ÖNCE Tekel’in sigara bölümünün özelleştirilmesi çabasını hatırlayalım.
İhaleye ciddi alıcı olarak Japan Tobacco International (JTI) ile British American Tobacco (BAT) girdi. ‘Tekel’i parçalayıp, satın’ diyen Philip Morris, Rekabet Kurumu’ndan vize çıkmayacağı düşüncesiyle, ihaleye katılmadı.
BAT, Tekel’e 690 milyon dolarlık bir bedeli uygun gördü. JTI ise 1 milyar 150 milyon dolarla Tekel’e en yüksek fiyatı verip, alıma çok yaklaştı. Ancak, bu fiyat hem hükümette, hem de kamuoyunda az bulundu.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan JTI’yla görüşüp, ‘Fiyatı biraz daha yükseltin’ dedi. JTI, bu isteğe uymadı. İhale iptal edildi, ‘Tekel’in sigara bölümünü daha sonra yeniden satmayı deneriz’ kararına varıldı.
Tekel’i özelleştirme çabası sonuçsuz kalınca sigara sektöründe ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı. BAT, geç girdiği Türkiye pazarında kendine yer açmak için sigaralarında yüzde 20’ye varan indirim yaptı.
BAT’ın bu adımı Tekel, Philip Morris ve JTI penceresinde ‘hoş’ karşılanmadı. Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari, BAT’ın indirimini, ‘Sigarada centilmenlik bozuldu’ diye yorumladı.
Philip Morris ile JTI fısıldadı: ‘Fiyat belirlerken, Tekel’le doğrudan rekabet eden ürünlerimizi onların altına çekmezdik. BAT, bu geleneği bozdu.’
Arkasından işin vergi yönüne dikkat çekildi: ‘BAT, Maliye’nin kesesinden indirim yapıyor. Sigarada yüzde 75 dolayında vergi var. İndirim asıl Maliye’ye darbe vuruyor. Maliye, bu işin altında kalmaz.’
Sonra bir küçük indirim de JTI’dan geldi. Philip Morris’ten de, ‘Fiyat indiririz’ işaretini gören Maliye Bakanlığı, sektörün temsilcilerine ‘ÖTV’yi artırıyorum’ kararını tebliğ etti. Hemen adım da attı. Bunlar olurken sektör de içten içe kaynıyordu: ‘Philip Morris, Tekel’i yakalıyor.’
Acaba bunda gerçek payı varmıydı? Soruşturdum, Tekel’in yüzde 58 düzeyinde olan pazar payı yüzde 50 sınırına doğru indiğini gösteren bazı veriler vardı. Ancak yine de Tekel’in liderliği sürüyordu. Ancak, olaya cirodan bakınca Philip Morris giderek Tekel’e yaklaşan adımlar atıyordu. Bunun üzerine İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2003 yılı sonuçları üzerinden yaptığı ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ araştırmasına baktım. Durum şöyleydi:
Philsa Philip Morris’in üretimden satışları (22’inci): 657 trilyon lira.
JTI Tütün Ürünleri üretimden satışları (74’üncü): 304.5 trilyon lira.
2004’ün ilk 7 ayındaki gelişmelere göre Philip Morris’in ciroda Tekel’in hemen ensesine yanaştığı söyleniyor.
Özel sigara devleri pazarda büyümek için her yolu deniyor. Tekel aynı kıvraklığı gösteremiyor. Özelleştirme geciktiçe pazar elden gidiyor.
Vergi azalır telaşına giren Maliye, Rekabet Kurumu’nu unutarak, ‘Durun bakalım, ben varken serbestçe fiyat belirleyemezsiniz’ davranışı sergiliyor. Zaten Rekabet Kurumu’nun da sesi çıkmıyor.
Tekel’in işi de, özelleştirilmesi de zora giriyor...
İSKİ’yi kazıklayan Bezmen ile Roche’un ne farkı var
ROCHE’un Sosyal Sigortalar Kurumu’na (SSK) 230 milyon liraya sattığı bir ilacı, bir ecza deposuna 88, bir vakıf üniversitesine de 173 milyon liraya sattığını Vatan Gazetesi ortaya çıkardı. Tartışma ve inceleme sürüyor.
Roche bir yandan ‘Bizi yıpratmayın, olayı soruşturun’ çağrısı yapıyor, diğer taraftan da, ‘Farklı fiyatlar bazı noktalarda ‘promosyon’ çabamızdan kaynaklanıyor’ savunması yapıyor.
Roche olayı, Ergun Göknel’le patlayan İSKİ skandalını hatırlatıyor. O günlerin kahramanı işadamı Halil Bezmen, İSKİ’ye pahalı klor sattığı için sorgulanırken, ‘Evet, İSKİ’ye pahalı klor sattım’ itirafı yapmıştı. İSKİ’yle birleşen bazı soruşturmalardan kaçan Bezmen, soluğu ABD’de almıştı.
‘Klor kazığı soruşturması’ hatırlatılınca Roche yönetiminden şu yanıt geliyor: ‘Bizim SSK’ya uyguladığımız fiyat fahiş değil. Diğer fiyatlarımız yeni girmek istediğimiz noktalara yaptığımız indirimden kaynaklanıyor.’
O zaman da insanın aklına, ‘Madem bu kadar indirim yapılabiliyor, o zaman en büyük alıcı SSK’ya neden uygulanmıyor?’ sorusu geliyor.
Roche olayından, incelemesinden ilginç dersler çıkacak gibi görünüyor...