Paylaş
Medyanın neredeyse yarıya yakınını temsil eden kesim AKP’yi ve hükümeti hiç eleştirmeden, destekler duruma gelmişken, Başbakan yine de medyadan "memnun" değildi.
Önce, Lübnan’daki siyasi krizde Türkiye’nin rolüne dikkat çekip, yüklendi:
"Lübnan’daki krizin çözümünde oynadığımız rol dünya medyasına yansıdı. Bizim medyada küçük haberler şeklinde geçiştirildi."
Erdoğan, daha sonra sözü GAP’a dönük açıkladığı plana getirdi, projenin tamamlanması için bütçe hariç 5 yılda 12.5 milyar dolarlık ek kaynak aktaracaklarını hatırlattı:
"Projenin bitmesi sadece bölgeye değil, tüm Türkiye’ye katkı sağlayacak. Medya bunu Diyarbakır’a seçim yatırımı diye yazdı."
Oysa o gün GAP’a iki sayfa ayırmıştık. Başlıkları şöyleydi:
* GAP’a 12.5 milyar dolar akacak, 7 bölge yeşerecek.
* 3.8 milyon kişiye iş kapısı açılacak.
İki sayfada Erdoğan’ın açıkladığı paketin önemli ayrıntıları genişçe yer aldı.
Konu birinci sayfadan, sürmanşetten yansıdı.
Ayrıca o gün CNN Türk ve NTV başta olmak üzere haber kanalları, töreni canlı yayınladı.
Haberlerde Başbakan’ın sözünü ettiği "olumsuz tavır" hemen hiç yoktu.
Erdoğan, GAP paketine bir-iki gün ekstra alkış beklerken, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, "Emniyet telefonumu dinledi, dinci bir gazeteye verdi" iddiası gündeme bomba gibi düştü, manşetlere yerleşti.
Türk Telekom’dan gelen belgeli açıklamayla Sav’ın iddiası "gaflet"e dönüşünce, aynı genişlikte yerini buldu.
Erdoğan, sönük alkışlar arasında TOBB genel kurulunun gerçekleştiği salondan ayrılırken, TOBB Tekstil-Hazır Giyim Meclisi Başkanı Umut Oran’a yakındım: "GAP paketi Hürriyet’in sürmanşetinde yer aldı. Anlaşılan Tayyip Bey’e bu da yetmemiş."
Sivil toplum örgütlerine, "Eğilip bükülmeyin, demokrasiyi savunmak için kendinizi siper edin" çağrısı yapan Erdoğan, "Medya benim önümde eğilip bükülsün" mü demek istiyor?KIŞIN DEODORANA GEREK YOK SANMAYIN ÇÜNKÜ ESKİMOLAR BİLE TERLER
UNILEVER’in Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin öğrencilerinden oluşan ekiplerinin "yaratıcı fikirleri"yle kapıştığı "IdeaTrophy Fikir Yarışması"...
2001’de başlayan yarışmanın bu yılki ayağını Unilever Türkiye Başkan Yardımcısı Mehmet Altınok ile insan kaynaklarından sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Cem Tarık Yüksel’den dinledim. Sorulardan biri "Türkler neden yok denecek kadar az deodoran kullanıyor?" olmuş.
Öğrencilerin aklına gelen ilk etken, "Deodoranı lüks görüyor olabilir. Deodoran pahalı" yönündeymiş. Çalışma ilerledikçe, "pahalılık" unsurunun ön sıralarda olmadığı anlaşılmış.
"Neden deodoran kullanmıyorsunuz?" sorusuna ilk yanıt, "Çünkü kokmuyorum" şeklindeymiş.
Bazı tüketiciler, "Deodoranı yazın terledikçe kullanıyorum. Kışın terlemiyorum" diyormuş.
Yanıtlardan bir bölümünde, "Düğün ve bayramlarda deodoran kullanırım" görüşü öne çıkmış.
Öğrencilerin fikirleri yarışmış.
"Kışın terlemem, deodoran da kullanmam" diyenlere kutuplardan örnek verilmiş: "Kışın terlemem demeyin. Eskimolar bile terler."
Unilever Türkiye’nin 7 yıldır gerçekleştirdiği yarışmada öne çıkan ekipler, yurtdışı deneyim kazanma olanağına kavuşuyormuş.
Bu yılki "IdeaTrophy"yi kazananlar İngiltere’de Tesco’nun merkezinde konuya odaklanma fırsatı yakalamış.
Altınok ve Yüksel’e, "Kazanan öğrenciler Unilever Türkiye’de işe girebiliyor mu?" diye sordum:
"Unilever’de işe girenler var. Yarışma deneyimi başka şirketlerde de daha rahat iş fırsatı yakalamalarını sağlıyor."
"IdeaTrophy" hem katılan öğrencilerin, hem de şirketin kazançlı çıktığı yarışma gibi görünüyor.
Bu yüzden de Unilever’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelerdeki en iyi uygulama olarak öne çıkıyor...
ÖNCE ATATÜRK'Ü ATTILAR ŞİMDİ OTEL Mİ YAPACAKLAR |
Paylaş