkanı Saffet Ulusoy’u devirdi. Ulusoy, Nuhoğlu’na karşı cephe açtı. Bir süre sonra Cüneyt Solakoğlu da Ulusoy cephesine geçti.
Kavgalar sırasında, UND Ro-Ro’nun adı, UN Ro-Ro’ya dönüştü. Çetin Nuhoğlu, "Deniz ulaşımı artık pek de verimli değil" demeye başladı. Şirketteki kişisel hisselerini sattı.
Kapışmaya karşın UN Ro-Ro’nun gemi sayısı 9’a, taşıma kapasitesi yıllık 180 bin araca çıktı, yatırım büyüklüğü 650 milyon Euro’yu buldu. "İki gemiye bir şirket" formülüyle UN Ro-Ro’ya ek olarak UN Deniz Taşımacılığı A.Ş., UN Denizcilik İşletmeleri A.Ş., UN Gemicilik A.Ş. şirketleri de devreye girdi. UN Ro-Ro, 4 gemi siparişi daha verdi.
Derken UN Ro-Ro’nun Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy’un ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladığı günlerde bazı ortaklardan öneri geldi: "Türkiye’de şirketlerin değeri çok yükseldi.Başta fonlar olmak üzere dünyada büyük paralar dolaşıyor.650 milyon Euro yatırdığımız şirketi satıp, köpükten payımızı alalım."
Bunun üzerine UN Ro-Ro’da hem CEO, hem ortak olan Cüneyt Solakoğlu’nun başkanlığındaki ekip, satışa dönük çalışmayı başlattı, çerçeve çizildi: "Toplam değer en az 850 milyon Euro olsun, satışa ortakların en az yüzde 70’i destek versin."
UN Ro-Ro vitrine çıktı, Hamdi Akın 850 milyon Euro verirken, ABD’li yatırım şirketi Kohlberg Kravis Robert (KKR) 910 milyon Euro’luk teklifle öne geçti. İlk anda hisselerin yüzde 87’sine sahip ortaklar, KKR’ye satışa sıcak baktı.
Ancak, sağlık sorunları yüzünden ortalarda görünmeyen Saffet Ulusoy, sonradan satışa cephe açtı: "Kandırıldım.UN Ro-Ro’yu sattırmam.Ulaştırma Bakanı ile karım da bu satışa karşı."
KKR’nin ortaklardan onay alma süreci bugün tamamlanıyor ama çoğunluk satışa vize vermiş durumda... Onay verenler arasında Saffet Ulusoy’un kardeşi Yılmaz Ulusoy da var...
Saffet Ulusoy, sonradan açtığı "sattırmam cephesi"nde yenik düştü...
Saffet Bey, bize değil kendi ailesine baksın
UN Ro-Ro Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy’un, "KKR’ye satışa karşı benimle birlikte hareket ediyorlardı, kaçtılar" diye suçladığı ortaklar arasında Türkerler’in patronlarından Tamer Türker de var. Tamer Türker’i aradım, Çin’deydi: "Bizi başlangıçta bu satışa ikna eden Saffet Bey’di."
Tamer Türker’e, "Saffet Bey, sizin için de ’Kaçtılar, beni yalnız bıraktılar’ diyor" hatırlatması yaptım, yanıtı "Bizi suçlayacağına kendi ailesine baksın" oldu...
Ulusoy ailesinde zaten uzun süredir bölünme süreci başlamıştı, UN Ro-Ro olayı da işi hızlandırdı...
RODER’i kurup başkanı oldu
SAFFET Ulusoy, UN Ro-Ro’yu büyütmek, sektöre daha iyi hizmet verir hale getirmek için gecesini gündüzüne kattı. Kimi zaman gemilerin dizaynında rol oynadı, kimi günler Başbakan ve bakanların kapısını aşındırdı.
Ecevit hükümeti döneminde yaptıkları ziyarette şu konunun altı çizildi: "Saffet Bey, bize gelip sektörün değil, bir şirketin sorununu anlatıyorsunuz.Taleplerinizi sivil toplum kuruluşu çatısı altında getirin."
Saffet Ulusoy, bu öneriyi hızla değerlendirdi, ortaklarına aktardı. RODER adlı dernek kuruldu, başkanlığına da Saffet Ulusoy getirildi...
Ulusoy, Çetin Nuhoğlu’ndan UND intikamını RODER’i kurarak almış oldu...
Yıllarca kavga ettiler, aynı cephede buluştular
SAFFET Ulusoy, 2001’de altından UND Başkanlığı koltuğunu çeken hemşerisi Çetin Nuhoğlu’yla o günlerden beri kavgalıydı... Nuhoğlu’na başlangıçta yardım eden Cüneyt Solakoğlu’nu kısa sürede yanına çekmiş, kavgayı birlikte yürütmüşlerdi.
Ancak, UN Ro-Ro’nun KKR’ye satışı olayı "düşman kardeşler"i aynı yolda buluşturdu. Ulusoy ve Nuhoğlu, "UN Ro-Ro KKR’ye satılamaz" cephesinde birleşti.
Bu birlikteliği gören sektörden bir işadamı, "UND dergileri arşivlerde duruyor.Açıp baksanız, Çetin Nuhoğlu’nun UN Ro-Ro’ya nasıl yüklendiğini göreceksiniz" dedi...
Saffet Ulusoy, neden satıştan dönmek istedi
UN Ro-Ro Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy, "Beni yanıltıp, imza attırdılar" dese de, başlangıçta KKR’ye satışa onay veren yüzde 87’lik hissenin içine kendisi de girmişti. Ön imza, kamerayla da görüntülenmişti.
Ancak, UN Ro-Ro’yu yıllarca eleştiren Çetin Nuhoğlu, başkanlığını kısa süre önce bıraktığı UND’yle birlikte, şirketin KKR’ye satışını engellemek için harekete geçti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı’yı devreye soktu. Satıcı, Saffet Ulusoy’u aradı: "UN Ro-Ro ihracatımız için stratejik önem taşıyor. Bu şirketi KKR’ye satmayın.İhracatçılar olarak birleşip alırız."
Oğuz Satıcı, bu tavrını çeşitli platformlardaki konuşmalarıyla da kamuoyu gündemine getirdi.
Saffet Ulusoy, bunun üzerine KKR’ye satışa karşı çıkmaya başladı, yıllarca omuz omuza çalıştığı ortağı ve UN Ro-Ro’nun CEO’su Cüneyt Solakoğlu ile şirketin Genel Müdürü Erol Soylu’yu suçladı: "Beni kandırdılar.Şirketi satıp komisyon alacaklar.20 milyon Euro eksik alalım ama şirketi bir Türk işadamına, örneğin Hamdi Akın’a verelim."