Papadopoulos: AB ve IMF’nin programına uyarsak gelecek yıl borç ödemeye başlarız

PERŞEMBE akşam saatlerinde Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş’ün yanına uğradım. Büyükelçi Göğüş, bana izlenimlerini aktarırken bir yardım sözü verdi:

Haberin Devamı

- Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın Ekonomiden Sorumlu Müsteşarı Constantine A. Papadopoulos’la görüşmenizi öneririm. İsterseniz yarına bir randevu almaya çalışayım.
- Çok sevinirim...
Göğüş, ertesi sabah aradı:
- Papadopoulos sizi saat 13.45’te bekliyor. Sizden önce bir Fransız gazeteciyle randevusu varmış.
Hürriyet’in Atina Temsilcisi Yorgo Kırbaki’yle birlikte 13.30’da Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’na gittik. 14.00’te görüşmeye girdik. O saatlerde Başbakan Yorgo Papandreu, henüz önceki gece geçtiği güvenoyu stratejisini henüz duyurmamıştı.
Papaodopoulos’a sordum:
- Diyelim ki siyasi kriz aşıldı. Ülkeniz ekonomik krizi nasıl
aşacak? Toparlanma işaretleri ne zaman gelir?
- Önümüzdeki tek seçenek, Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) açtığı kaynağa karşılık önerdiği reformları yapmak, programı aynen uygulamak. Eğer bunu yaparsak, önümüzdeki yıl bütçemiz borçlar hariç artıya geçer. Yani, borç ödemeye başlayabiliriz.
Önerilen programa uymaya çalıştıklarına örnekler verdi:
- Memur maaşlarında indirime gittik. Çalışma hayatında esnek modele geçtik. Bu adımlar Yunanistan’ı daha rekabetçi hale getirmeye başladı. Nitekim ihracatta yaşanan rekor artış böyle sağlandı.
Daha sonraki görüşmelerde Almanya’nın borç silme konusunda tavır değiştirdiğinden yakındı:
- Almanya, borçlarımız için gündeme gelen “saç traşı”nda bankaların da devreye girmesini istedi. Oysa başlangıçta plan böyle değildi. Bankalar, borç silme operasyonundan etkileneceklerini anlayınca, uluslararası piyasalarda Yunanistan’a karşı bir güvensizlik oluştu.
Ülkesinin ekonomide yaptığı
hatayı itiraf etmekten de
geri durmadı:
- Ekonomide devletin payı arttı, hatta şişkinleşti. Dengeler bu yüzden bozuldu. Kamu borçlarının artışı ekonomiyi aşağı doğru çekmeye başladı. Bu trend, özel sektörü de olumsuz etkiledi. Yani, krizde özel sektörün hiç sorumluluğu yok. Devlet çöktü, özel sektörü de peşinden sürükledi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2002 Kasım’ında ilk iktidara geldikleri günden beri yakındığı, hatta “oligarşi” benzetmesi yaptığı bürokrasiden Papadopoulos da dert yandı:
- Ülkemizde müthiş bir bürokrasi var. İşlerin ve yatırımların önünde çok büyük engel oluşturuyor. Bürokrasi konusunda Uganda’dan ve Özbekistan’dan beter durumdayız. Yani, bizi ancak onlarla karşılaştırmak mümkün. Bu durum, ülkemize yeterince yabancı yatırım gelmesini engelliyor.
Bu konuda Türkiye’de düzelmeler gördüğünü vurguladı:
- Türkiye, geçmişe göre yatırım ortamını çok daha iyi hale getirdi. Bürokrasiyi epey azalttı. Dolayısıyla daha fazla yabancı yatırım çeker hale geldi.
Ardından tekrarlama gereği duydu:
- AB ve IMF’den desteği alıp, borçlarımızın yüzde 50’sini sildirip, sonra da onların önerdikleri, Yunanistan’ın da yararına olan programı uygulamamak olmaz. Yunanistan’ın krizden çıkışı, programa uymaktan geçiyor. Üstelik AB ve IMF’den bize yardım için ekip de geliyor...
Türkiye, 2001’den sonra “acı reçete”yi uyguladı, o zaman atılan sağlam temel sayesinde bugünkü sarsıntılardan daha az etkilenir oldu...
Yunanistan, Türkiye örneğini görüp, “acı reçete”yi kabullenebilecek mi?
Gündeme gelen siyasi kriz, bunun pek kolay olmadığını gösteriyor...

