Paylaş
İSTANBUL'daki Elazığlı işadamları Şeref Özgencil ile Mehmet Gül, geçen perşembe bir grubu Elazığ'a götürdü. Bu grubun katılımıyla ‘‘Doğu'nun Zirvesi’’ sloganıyla düzenlenen ‘‘Elazığ 2001 Sanayi ve Ticaret Fuarı, Ekonomi Kurultayı’’ öncesinde, ELSİAD'ın katkılarıyla bir panel yapıldı. Benim de aralarında bulunduğum panelistler şöyleydi:
Prof. Mithat Melen, Prof. Naci Görür, Prof. Metin Sözen, Osman S. Arolat (Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Ali Öner (borsacı).
TÜBİTAK-MAM Başkanı olan Naci Görür, Elazığlı işadamlarından somut iş geliştirme ve yeni girişim raporlarıyla kendilerine başvurmalarını istedi. Görür, ‘‘Bize gelin, elinizden tutar sizi uçururuz’’ mesajı verdi.
Fırat Üniversitesi'nden katılımcılar, Görür'den TÜBİTAK ve Marmara Araştırma Merkezi'yle işbirliğine dönük destek talebinde bulundu.
Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Asaf Varol, soru-yanıt bölümünde bölgede boş durmadıklarını, Doğu Anadolu Projesi'nin (DAP) hazırlığında önemli rol üstlendiklerini vurguladı.
Varol, tamamı 10 bin sayfaya ulaşan DAP'ın ayrıntılarının önümüzdeki günlerde hükümet tarafından açıklanmasının beklendiğini de belirtti.
‘‘10 bin sayfa’’yı duyunca, salondakilere şu uyarıyı yapmadan geçemedim:
‘‘Koalisyon liderlerinin IMF'ye sunulan mektubun kendi imzalarını taşıyan yarım sayfalık kapak dışındaki bölümlerini ayrıntılı incelemediği çok tartışıldı. Böyle bir mektubu (30 sayfa) incelemeyen liderlere sahip toplumda 10 bin sayfalık projeyi kim okur da hayata geçirir.’’
Salondan, ‘‘Kolay okunacak özetimiz de var’’ yanıtı gelince rahatladım.
Elazığ'la ilgili iki küçük not da verelim:
Kişi başına gelir yıllık 2500 dolar dolayında. Elazığlı işadamları, bu hesapta Keban Barajı ve Ferro Krom gelirlerinin de dikkate alınmasından şikáyetçi. ‘‘Aslında ilimizde gelir düzeyi daha düşük. Hükümet 2500 doları görüp, Elazığ'ı teşvik listesinden çıkarıyor’’ diye yakınıyor.
Elazığ'la ilgili broşürlerde Harput, ‘‘açık hava müzesi’’ gösteriliyor. Harput, 25 yıl önce gördüğümde gerçekten öyleydi. Şimdi kentin önde gelen mezarlığı olmuş. Mezarlık yapmak için 4 bin yıl geriye uzanan tarihin izlerini taşıyan ‘‘açık hava müzesi’’ni seçmek doğru mu?
BANKACIYDI, DİLENCİ OLDU
MEVLÜT Aslanoğlu'nu ekonomi dünyası bankacı olarak bilir. Halen Abank'ın yönetim kurulunda bulunuyor. Elazığ'dan sonra uğradığım Malatya'da Mevlüt Aslanoğlu'nun ‘‘dilenci’’ olduğunu öğrendim.
Uzun süre İbrahim Betil'le birlikte çalışan Aslanoğlu, eğitim gönüllülüğü konusunda da aynı yolda yürüyor. Geçen cuma günü Aslanoğlu'nun ‘‘dilenciliği’’ sayesinde Malatya'nın Doğanşehir İlçesi'ne bağlı Polat Beldesi'ndeki ilkokul Nezih Demirkent'in adını taşıyan kütüphaneye kavuştu. Aynı ilçe sınırlarındaki Çığlık İlkokulu'nun da bir kütüphanesi oldu.
Sonra Aslanoğlu'nun sayesinde içi yenilenen Malatya Halk Eğitim Merkezi'nde açılış yapıldı.
Beni en çok şaşırtanı da Malatya'yla bugüne kadar hiç ilgisi olmamış Dürin Ababay'ın babası Dr. Meşhud Ababay anısına Malatya Devlet Hastanesi'ne 50 yatak bağışlaması oldu. Meğer Dürin Ababay'ı da Mevlüt Aslanoğlu, ‘‘dilencilik’’ yöntemiyle Malatya'ya yönlendirmiş.
Aslanoğlu, ‘‘Ben dilenciyim. Malatya'daki okullar için bilgisayar, kitap, eğitim araç-gereci dileniyorum. Hastanelerin yenilenmesi, yatak sayısının artırılması için dilencilik yapıyorum’’ diyor.
Malatya Valisi Mustafa Yıldırım, Aslanoğlu için ‘‘Önayak olduğu her yardımın dökümünü kaymakamlığa, valiliğe verir. Katkı kimden gelir, nereye gider bilinir. Böyle yardım toplayana herkes güvenir’’ diye konuşuyor.
Böyle dilencilik dostlar başına...
Paylaş