TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı
Aynur Bektaş, Dünya Gazetesi Sahibi
Didem Demirkent, Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof.
Erol Katırcıoğlu, 2007 Citi Mikro Girişimci Ödülleri Üretim Sektörü Birincisi
Emanet Çölkuşu, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdür Yardımcısı
İslam Emiroğlu, Zarakol İletişim Yönetim Kurulu Başkanı
Necla Zarakol, Milliyet Yazarı
Serpil Yılmaz ve ben.
Yarışma için 1200 başvuru olmuş.
"Citi Mikro Girişimci Ödülleri" ekibi ve Danışma Kurulu, bunları ön elemelerden geçirmiş. Sonuçta finale çoğu Diyarbakır’dan 28 kadın girişimci kalmış.
Hepimiz merakla
"Kişisel Mücadele" dalında finale kalan Diyarbakır Bismil’den 81 yaşındaki
Nuriye Ölmez’i bekliyoruz.
Nuriye Ölmez, 2005’te 200 TL’lik mikro kredi alarak işe koyulmuş. Hayvancılık yapıyor. 2006’da 300, 2007’de de 500 TL kredi kullanmış. Yarışma için düzenlenen soru formuna saha görevlileri aracılığıyla şu sözleri yansıtmış:
"Yaşlıyım, ancak ’gelinlerim bana baksın’
diye oturmak, onlara yük olmak istemedim. Çalışıp kendi geçimimi sağlamayı seçtim. Ben yaşlı halimle çalışıyorum, ’boş duran gençler utansın’
diyorum."
Citibank’tan
Nevnihal Çiftçi, hemen bilgiyi verdi:
"Nuriye Hanım iki gün önce rahatsızlanmış, hastaneye kaldırmışlar. Dolayısıyla yarışmanın final bölümüne gelemedi."Baktık, Danışma Kurulu
Nuriye Ölmez’in başvuru formuna,
"81 yaşında mikro kredi kullanıp, ısrarla çalışmak bile en azından Jüri Özel Ödülü
vermeyi gerektirir" yazmış. Biz de buna uyduk.
Sonra 4-4.5 saat boyunca 27 kadın girişimcinin
"mikro kredi öyküsü"nü bir kez de kendi ağızlarından dinledik.
Örneğin Diyarbakır Bismil’den
Şemsa Erdem... 47 yaşında, 7 çocuğu var. Okuma-yazma bilmiyor ama çocuklarından biri Cerrahpaşa Tıp’ta öğrenim görüyor. Mikro krediyi kullanmaya 2004’te 500 TL’yle başlamış. Son iki yıl üst üste 1000 TL’ye kadar çıkmış. Aldığı kredilerle kuaförlük işini oturtmuş:
ÆAllah’a şükür işim var. Kocamdan para istemeye muhtaç değilim. Zaten o boş geziyor. Artık bir kadın olarak kimsenin malı değilim. "Evin direği erkektir"
sözünün de doğru olmadığını çok iyi anladım.Şemsa Erdem’in bu sözleri
Leyla Alaton ile
Aynur Bektaş’ı heyecanlandırdı.
Bektaş,
Erdem’i destekledi:
ÆÊHelal olsun sana Şemsa. Böyle devam et.
"Artık kimsenin malı değilim" sözü bile
Şemsa Erdem’in
"Sosyal Etki" kategorisinde ödüle uzanmasına yetti...
Türkiye’de ilk mikro krediyi Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı başlatmış olsa da, AKP eski Diyarbakır Milletvekili Prof.
Aziz Akgül’ün kurduğu Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) sistemin yaygınlaşması için önemli atılımlar yaptı. Sonuçta Türkiye’de
"mikro kredi" kullanan kadın sayısı 20 bini aştı, kullandırılan toplam kredi 30 milyon TL’yi buldu...
TİSVA aracılığıyla mikro kredi kullanıp, hayatlarını değiştirmeyi başaran kadınlar,
"Allah Aziz Abi’den razı olsun" sözünü dilinden düşürmedi...
Bana 10 bin TL bile verseniz çarşafı açmam
CİTİ Mikro Girişimci Yarışması’nın ilginç finalistlerinden biri de
Besra Çelebi... 7 çocuk sahibi 63 yaşındaki
Besra Çelebi’nin eşi vefat etmiş. Diyarbakır Bağlar’da
"Ne alırsan 1 TL" diye nitelediği bir dükkan işletiyor, sigortasız da olsa yanında 4 kişi çalıştırıyor.
Çelebi, sadece gözleri görünecek şekilde kara çarşafla dolaşıyor. Okuma yazma da bilmiyor, Türkçe de konuşamıyor. Yarışmaya katılanlar arasında Türkçe bilenler, bu tür durumlarda çeviri yapıyor.
Çelebi, öyküsünü anlatırken bir oğlunun cezaevine girip çıktığından söz etti,
Leyla Alaton sordu:
ÆOğlun neden hapse girdi?- Nedenini siz de biliyorsunuz, biz de...
ÆPeki sonra ne oldu?- Hapisten çıktıktan sonra oğluma kimse iş vermeye yanaşmadı. Şimdi dükkanda beraber çalışıyoruz.
Leyla Alaton, bu kez
Besra Çelebi’nin kara çarşafına takıldı:
ÆNe zamandan beri çarşaf giyiyorsun.
- Evlendiğimden beri.
Besra Çelebi, Alaton’un bu sorusunu, birileri kendisinden çarşafı çıkarmasını isteyecekmiş gibi algıladı:
ÆBana burada 10 bin TL de verseniz çarşafı çıkarmam.Tüm jüri üyeleri onu rahatlatmaya çalıştı:
ÆKimsenin sizden böyle bir talebi yok.Çok aşağılandım ama sonunda ipten döndümKAHRAMANMARAŞLI Hatice Bekret 1970 doğumlu... İlkokul mezunu. Eşi gece bekçisi olarak çalışıyor... 2007’de 600 TL, geçen yıl da 1130 TL mikro kredi kullanmış. Bir yandan elişi yapıyor, diğer taraftan zücaciye dükkanı işletiyor.
İş sahibi olması
Hatice Bekret’e müthiş güven aşılamış:
"Hayatım boyunca çok aşağılandım, hor görüldüm. ’Mikro kredi beni ipten döndürdü’
desem yeridir. Şimdi toplumdaki yerim ’hanımefendi’ye
döndü."
Bekret, Citi Mikro Girişimci Yarışması’nın
"Sosyal Etki" kategorisinde ödüle uzanmayı başardı...
Kızıltepe’nin ilk işyeri sahibi kadını ben oldumÇARPICI bir öykü de Mardin Kızıltepe’den...
Münevver Arıkan, aslında Citi Mikro Girişimci Yarışması’na katılan kadınlar arasında en yüksek eğitimli olanlardan biri... Ev ekonomisi üzerine yüksek okulda eğitim görürken, yarıda bırakmak zorunda kalmış... Ancak, meslek kurslarına gitmeyi ihmal etmemiş.
Arıkan, çabalarının sonunda Kızıltepe’nin ilk işyeri sahibi kadını olmayı başarmış. Önceleri çok yadırganmış, sonra örnek gösterilmeye başlanmış. Bir yandan gelinlik kiraya veriyor, diğer taraftan kuaförlük yapıyor.
İşin içine
"aldatma" girince, kocasından boşanan
Arıkan, hem 2 çocuğuna bakıyor, hem de yanında 5-6 kişi çalıştırıyor.
Münevver Arıkan’ın anlattığına göre, bir yandan altın fiyatlarının yükselmesi, diğer taraftan 5-10 bin TL arasında değişen başlık parası, Kızıltepe’de evlilikleri biraz yavaşlatmış.
Arıkan,
"sosyal etki" kategorisinde ödüle ulaştı...
Günahtır, kızlarım için başlık parası istememYARIŞMAYA başvuru formuna bakılırsa, Diyarbakır Bismil’den 54 yaşındaki
Zübeyde Altunç’un 6 çocuğu var. Kendisini dinleyince 10 çocuğu olduğu ortaya çıktı.
Altunç, formdaki soru,
"bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı" şeklinde olunca, evlenen kızlarını hesaba katmamış.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan
Zübeyde Altunç, eşini kaybettikten sonra evini geçindirmek üzere çalışmaya daha da çok yüklenmiş.
Bir jüri üyesi sordu:
ÆKızlarını evlendirirken başlık parası istiyor musun?Altunç, soruyu yadırgamışçasına yanıtladı:
ÆKızlar için başlık parası almak günahtır...
Zübeyde Altunç da, Citi Mikro Girişimci Yarışması’na katılan kadınların çoğu gibi okuma-yazma bilmiyor, hatta Türkçe de pek konuşamıyor ama çocuklarını okutmak için elinden geleni yapıyor...