Haberin Devamı

Euro Bölgesi ilk 5 yıl bize iyi geldi, çıkarsak diğerleri için iyi olmaz

Haberin Devamı

CONSTANTINE Papadopoulos’a Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin şu sözünü anımsattım:
- Sarkozy, “Yunanistan, Euro Bölgesi’ne girmeye hazır değilken alınmış” dedi. Sizin yorumunuz nedir?
- Euro Bölgesi’ne girmek, ilk 5 yıl Yunanistan için iyi oldu. Çok yararını gördük. Sonra gerekli reformlar yapılmadı, kamuda dengeler bozuldu.
- Euro Bölgesi’nden çıkmanız söz konusu olabilir mi?
- Böyle bir seçenek bizim için iyi olmaz.
- Ya onlar atarsa?
- Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması ya da atılması, diğer ülkeleri de olumsuz etkiler.
- Bu bir tehdit mi?
- Hayır... Hayatın gerçeğinden
söz ediyorum...

19’uncu yüzyılda değiliz ülkeler birbirini etkiliyor

Haberin Devamı

CONSTANTINE Papadopoulos, bir ülkenin ekonomik durumundaki bozulmanın başka ülkeleri de etkilediğini anımsattı:
- Artık 19’uncu yüzyıl koşullarında değiliz.
Öyle olsa, komşuyu bile etkilemezdi.
Ardından İtalya ve Portekiz örneğini verdi:
- Eğer bizim sorunumuz gündeme gelmeseydi, Portekiz ve İtalya’nın bir an önce önlem alması
gereği ortaya çıkar mıydı? İspanya’nın durumu farkedilir miydi?
Hemen ekledi:
- Unutmayalım, artık krizler bulaşıcı... Üstelik, şimdiki krizde bir ülkenin diğerini etkilemesi, Lehman Brothers krizi döneminden daha fazla olabiliyor...

Türkiye, ikinci büyük ihracat pazarımız oldu

CONSTANTINE Papadopoulos, Türkiye’nin daha önce Yunanistan için 5’inci büyük ihracat pazarı olduğunu anımsattı:
- Şimdi Türkiye İtalya’nın ardından ikinci büyük ihracat pazarımız durumunda. Zaten ticareti ABD’de, Çin’de aramanın anlamı yok. Komşular olarak ticaretimizi artırmaktan daha doğal birşey olamaz.
Papadopoulos’un sözlerini Atina Büyükelçimiz Hasan Göğüş’ün verileriyle tamamladım:
- Türkiye-Yunanistan ticaret hacmi 4 milyar dolar dolayında. Üstelik Yunanistan 100-200 bin dolar civarında artıya geçti.

Haberin Devamı

Pire’de restorana girdik, gece 3 masayla tamamlandı, 2’sinde biz Türkler vardık

PERŞEMBE akşamı Atina’da saat 20.30’da Yorgo Kırbaki’yle buluştuk. Yorgo, hemen Pire’ye doğru yola koyuldu. Yarım saat sonra Pire’de bir restoranın önünde durdu:
- Burası öyle lüks değil, tipik bir balıkçı...
Restorana girdik, bize gösterilen masaya otururken, yandaki masadan davet aldık:
- Buyurun birlikte oturalım.
İstanbul’dan bir Türk işadamı, Atina’ya göç etmiş İstanbullu Rum arkadaşlarıyla buluşmuş, masaya da Tekirdağ Rakısı’nı koymuştu. Yorgo Kırbaki şaşırdı:
- Restoranda gördüğün gibi 50’ye yakın masa var. İkisi şu anda dolu. İkisinde de biz Türkler varız. İşte krizin etkisi...
Daha sonra bir başka masaya iki papaz oturdu. Restoran bütün geceyi 3 masa müşteriyle tamamlamış oldu. 23.30’da restorandan çıkarken Yorgo yeniden altını çizdi:
- Buraya geçmişte Ertuğrul Özkök ve Mehmet Yılmaz’ı da getirmiştim. Restoranın bu
kadar boş olduğuna ilk kez rastlıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları