Paylaş
Başman ve Erol’un çağrısına uydum, 30 Nisan akşamı İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Topaz Restoran’a gittim... Fransız uzmanlar Frederick Massie, David Picci ve Stepnan Derenencourt’un olduğu masada Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan Coşkun, Serdar Turgut ve Oray Eğin de vardı. Bir süre sonra Sedat Ergin de aramıza katıldı...
Masaya bir ara Topaz Restoran’ın ortağı Kaya Demirer uğrayınca Sedat Ergin konuyu açtı:
- Böyle bir restoranın mönüsünde mümkün olduğu kadar çok sayıda şarabı görmek isterim.
Ali Başman gülümsedi:
- Biz de çok istiyoruz ama...
Araya girdim:
- Topaz’da Kavaklıdere’nin hiçbir ürünü yok mu?
Başman yanıtladı:
- Hayır, yok...
Kaya Demirer savunmaya geçti:
- Bunun gerçekleşmesi Galip Yorgancıoğlu (Kayra Şarapları’nın bağlı olduğu Mey İçki’nin CEO’su), Sibel Kutman Oral (Doluca Şarapları Yönetim Kurulu Üyesi) ve Ali Başman’a bağlı. Sektörün üç büyüğü aralarında anlaşsın, bizim kapımız hepsine açık.
Sedat Ergin, ısrar etti:
- Ben onu bunu anlamam... Listenizde farklı seçenekler görmek isterim.
Başman, Demirer’e döndü:
- Bizi buluşturmak sana bağlı.
- Yapmaya çalıştım ama olmadı...
- Sen istersen olur...
Yeniden araya girdim:
- Anlaşılan burada da “markette raf bedeli” kuralı işliyor. Daha fazla parayı bastıran giriyor.
Başman yanıtladı:
- Paraya itirazımız yok... Ama birimizden fazla alınınca, diğerlerimize kapılar kapanıyor.
Demirer, yine “kapımız açık” mesajı vermeye çalıştı:
- Aranızda anlaştıktan sonra biz engel olmayız.
- Anlaşmanın yolu üç şirketin de ayrı ayrı “restorana giriş parası” ödemesinden mi geçiyor?
Yanıt yine Başman’dan geldi:
- Onu da yapmaya hazırız. Üçümüzden de parayı alsın ama fazla parayı görünce “Diğerlerini alma” önerisine yanaşmasın.
İçerde “mahalle baskısı” ve “yüksek vergiler”le uğraşan Türk şarap sektörü, yurt dışında ortak tanıtım modelini benimsemeye başladı...
Aynı anlayışı içerde pazarı büyütme çabalarına da yansıtsalar, yararını hepsi görecek...
Ali Başman’ın, “Kişi başı 1 litre olan yıllık şarap tüketimi 2 litreye çıksa, müthiş gelişmeler olur” hayali belki daha kolay gerçekleşecek...
TİSK Başkanı: Çağırsalar Taksim’e ben de giderdim
DÜN sabah saat 10.20’de Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilik’i aradım:
- İşçi konfederasyonu başkanları 1 Mayıs için sizi Taksim Meydanı’na davet etti mi?
- Hayır, öyle bir davet almadım.
- Davet etseler gider miydiniz?
- Elbette giderdim. Türkiye’nin üretimde, ihracatta gösterdiği her başarının altında işçilerimizin imzası var.
- Kendiniz, “Biz de gelelim Taksim’e” gibi bir öneri yapmayı düşündünüz mü?
- Düşündüm ama bu seferlik konfederasyon başkanlarına birer kutlama mektubu göndermekle yetindim. Bu yılki 1 Mayıs, 32 yıl sonra Taksim’e ilk giriş sınavıydı. Bu arada, “Biz de gelelim” demek istemedim.
- Bundan sonra düşünür müsünüz?
- Elbette... Zaten fabrikalarımızda olduğu gibi, birçok platformda işçi sendikalarının başkanlarıyla birlikte çok güzel çalışmalar yapıyoruz. Neden 1 Mayıs’ı birlikte kutlamayalım.
1 Mayıs’ı patron temsilcileriyle işçilerin el ele kutlaması, bambaşka bir hava yaratır...
Elazığ’ın Öküzgözü ile Diyarbakır’ın Boğazkere’si Akhisar’da ‘şort’ giyiyor
KAVAKLIDERE Pendore’nin Öküzgözü ve Boğazkere üzümlerinden üretilmiş şarapları servis edilirken önolog (şarap uzmanı) Aslı Odman bilgi verdi:
- Bu şaraplar Akhisar’daki bağlarımızın ürünü üzümlerden...
- Öküzgözü, Elazığ’ın, Boğazkere de Diyarbakır’ın üzümüdür. Akhisar’da yetişince farklı mı oluyor?
- Hani tatil yörelerine gittiğinizde şortunuzu giyer, rahatlarsınız ya. Öküzgözü ve Boğazkere de Akhisar’ın iklimiyle aynı havaya girer. Şaraptan da bunu hissetmek mümkün...
Elazığ Üzüm Birliği’nin İstanbul’da gerçekleşen bir toplantısında onlar, “Boğazkere, Elazığ’ın Diyarbakır’a bakan yüzünde yetişir” iddiası ortaya atılmıştı.
Şimdi de, Öküzgözü ve Boğazkere Türkiye’nin batısında “şort giymiş gibi olur”u öğrendik...
Arapgir’in Karaoğlan’ı
CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, bir süredir beni gördükçe yineliyordu:
- Hacı Akpınar, Arapgir’de kendi köyü Yazılı’ya bir şarap üretim tesisi kurdu. Görmelisin...
Yazılı Köyü’ndeki “Yeni Doğuş” şarap fabrikasını görme fırsatım olmadı ama önceki akşam Kavaklıdere’nin önoloğu Aslı Odman da Sedat Ergin’in sorusu üzerine aynı adresi gösterdi:
- Arapgir’in Yazılı Köyü’nde yetişen “Karaoğlan” üzümü çok güzel. Biz bir miktar alım yapıyoruz.
- Peki Karaoğlan’ı tek başına bir şarapta kullanmayı düşünmüyor musunuz?
Yanındaki Fransız uzmanı gösterdi:
- Aslında ısrarla öneriyorlar... Üretebiliriz...
Hacı Akpınar, Karaoğlan’ı birçok şarap şirketine danışmanlık yapmış ortağı Fransız önolog Jean-Luc Colin’le şaraba dönüştürüyor...
Narince’den Öküzgözü’ne Kalecik Karası’ndan Boğazkere’ye, Karalahna’dan Karaoğlan’a Anadolu’nun üzümlerinden iddialı ürünler ortaya kondukça Türk şarapları dünyada öne çıkacak...
Paylaş