Paylaş
- Sizin Levent’teki ofisinizde 3 adet dinleme cihazımız (böcek) kalmış. Onları geri almamız gerekiyor. Envanterimizdeki eksiklik üzerine farkettik.
Aktürk şaşırdı:
- “Paralel yapı”nın beni 3 yıl dinlediğini ve izlediğini 25 Aralık 2013 dosyası üzerine savcı karşısına çıktığımda öğrendim. Levent’teki ofisi güvenlik açısından o günlerde boşalttık. Sözünü ettiğiniz “böcek”lerin nerede olduğunu bilmiyorum.
- Eski ofisinize gidip baksak bulabilir miyiz?
- Biz boşalttıktan sonra tadilat yapıldıysa, birileri söküp atmış olabilir.
Aktürk’le darbe girişiminden iki gün sonra buluştuk. 25 Aralık 2013’e döndü:
- O dosyalarda hakkımda 3 iddia vardı. İstanbul Paşaköy’de 10 milyar dolarlık bir madenim olduğu, 14 termik santralin bize verileceği, Etiler’deki Polis Okulu’nun da Bosphorus 360 adlı şirketime verileceği iddia ediliyordu. Hiçbiri doğru çıkmadı.
“Maden” diye anılan yeri kendisinin kiraladığını anımsattım:
- Orası bir taşocağı... 10 milyar dolar, orası için inanılmaz uçuk bir rakam. Size o zaman da söylemiştim. Noter masrafına devretmeye hazırdım.
Aero adlı şirketteki ortağı Usame Kutub ve10 yıldır yakından tanıdığı Yasin El Kadı üzerinden dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Paralel Yapı” tarafından hedef alındığını kaydetti:
- Savcı o günlerde söyledi. Beni 3 yıl boyunca adım adım izlemişler ve dinlemişler. Büroma böcek koymuşlar. Sabah evden çıkışım, ofise girişim, eve dönüşüm hep izlenmiş. Tapelerin bir bölümü yayınlandı, hepsi dosyadaydı. O telefon görüşmelerinde başımı öne eğecek bir cümle kurmuş değilim.
O günlerdeki bir başka iddiaya, Bilal Erdoğan’la ortaklık konusuna değindi:
- Bilal Bey’le aynı ortamlarda karşılaşmışlığımız var. Ancak, ortaklığımız söz konusu değil. TÜRGEV’de yaptığı çalışmaları takdirle izliyorum.
Ardından Usame Kutub’la ortaklığı üzerinde durdu:
- Usame, Seyyid Kutub’un yeğeni, Muhammet Kutub’un oğludur. Seyyid Kutub, idam edilen şehidimizdir. Usame’yi onun emaneti görürüm. Usame ile Aeros’daki ortaklığımız sürüyor.
25 Aralık dosyasında adı geçen Bosphorus 360 adlı şirketi merak ettim:
- O şirketi kapattık. Aslına bakarsanız işleri epey küçülttüm. Cengiz Aktürk markası’yla hazır giyim işim sürüyor. Seccade işini ortağıma bıraktım. Ayrıca, butik inşaat işleri yapıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yasin El Kadı’yı “kefilim” diyecek düzeyde savunduğuna dikkat çekti:
- Yasin Abi, adını Birleşmiş Milletler’in (BM) yasaklılar listesinden çıkarmak için milyonlarca dolar harcayarak hukuki mücadele verdi. Nitekim BM, kendisinden özer diledi. Sonra BM aleyhine 1 milyar dolarlık dava açtı. Ben kendisini Türkiye aşığı bir insan olarak bilirim.
3 yıl boyunca “Paralel yapı” ya da şimdiki adıyla “FETÖ”nün adamları seni dinlesin, sonra Emniyet o “böcek”leri senden istesin...
İlginç değil mi?
İLKER BAŞBUĞ’A DA HAKAN FİDAN GİBİ SAHİP ÇIKILMALIYDI
CENGİZ Aktürk, Ergenekon, Balyoz operasyonlarını anımsattı:
- O günlerde Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Türkan Saylan’a yapılanlara ben ve benim gibi düşünenler seyirci kaldık. O tavrımızın yanlışlığını anladık.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yaşadıklarına işaret etti:
- Başbuğ’a MİT Müsteşarı Hakan Fidan gibi o günlerde sahip çıkılmalıydı.
Ayrıca, Ergenekon ve Balyoz davaları açıldığında yurtdışında olan paşalar gelip yargılanmayı seçti. FETÖ’cüler ise yurtdışına kaçtı.
DOĞAN MEDYA TAKDİRE ŞAYAN YAYINCILIK YAPTI
CENGİZ Aktürk, “FETÖ”nün TBMM’yi bombalayarak, halkın üzerine kurşun sıkarak dünyanın en tehlikeli örgütü olduğunu gösterdiğini belirtti:
- Darbe girişimi ezberleri bozdu. Bugün biz muhafazakarlar ile laiklerin yüzleşme, helalleşme, el sıkışma günüdür. Eskiden 10’uncu Yıl Marşı’nı dinlemeyi sevmezdim. Şimdi demokrasi nöbetinde duyunca sevmeye başladım.
Doğan Medya Grubu’nun darbe girişimi sırasındaki yayıncılığının takdire şayan olduğuna değindi:
- Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu olmasa, dünyanın en korkunç örgütü ülkemizi ele geçirecekti.
Paylaş