Paylaş
- Selahattin Usta (Pelit’in Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Ayan) fabrikasında yeni bir bölüm açmış, gidip görelim.
Geçen pazar sabahı Pelit Pastanelerinin fabrikasına gittim, Şahin Nalbant’ın masasında CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, işadamları Hikmet Tanrıkulu, Yunus Akdaş, Nuri Tuna, Nurkan Nalbant, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Ramazan Özdemir ve TOKİ İstanbul Emlak Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu’yla buluştuk.
Derken Selahattin Ayan, Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü ile birlikte masaya uğradı. Güllü, 17 Aralık operasyonu, “hükümet-cemaat savaşı”, dinleme kayıtları ve 30 Mart seçimi gündemi arasında zaman zaman ekonomi sayfalarında yer bulan Antep fıstığı konusunu açtı:
- Antep fıstığında 8-10 stokçunun büyük oyunu var. Kafaya koymuşlar, iç Antep fıstığını 100 liraya yükseltecekler.
- Fiyatın yükselmesini “yok yılı”na bağlayanlar var.
- Fıstık var. Ama asıl işi fıstık olmayan kimi tüccar, malı almış, depoda bekletiyor. Kilosu 40-50 lira olması gereken iç fıstığın 90 liraya çıkması bile anormal.
Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği’nin Onursal Başkanı olduğunu anımsattı:
- Allah’a şükür markamızın gücü sayesinde bizim sorunumuz yok. Ancak, iç fıstığın fiyatının aşırı yükselmesi, baklava üreticisini zora sokuyor.
Ayan araya girdi:
- Antep fıstığını uzun süre depoda bekletmek de doğru değil. Stokçunun beklettiği ürünün bir bölümü aflatoksin riskiyle karşı karşıya. Sonra da dönüp o fıstıkları millete yedirecekler.
- Çözüm nedir?
Nadir Güllü yanıtladı:
- Başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ilgili birimler devreye girip, stokçuluğun önüne geçmeli.
Fiyatları frenleyecek formüllerden birinin ithalat olduğunu anımsattı:
- Fıstık ithalatının önünü açmak, en azından lafını etmek fiyatı frenlemeye yeter.
Bakanlığın yerli üreticiyi korumaya çalıştığını vurguladı:
- Korusun ama baklava üreticisini insafsız stokçuya mahkum etmesin.
Selahattin Ayan’ı işaret etti:
- Bu, Pelit’in veya Karaköy Güllüoğlu’nun sorunu değil. Günde 10 bin kişi Karaköy Güllüoğlu’na geliyor. Ortadoğu ülkelerinden krallar, emirler özel jetlerini gönderip baklava aldırıyor. Ancak, markası güçlü olmayan meslektaşlar mecburen baklavanın fıstığını azaltıyor, daha çok sıkışan da bezelye koyuyor.
İki usta “fıstık”tan yana dertlerini anlatırken Berkin Elvan hastanede hayata tutunmaya çalışıyordu. Tutunamadı, vedasıyla içimizi yaktı.
O, en kalabalık cenaze töreniyle uğurlanırken, Burakcan Karamanoğlu ve Ahmet Küçüktağ’ın vefatıyla daha da sarsıldık.
Bu ortamda “fıstık yangını” kimin aklına gelir ki?
Bize yıllardır ‘vatanhaini’ diyenler var
VODAFONE’un “Connected Women” raporunun açıklandığı Londra’dan İstanbul’a dönerken Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi, Cizre kökenli, işlerinin önemli bölümü Gaziantep’te bulunan Tarkan Kadooğlu’yla karşılaştık.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın kendisini “vatan hainliği” ile suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’a verdiği yanıtı anımsattım:
- Muharrem Bey’in “vatan sevgimi kimseye sorgulatmam” yanıtı da aynı sertlikteydi.
- TÜSİAD yönetim kurulunda bu konu gündeme geldiğinde arkadaşlara, “Bize yıllardır vatan haini diyenler var, üzülmeyin” dedim.
Sonra Kadooğlu Grubu’nun iş hacmini sordum:
- Toplam ciromuz 1.2 milyar dolar dolayında.
- Cironun ne kadarı akaryakıt dağıtımından?
- 320 Kadoil istasyonumuz var. Ciromuzun yarısı akaryakıt işinden geliyor. Bu yıl 80 istasyon daha açacağız.
Irak’a en büyük yağ tedariğini kendilerinin sağladığını kaydetti:
- Başta “Bizce” olmak üzere sıvı ve katı yağ üretimimiz var. Gaziantep’teki fabrika üretimin yüzde 90’ını ihraç ediyor.
Enerji sektöründeki işlerine değindi:
- Aras nehri üzerinde hidroelektrik santralı inşa ettik. Deneme üretimi başlayacak.
“Vatan haini” sözü içlerini yaksa da, Kadooğlu Ailesi işlerine odaklanmayı seçmiş.
İyi de yapmış.
Paylaş