MEKAN bu kez Rahmi Koç Müzesi değil, Levent'teki Harmancı Giz Plaza'nın girişindeki ‘‘Proje4L’’ salonu...
Ev sahipleri Ali Koç, Tanı Pazarlama Genel Müdürü Mehmet Ali Neyzi ve sistemin fikir babası, şirketin yüzde 3 ortağı Engin Oytaç'da kravat yok. Bütün Tanı ekibinin üstünde ‘‘Paro’’ amblemli mavi sweat-sihrt var.
‘‘Paro’’ sistemiyle oluşacak veri tabanının hem tüketiciye, hem üretici ve satıcıya büyük avantajlar getireceğini belirtiyor.
Anlatılana göre, ‘‘Paro’’ sistemine giren tüketici, indirimli fiyatları daha kolay yakalayacak. Satıcı ise, alışveriş eğilimini daha iyi anlayacağı tüketiciyi kuşatma fırsatı elde edecek.
Tüketici, malı, hizmeti daha ucuza alabildiği için, satıcı da henüz aklında yokken bir malı tüketiciye satabildiği için mutlu olacak.
Koç Grubu bu iş için 55 milyon dolar gibi hiç de azımsanmayacak bir yatırım bedeli ayırmış.
Olaya verdikleri önemi daha vurgulu göstermek için Koç Holding CEO'su Bülend Özaydınlı, Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Cengiz Solakoğlu ve Stratejik Planlama Grubu Başkanı Mehmet Ali Berkman da toplantıda hazır.
BAYİ GİBİ BİRŞEY
Projenin fikir babası Engin Oytaç, ‘‘Paro’’yu anlatırken, ‘‘Sizi en az köşe başındaki bakkal kadar tanıyacak. Hani mahalle bakkalı, ‘Ayşe Hanım, beyaz peynir yeni geldi. Bunu seversiniz' diyecek kadar müşterisini tanır ya, Paro da öyle olacak. Bu bilgiyi hem tüketici, hem de satıcı için avantaja dönüştürecek’’ diyor.
Türkiye’de yıllardır piyasaların nabzını en iyi tutabilen üst yönetici olan Cengiz Solakoğlu'na soruyorum:
‘‘Sizin gözünüzle bu Paro neye benziyor?’’
Solakoğlu, her zamanki gibi olaya biraz muzip bakıp, anlaşılır kılıyor:
‘‘Paro, bizim bayiler gibi. Bizim bayiler de her müşteriyi tanır, bir malı henüz alacağı bile yokken, almasını sağlar. Müşterinin eşine, çocuğuna nasıl davranacağını bilir. İnsani yanlarını bir kenara bırakırsak, Paro da aynı şeyi yapacak. Üstelik Paro biraz da alışverişin Viagra'sı gibi olacak. Yani insanları alışveriş yapmaya tahrik edecek.’’
Peki, 55 milyon dolar harcanan ‘‘Paro’’dan beklenen kazanç kısa sürede sağlanacak mı? Ali Koç, bu rakamları henüz konuşmak istemiyor, uzun vadede projeden çok umutlu olduğunu vurguluyor, ‘‘Biz geleceği getirdik’’ diyor.
Koç'un bu sözleri üzerine, Boyner Grubu'nun Advantage Card başarısını hatırlıyorum. Boyner, Advantage Card'ı marka gücü ve 1.3 milyon müşteri portföyü sayesinde HSBC'ye 75 milyon dolara satmıştı.
Bırakın diğer şirketleri, Migros, Arçelik, Beko, Tofaş gibi devlerin müşteri alyapıları ‘‘Paro’’ için önemli avantaj olacak.
Alışverişe ‘‘Paro’’ geliyor, ama araya Irak Savaşı giriyor. Cengiz Solakoğlu, Irak yüzünden Anadolu'da alışverişin durduğunu belirtiyor.
‘‘Paro’’ alışverişte Viagra etkisi yapsa bile savaş korkusunu yener mi?
Fujimura: Biz THY'yi güvenli bilirdik
DİYARBAKIR'da 75 kişiyi yitirdiğimiz acı uçak kazası haberi Toyota Türkiye'nin Genel Müdürü Koji Kobayashi, Genel Müdür Yardımcıları Masaki Fujimura ve Vahap Çoymak'la yemekteyken geldi.
Ufuk Sandık, Mustafa Kutlay ve ben Toyota'nın Türkiye'ye dönük iyimser mesajlarını, moral veren adımlarını dinliyorduk. Haber önce bana geldi, araya girip konuyu bölmedim. 10-15 dakika sonra Fujimura'nın telefonu çaldı. Acı kaza haberi Fujimura'ya da çok çabuk ulaşmıştı.
Fujimura'nın ilk tepkisi, ‘‘Biz Türk Hava Yolları'nı (THY) dünyanın güvenli havayolu şirketleri arasında görüyorduk’’ oldu.
Acımızı içimize gömüp, ‘‘İstatistiklerde öyle olmalı’’ diyoruz.
Kokpit yazarımız Uğur Cebeci'ye soruyorum, ‘‘THY, böyle bir sıralamada hiç de kötü bir noktada değil. Orta sıralarda’’ yanıtını veriyor.
Son kaza, havaalanı altyapısı açısından hepimize ders olsun.