İmam, ‘Sayın Valim cuma namazına bizim camiye gelmediniz’ hatırlatması yaptı ‘Önce sözünü tut’ yanıtı aldı

MALATYA Şeker Cami imamı Celal Tilgen (Şeker Hoca) bir sohbet ortamında gaza gelip, Ankara Vali Yardımcılarından Mahmut Yıldırım’a vaatte bulundu:

Haberin Devamı

- Sayın Valim, benim İzmir’de bir yazlığım var. Nasıl olsa başka bir-iki evim de var. Onu sana vereceğim.
- Allah razı olsun hocam.
Aradan zaman geçti, Şeker Hoca’dan ses seda çıkmadı, Yıldırım anımsattı:
- Hocam ne oldu bizim ev. Hani söz vermiştin.
Şeker Hoca pek oralı olmadı... Bu hatırlatmalar her karşılaşmada sürdü, sonunda Yıldırım daha kolay ulaşabileceği bir formül ortaya koydu:
- Hocam, söz verdiğin evden vazgeçtim. Sen bana 5 bin Euro ver. Onunla yurtdışında bir tatil yaparım.
Şeker Hoca yine pek oralı olmadı. Nüktedanlığıyla bilinen Mahmut Yıldırım, Şeker Hoca’dan bunun “acısını” çıkarmadan duramazdı. Nitekim o fırsatı Halil İbrahim Daşöz’ün (şimdi Amasya Valisi) Malatya Valiliğine atandığı günlerde yakaladı:
- Sayın Valim, sizden bir ricam var.
- Hayırdır Mahmut Bey?
- Sayın Valim, Malatya’da Şeker Cami’nin imamı Celal Tilgen var. Genelde devlet erkanı, belediye başkanları cuma namazlarını onun arkasında kılarlar.
Daşöz, sözün arkasının nasıl geleceğini merak etti. Yıldırım, Şeker Hoca’yla aralarında geçen şaka yollu borç-alacak ilişkisini anlatıp, ekledi:
- Sayın Valim, birkaç cuma Şeker Cami’ye gitmeyin. Şeker Hoca mutlaka size nedenini sormaya gelecektir. Lütfen kendisine, “Borcunu ödemeyen imamın arkasında namaz kılınır mı?” diye sorun.
Daşöz, Malatya’ya gidip göreve başladı. Cuma namazları için başka camilere gitti. 3-4 cuma geçtikten sonra Şeker Hoca Vali’den randevu istedi. Makama çıkar çıkmaz hemen sordu:
- Sayın Valim, cuma günleri sizi camimizde göremiyoruz. Camimizi şereflendirseniz.
- Hocam, size bir soru soracağım.
- Buyurun sayın Valim.
- Borcunu ödemeyen, sözünde durmayan bir imamın arkasında namaz kılınır mı?
Şeker Hoca lakabıyla bilinen Celal Tilgen, mesajı almıştı. Bu mesajın arkasında nükte konusunda kendisiyle yarışan Mahmut Yıldırım’ın olduğunu anladı. Vali’nin yanından çıkar çıkmaz onu aradı:
- Tamam arkadaş, devletin içinde elinin nerelere uzanabildiğini gördüm.
Mahmut Yıldırım’dan bu şakalaşmayı daha önce dinlemiştim. Şeker Hoca’nın geçen cuma günü vaazı sırasında istifasını açıkladığı haberlere yansıyınca, paylaşmak istedim.
Şeker Hoca, cuma hutbesinde şöyle demiş:
- Cahiliye dönemindeki insanların bile savaşmadıkları, kan dökmedikleri bir ayda bulunuyoruz. O dönemde kendi kız çocuklarını bile diri diri gömen o insanlar bile Recep, Şaban, Ramazan ayında bundan uzak durmuşlardır. Millet tam Berat gecesine hazırlanırken, 13 gencimizin şehadet haberi geldi. Belki de bu tip olaylar olurken, namazımız, orucumuz, haccımız kabul olmuyor.
Ardından sözünü şöyle bağlamış:
- Ben 37 senedir hocayım. Demek ki, bu gençliğe güzel şeyleri anlatamadık. Bir insan öldüren, bütün insanları öldürürmüş ilkesini anlatamadık. Ben bu yüzden istifa ediyorum.
Şeker Hoca’nın hutbede istifasını anons ettiğini duyunca Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Kavuk’u aradım, olayı duymuş, emin olamamıştı:
- Belki de bu yolla mesaj vermek istemiştir. Ben istifa edeceğini sanmıyorum.
Kavuk, telefonu kapattı, 5 dakika sonra aradı:
- Şakası yok, kesin istifa ediyor. İnşallah birlikte bir vakıf kurup, topluma hizmet vermeye devam edeceğiz.
Şimdi BDP 13 şehidimiz için, “Araştırın, olayı tüm ayrıntılarıyla açıklayın” çağrısıyla, dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor...
Siz cuma namazı için bile “alternatif” ortaya koyarsanız, bu çağrılarınızın inandırıcılığı kalır mı?

