Paylaş
Zafer Çağlayan, söze Libya’nın Türk müteahhitleri için önemine dikkat çekerek girdi:
- Libya, Türk müteahhitlerinin yurtdışına ilk açıldıkları ülke. Toplam 28 milyar dolarlık iş yaptılar. Devrimle birlikte işler doğal olarak durdu. Müteahhitlerimizin devam eden 18.5 milyar dolarlık işleri vardı. Müteahhitlerimiz bu süreçte zarara uğradılar. Şantiyeleri, iş makineleri zarar gördü.
- Yeni yönetimin iş başına gelmesinden sonra işler düzelmedi mi?
- Müteahhitlerimiz 1.5 milyar dolarlık hakediş beklemelerine ve zarar görmelerine rağmen sabırla bu süreçte dayandılar. Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla bu konuda görüşmeler yürüttük. Başta Sayın Abdülcelil olmak üzere Libya’daki yeni yönetim bize çok yakın davrandı.
Bu dönemde Libya’ya verilen bir söze vurgu yaptı:
- İç savaş sırasında Libya’da okullar, hastaneler, sağlık merkezleri ve kamu hizmet binaları da zarar görmüştü. Onlardan 20 kadarının ücretsiz onarımı için Libya yönetimine söz verdik.
- Bedelsiz onarım için kimler devreye girdi?
- Libya’da iş yapan müteahhitlerimizle görüştüm. Şantiyelerine yakın binaları belirledik ve 7-8’inin onarımı tamamlandı. Diğerleri de Libya makamlarının yer göstermesi ve bürokratik süreci ilerletmesini bekliyor.
Çağlayan, Libya’da işlerin yeniden açılmasının beklendiği sırada gündeme gelen tatsız durumu aktardı:
- Libya yönetimi kanun gücünde 36 sayılı kararla ülkede iş yapan 338 firmaya kayyum atamaya karar verdi. Bu firmalar arasında önde gelen 9 Türk müteahhitlik firması da yer aldı.
- Bu ne anlama geliyordu?
- Listeye giren şirketlerimizin dış dünyada itibarlarının zedelenmesi gündeme gelebilirdi. Hepsi yerli-yabancı bankalardan kredi kullanan, teminat mektupları alan, başka ülkelerde de iş yapan, yeni ihalelere giren şirketlerimiz.
- Sorunu nasıl çözdünüz?
- Sayın Başbakanımızın talimatı ile Libya hükümetiyle görüşmeler yaptım. Görüşmeleri mümkün olduğunca sessiz sedasız, kimseyi de yıpratmadan, herhangi bir yanlış anlamaya meydan vermemeye çalışarak yürüttük. Sonunda 9 şirketimiz o listenin dışına çıkarıldı. Böylece itibarlarının zedelenmesi, yara alması önlenmiş oldu. Bu konudaki karar bize pazar günü sözlü olarak bildirildi. Pazartesi günü de yazılı şekilde iletildi.
- 1.5 milyar dolarlık hakediş ne oldu?
- Libya yönetimiyle görüşmelerimizde müteahhitlerimizin orada yeniden işlerinin başına dönebilmesi için van suyuna ihtiyaç duyduklarını aktardık. O can suyunun da hakedişlerinden sağlanabileceğini bildirdik. Bu talebimize de olumlu yanıt aldık. Aslında bize jest yapmış oldular.
- Neden jest olarak görüyorsunuz?
- 10 Haziran Pazar günü bir ekiple Libya’ya gideceğim. Müteahhitlerimiz de bizimle birlikte olacak. Bu seyahat öncesi müteahhitlerimizin hakedişlerinin yüzde 50’sine kadar olan bölümünü hemen ödeyecekler. Hakedişler ödenirken işlerin tamamlanma oranı dikkate alınacak. Kalan bölüm de 3 ay içinde ödenecek.
Anlaşılan pazar günü Zafer Çağlayan’a eşlik edecek müteahhitler, nispeten rahatlamış şekilde yola koyulacak...
Sonra da 18.5 milyar dolarlık yürüyen projenin önü yeniden açılacak...
Lobiye bile ‘yasak bölge’ sınırı çizdiler SwissOtel’in patronunu kartsız almadılar
WORLD Economic Forum (WEF) toplantısının gerçekleştiği İstanbul SwissOtel’in girişinde meslektaşlarım Ruhi Sanyer ve Talat Yeşiloğlu’yla sohbet ederken, lobide Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ile bankacı Hasan Akçakayalıoğlu’nu gördük. Özilhan, “Buraya buyurun” diye işaret edince meslektaşlarımı uyardım:
- Bizim oraya girmemiz yasak.
İtiraz ettiler ve konulan sınır şeridinin yanından geçerek Özilhan ve Akçakayalıoğlu’nun yanına gittik. WEF’in yurtdışından getirdiği yabancı güvenlik görevlisi hanım hemen yanımıza geldi, bendeki kartı da göstererek, uyardı:
- Buraya kartı olmayanlar da, medya mensupları da giremez.
Tuncay Özilhan araya girdi:
- Kendilerini ben davet ettim.
- Farketmez, girmeleri yasak.
Ruhi Sanyer diretti:
- Burada kalacağım, ne yapacaksınız?
Güvenlik görevlisi şefine haber vermek üzere yanımızdan ayrılıp giriş noktasına yeniden döndüğünde yeni konuklarla karşılaştı. Bu kez, “yasak” bölüme girmek isteyenler Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, SwissOtel’in de sahibi olan Fiba Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin ve Fina Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Arat’tı.
Çalık’ta tüm alanlara girebilecek kart vardı ama Özyeğin ve Arat henüz kartlarını almamıştı. Güvenlik görevlisi o bölüme girmelerini önleyince yanlarına gittim, Özyeğin’e takıldım:
- Otelin sahibi olduğunuzu neden söylemediniz?
Ahmet Çalık gülümsedi:
- Sana haber çıkmış oldu...
WEF’in patronu Klaus Schwab, çizdiği çizgiler, yarattığı gizemli havayla dünyada adından en çok söz edilen kongre organizatörü haline geldi...
Paylaş