OTURMUŞ bir geleneğimiz olmadığı için yine aynı tartışmayı yaşıyoruz:
‘‘AKP tam gaz kadrolaşıyor...’’
Hükümet, eleştirilere bildik yanıtı veriyor:
‘‘Kendi kadromuzla çalışmaktan doğal ne olabilir...’’
Sıra Hazine Müsteşarı Faik Öztrak'a gelince, tartışma iyice alevleniyor: ‘‘Faik Öztrak'a ayıp ediyorlar. Görevden alınabilir, istifası istenebilir ama bunun da yolu yordamı var. Görevden alınanı ezmeyin.’’
Devlet Bakanı Ali Babacan, bu yöndeki eleştirileri göğüslemeye çalışırken, daha büyük çam deviriyor: ‘‘Bu bayrak yarışıdır. Bayrağı daha ileri götürecek kaliteli kadrolarla çalışmak istiyoruz.’’
Buradan Babacan'ın Faik Öztrak'ı, ‘‘kalitesiz’’ bulduğu anlamı çıkıyor.
Aynı Faik Öztrak'ın Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'yle uyumlu çalışma sergileyip, 2002 yılında ortaya çıkan kısmi ekonomik toparlanmada payı olduğu unutuluyor.
Babacan'ın aklına, ‘‘Faik Bey'e teşekkür edip, bir başka arkadaşla çalışmayı uygun görüyoruz. Bugüne kadar Faik Öztrak gibi değerli bir bürokrat arkadaşımızla çalıştığımız için memnunuz. Takdir edersiniz ki, kendimize daha yakın ama özellikleri de Faik Bey'den geri kalmayan bir arkadaşımızla çalışmayı istemek de bizim hakkımız’’ demek gelmiyor.
İş orada bitmiyor, Hazine Müsteşarı adayı olarak ortada dolaşanlar, bazı AKP'lileri de etkileyip, ‘‘Faizler Faik Öztrak yüzünden gerektiği kadar düşemedi’’ iddialarını dillendiriyor.
JAPONYA ÖRNEĞİ
Bürokraside ‘‘AKP tırpanı’’ süreci yaşanırken, bir eski bürokratla son gelişmeleri konuşuyoruz. Özel sektörü de iyi bilen eski bürokrat, konuyu başka yöne çekiyor. Biraz bürokraside kurulu düzene çatıyor. Bir süre önce okuduğu Japonya'yla ilgili makalenin başlığına vurgu yapıyor:
‘‘Kapitalist politikacı, sosyalist bürokrat...’’
Bürokrat dostumuz, ‘‘Bazı yönlerimiz Japonya'yla benzeşiyor’’ deyip, şöyle konuşuyor: ‘‘Bence Türkiye'de de aynı yapı var. Yani, politikacı istediği kadar kapitalist zihniyette olsun, Türk bürokrasisinde resmen sosyalizmle örtüşen bir devletçi yapı var. Bu devletçi yapıyı kimse de değiştiremiyor. Bürokrasideki bu yapıyı yargı sistemi de aldığı kararlarla destekliyor. Zaman içinde politikacı, yani bakan o kemikleşmiş bürokratik yapıyla uğraşmak yerine, kendi tabanına uygun adımlar atmayı yeğliyor. Sürekli popülist politikalar üretiyor, onları uygulatmak istiyor.’’
Eski bürokrat ayrıca ‘‘yolsuzluklar’’ konusunda da Japonya'yla benzerliklerimiz olduğuna dikkat çekiyor.
Bir eski bürokratın, geçmişte içinde bulunduğu yapıya ‘‘Kapitalist politikacı, sosyalist bürokrat’’ benzetmesi getirmesi ilginç değil mi?
Kapalı cep telefonu bile korkutuyor
HOLDİNG üst düzey yöneticisi, karşısındaki bürokrata yapılacak bazı düzenlemelerle ilgili kendi sektörünün kuşkularını anlatıyor. Bürokrat dinliyor ve ‘‘Merak etmeyin, kuşkularınız giderilecek’’ sözü veriyor.
Ancak, bürokratın verdiği sözün tersi durum mevzuata giriyor. Holding yöneticisi, bürokratı İstanbul'daki bir toplantıda yakalayıp yükleniyor: ‘‘Beyefendi, siz bana ne söz verdiniz, ne yaptınız. Olacak iş mi?’’
Bürokrat, holding yöneticisine, ‘‘Ben öyle söz vermedim’’ diyor. Bunun üzerine holding yöneticisi yaptığının suç olduğunu unutarak, diretiyor:
‘‘Ben sizinle o görüşmemizi teybe kaydetmiştim. İsterseniz size dinletebilirim. Bize verdiğiniz söz böyle değildi.’’