Haberin Devamı

Yıldız Teknik Üniversitesi’ne 5.1 milyon liralık bina yaptı, 4.8 milyon lira nakit verdi

Haberin Devamı

YILDIZ Teknik Üniversitesi Vakfı Başkanı Ahmet Turgut’dan bir mesaj aldım. Turgut, Boğaziçi Üniversitesi Mezunları Derneği’yle (BÜMED) ilgili yazımı anımsatıp, eklemiş:
- BÜMED’in Boğaziçi Üniversitesi’ne katkılarını yazıp, “Mezunlarının maddi katkılar yaptığı başka üniversite var mıdır?” diye sormuşsunuz. Ben de bu soruya yanıt vermek istedim.
Sonra da Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı’nın kısa tarihçesine değinmiş:
- Vakfımız 1983’te kuruldu. Amaçlarımızın başında üniversitemizin gelişmesine, eğitim, öğretim düzeyinin yükselmesine katkıda bulunmak yer alıyor.
Ahmet Turgut, vakfın mütevelli heyetine 2003’te girmiş. 2007’de yönetim kurulu üyesi olmuş. Mart 2010’dan beri de başkanlığı yürütüyormuş:
- Vakfımız, üniversitemize binalar kazandırdı. Bunların toplam bedeli 5.1 milyon lirayı buldu. Ayrıca bugüne kadar üniversitemize aktardığımız nakit desteğin toplamı da 4.8 milyon liraya ulaştı.
Üniversite öğrencilerine desteklerinin de altını çizmiş:
- Üniversitemiz öğrencilerine ekonomik destek de sağlamaya çalışıyoruz. Öğrencilere 2003’ten bugüne kadar verdiğimiz burs toplamı, 1.2 milyon lirayı buldu.
Turgut, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin İstanbul Davutpaşa yerleşkesinde kurulması planlanan Teknopark’a değinmiş:
- 22 Mart 2003’te Bakanlar Kurulu kararının çıkmasının hemen ardından kolları sıvadık. Öncelikle Teknopark için kurulan şirketin ana sermayesini ödedik. Teknopark’ın çoğunluk hissesi vakfımıza ait.
Teknopark’ın büyüklüğüne vurgu yapmış:
- 103 bin metrekare toplam alanı var. 40 bin metrekaresi kapalı alan olacak.
Sonra da üyelerine dönük yeni bir hazırlıktan söz etmiş:
- Mezunlarımız için bir “Emekliler Evi” planlıyoruz.
Turgut’un sıraladığı rakamları topladım, vakfın Yıldız Teknik Üniversitesi’ne yaptığı katkı 9.9 milyon lirayı bulmuş. Öğrencilere verilen burs da eklenince, 11 milyon lirayı geçiyor.
Üstüne bir de Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoparkı’nda en büyük hisseyi de Vakıf almış... Bu da gösteriyor ki, Rektörlüğünü Prof. İsmet Yüksek’in yürüttüğü Yıldız Teknik Üniversitesi ile mezunlarının omuzladığı vakıf arasında çok uyumlu bir ilişki var.
Bu uyum, Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı’nın önümüzdeki dönemde çok daha büyük katkılar ortaya koyacağını gösteriyor...

Yazarın Tüm Yazıları