Paylaş
Onlar Melkan-Murat Tabanlıoğlu ve Türkiye Pavyonu’na emeği geçenleri kutlarken, Ayşe Ege’ye Kazan’da (Tataristan) açılan sergiyi sordum:
- İstabul Contrast koleksiyonumuzdaki Ayasofya, Kubbe ve Kaftan tasarımları Londra’daki Victoria&Albert Muzeum’da Jameel Prize 3 ödülü kazanmıştı. Yarışmada kazanan diğer tasarımlarla birlikte önce Victoria&Albert Muzeum’da sergilendi. Mayıs ayında da Hermitage Kazan Muzeum’da sergilenmeye başladı. Sergi 17 Ağustos’a kadar açık kalacak.
Sonraki adıma değindi:
- Serginin bir sonraki durağı Moskova olacak.
- Ödülün ve onun yol açtığı sergilerin işlerinize katkısı oluyor mu?
- Paris’teki Galeri Lafayette’in 3’üncü katında “Pink Label” koleksiyonumuz vardı. Buna 1’inci kattaki “Black Label” koleksiyonu eklendi. Ayrıca Galeri Lafayette, “ödüllü tasarımcılar” bölümünde de bize yer açtı.
Kazan’da serginin açıldığı günlerde Ece Ege’nin bir “workshop” yaptığını belirtti:
- Ece, İstanbul Contrast’tan yola çıkarak “workshop”a katılan gençlere İstanbul ve Kazan’dan simgesel mekanlar gösterdi. İstanbul’dan Sultanahmet ve Süleymaniye Camii, Kapalı Çarşı gibi önemli eser ve mekanları işaret etti. Bu tarihi, kültürel eserlerden yola çıkarak elbiseler tasarlamalarını istedi. Ortaya çok güzel tasarımlar çıktı.
- Galeri Lafayette’de vitrine koyduğunuz kıyafetlerin üretimi nerede yapılıyor?
- Tasarım atölyemiz Paris’te devam ediyor. Üretimi İstanbul Bomonti’de küçük bir fabrikada yaptırıyoruz.
İstanbul Contrast sergisini ilk açtıkları günleri anımsadı:
- Bize Jameel Prize 3 ödülünü getiren tasarımları ilk kez 2009 yılı ekim ayı başında Paris’teki Ritz Otel’de sergilemiştik. O günlerde dostlarımızın ve İHKİB ile İTHİB’in de verdiği destekle sergiyi ancak Paris’teki Ritz Otel’in barında açabilmiştik. Barda açtığımız sergi, bizi bugünkü noktalara kadar taşıdı.
Sonra da Paris’te bugün başlayacak Haute-Couture Moda Haftası’na işaret etti:
- 6-11 Temmuz 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek haftanın defile takvimine girdik.
Ece-Ayşe Ege, Atıl Kutoğlu, Arzu Kaprol, Hüseyin Çağlayan, Özlem Süer, Bahar Korçan gibi isimlerin başında yer aldığı Türk modacıları, dünyada bayrağı daha yukarı taşımak için çaba harcıyor...
Sektörün örgütleri ile Ekonomi Bakanlığı’nın Turquality desteği genelde yanlarında oluyor...
Ancak, Türk modasının dünyada hedeflenen noktaya ulaşması için bu çabaları aralıksız sürdürmek gerekiyor...
Kastamonu şimdilik bu fedai ile idare etsin
KOÇ Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un yolu 1987’de Kastamonu’ya düştüğünde, Zintaş Kastamonu Zincir Sanayi’nin patronu Hüseyin Üster’le tanıştı. Onuruna verilen yemekte Üster’in yanına oturmasını istedi. Konuşması sırasında Kastamonu’nun kendisi açısından anlamına değindi:
- Kastamonu ilk ticaret yaptığım yerdir.
Yemeğe katılanlardan anında talep yükseldi:
- Kastamonu’ya yatırım yapmanızı bekliyoruz.
Bunun üzerine yanında oturan Hüseyin Üster’i kolundan tutup kaldırdı:
- Siz şimdilik bu fedai ile idare edin.
Üster, bu anısını Gürmen Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Remzi Gür’ün Aslanlı Köşk’ünde Kastamonu Kalkınma Vakfı İstanbul Danışma Kurulu Başkanı şapkasıyla ev sahipliği yaptığı iftarda anlattı.
Üster, Ekrem Akyiğit, Yüksel Mermer, Şahin Nalbant, İbrahim Nalbant, Zeynel Abidin Erdem, Prof. Cemal Şanlı’nın bulunduğu masada iftarın ev sahipliği paylaşımını anlatmayı da ihmal etmedi:
- Remzi Bey, bu iftar için bahçesini açtı. Yemekleri İçdaş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bayram Aslan karşıladı.
Sonra sektörüne döndü:
- En önemli rakibim piyasadan çekildi. Ben Kastamonu’dan 40’ı aşkın ülkeye 33 milyon dolarlık zincir ihracatı yapıyorum.
1987’de örnek gösterdiği “fedai”nin ulaştığı nokta Koç’u haklı çıkarmış görünüyor...
Paylaş