GEÇEN yıl kasım ayı başları, Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde Mahmut Şahin Balarısı’nın yaptırdığı ilköğretim okulunun açılış töreni...
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in de katıldığı törende kürsüye önce Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Kavuk’la Şahin Balarısı çıktı. Kavuk, ön bilgi verdi: "Şahin Balarısı, kendisi yerine de benim konuşma yapmamı istedi."
Kavuk, ardından Şahin Balarısı adına konuşmasına girişti: "Sayın Bakanım, Sayın Valim, Sayın Kaymakamım, sayın belediye başkanlarım, değerli hemşehrilerim."
Ardından Şahin Balarısı’nın okul yaptırmaya karar vermesine neden olan olayı anlattı: "Arkadaşım Şahin Balarısı, İstanbul’da bir gün bankaya çek bozdurmak için gitmiş. Görevli çekin arkasına ismini yazıp, imzalamasını istemiş. Okuma yazması olmayan Şahin Balarısı da görevliye, ’Siz adımı soyadımı yazın, ben imza atayım’ ricasında bulunmuş. Görevli, ’İşim yoğun, yazamam’ yanıtı vermiş. Balarısı o an, ’Ben okuyamadım, bari yeni nesil okusun’ diye o gün okul yaptırmaya karar vermiş."
Kavuk, ilk konuşmaya, "Bu, Şahin Balarısı adınaydı" diyerek noktayı koydu. Arkasından kendi konuşmasına geçti: "Sayın Bakanım, Sayın Valim, Sayın Kaymakamım, sayın belediye başkanlarım, değerli hemşehrilerim..."
Kavuk’un hem Balarısı, hem kendi adına ayrı ayrı konuşması, Milli Eğitim Bakanı Çelik’in ilgisini çekmişti. Çelik, kürsüye çıktığında memleketi Van’ın Bahçesaray ilçesinden bir arıcı öyküsü aktardı.
Öyküye göre, Bahçesaraylı bir arıcı, çok güzel verim aldığı arılarının artık bal yapmadığını görünce telaşlanmış, kara kara düşünmüş. Sonunda çözümü komşuların kovanlarından bal çalıp, kendi kovanına koymakta bulmuş.
Komşu balını kendi kovanına koyan arıcı, zamanı gelince bunları satıyormuş. Her sezon bir başka komşunun kovanlarına dadanan arıcıdan kimse de şüphelenmemiş.
Arıcı bir gün komşu kovanlardan çaldığı balı kendi kovanına yerleştirirken arılarıyla konuşmaya başlamış: "Siz vızıldamaya devam edin, balı ben bulurum."
Malatya Eğitim Vakfı’nın (MEV) organizasyonuyla Malatya’ya gittiğimde AKP Milletvekili Öznur Çalık, bu töreni hatırlattı, Mehmet Kavuk’a anlattırdı.
Dostları şimdi Kavuk’a takılıyor: "Okulu Balarası yaptırsın, sen ’vızılda’ Mehmet Abi..."
TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) sansürün kaldırılışının 100’üncü yıldönümü ve basın özgürlüğü töreninde karşılaştığım Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil anlattı.
Trabzon’da bir aile, İstanbul’a uçmak üzere bilet almaya gittiğinde ceplerindeki para "alan vergisi"ni karşılamaya yetmemiş. Onlar kara kara düşünürken bilet satış görevlisi devreye girmiş:
Æ Tamam efendim, ben hallediyorum.
- Nasıl hallediyorsunuz?
Görevli, müşteriye hissettirmeden, "alan vergisi"ni cebinden ödedi, bileti verdi. Daha sonra durumu raporuna yazdı: "Müşteri ’alan vergisi’ni tamamlayacak parayı tamamlayamayınca çok üzüldü. Bu aileyi ’paranız eksikse uçağa binemezsiniz’ diyerek geri çevirmek içimden gelmedi."
Konu Temel Kotil’e anlatıldı. Kotil, olayı dinleyince duygulandı. THY yönetiminde personelin davranışı görüşüldü, ödül verilmesi kararlaştırıldı.
Kotil, bu durumu şöyle yorumladı: "Biz personelimizin böyle eksikleri cepten tamamlamasını beklemiyoruz. Verdiğimiz ödül de öyle bir özendirme anlamı taşımamalı. Bu olaya personelin ’müşterinin gönlünü kazanma’sı şeklinde bakıyoruz."
Yolcunun bilet parasını cepten tamamlamak... Pek görülebilecek bir olay değil...
Boşanan kadın bebeğini hakimin masasına bırakıp neden kaçtı
MALATYA Eğitim Vakfı’nın (MEV) organizasyonu sırasında Beyoğlu 3. Sulh Hukuk Hakimi Memet Boran’la tanıştım. Boran’dan kimi yaşanmış, mahkeme, hakim öyküleri dinledim. İşte bunlardan biri...
Memet Boran’ın aile davalarına baktığı günler... Bir boşanma davası önüne gelmiş. Boran, dosyayı incelemiş, duruşmaları yapmış, sonunda çifti boşamış, bebekle ilgili kararı da eklemiş: "Bebek annede kalacak. Baba, nafaka ödeyecek."
Aradan biraz zaman geçmiş, bir gün Memet Boran’ın odasının kapısı açılmış. İçeriye giren kadın elindeki bebek pusetini masaya bırakıp, kaçmış. Boran, güvenliği uyarmış, kadın yakalanmış:
Æ Bebeği neden masama bırakıp kaçtınız?
- Hakim bey, bizi boşadın, bebeği bana verdin.
Æ Bu kadar küçük bebek annede olmalı, onun için sana verdim.
- Hakim bey, babası olacak nafaka ödemiyor. Babam da, "Götür o adamın p....ni kime bırakırsan bırak" diyor. Bu bebeğe bakamayacağım, gücüm yok.
O kadar küçük bebeğin Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönderilmesine Boran’ın yüreği el vermemiş. Görev yaptığı ilçenin kaymakamına rica etmiş, anneye "yoksulluk maaşı" bağlanmasını sağlamış...
Bebeğin böylece en azından annesinin yanında büyümesini sağlamış...