Paylaş
Adalet Bakanlığı Basın Müşaviri Murat Aydın’dan gelen açıklamayı biraz gecikmeli de olsa yansıtmak istedim. Murat Aydın, açıklamaya bazı verilerle girmiş:
- Türkiye genelindeki 370 ceza infaz kurumunda 11 Nisan 2011 tarihi itibariyle 64 bin 867 hükümlü, 30 bin 36 tutuklu ve 18 bin 170 hükmen tutuklu olmak üzere toplam 123 bin 893 kişi bulunuyor.
Sonra günlük sevk trafiğini aktarmış:
- Başka illere nakil, hastanelere sevk ve duruşmalara götürme gibi nedenlerle cezaevlerinde günlük ortalama 5 bin 500 hükümlü ve tutuklunun sevk ve nakil işlemleri düzenli şekilde gerçekleştiriliyor.
Hemen araç kapasitelerinin de altını çizmiş:
- Cezaevlerinde sevk ve nakil işlemlerinde kullanılmak üzere toplam kapasitesi 6 bin 550 kişi olan 599 adet nakil aracı mevcuttur.
Ahmet Şık’ın bulunduğu Silivri 2 Nolu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na dönük inceleme başlatıldığını vurgulayıp, eklemiş:
- Yapılan ön inceleme sırasında, 14 Nisan 2011 günü Silivri Ceza İnfaz Kurumları’nda kalan tutuklu ve hükümlülerden 20 ayrı adliyedeki duruşmalara katılmak üzere 273 kişi, 14 ayrı hastaneye 195 kişi olmak üzere toplam 468 hükümlü ve tutuklu sevki istendiği bildirilmiş.
O günkü yoğunluğu dile getirmenin ardından, durumu şöyle savunmuş:
- Adliyelere ve hastanelere götürülmesi gereken tutuklu ve hükümlü sayısının yoğunluğu nedeniyle araç ve şoför sayısının yetersiz kalması üzerine Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu 21 kişinin sevk işleminin yapılamadığı anlaşılmıştır.
Yeri gelmişken, ön inceleme sonucuna da değinmiş:
- Yapılan ön incelemede adı geçen tutuklunun (Ahmet Şık) duruşmaya gönderilmemesi konusunda herhangi bir kasıt veya art niyet söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.
Aydın, yeni araç alımı hazırlığını da şöyle anlatmış:
- Cezaevlerine 100 yeni nakil aracı alınması için 2011 yılı bütçesine ödenek konulmuştur. Kısa bir süre içinde bu araçların alımı ihale yoluyla gerçekleşecek.
Şoför alımı konusundaki son duruma da şöyle vurgu yapmış:
- Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nun da aralarında bulunduğu cezaevlerinin şoför ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kısa süre önce sınavla yeteri kadar şoför alınmıştır. Güvenlik soruşturmasının tamamlanmasının ardından bu şoförler görevlerine başlatılacak.
Açıklamaya bir talimatı da eklemiş:
- Tutukluların araç ve personel eksikliği gibi gerekçelerle duruşmalara gönderilememesi olaylarının tekrarlanmaması ve yargılama sürecinin aksamasına sebebiyet verilmemesi için Bakanlığımız gerekli talimatları vermiştir.
Açıklama, Adalet Bakanlığı’nın konu üzerinde titizlikle durduğunu gösteriyor...
Bundan sonra tutuklulara, “Araç yok, mahkemeye götüremiyoruz” denilmeyeceği anlaşılıyor...
Prestij ve Sultan teklif vermişti
ADALET Bakanlığı Basın Müşaviri Murat Aydın, cezaevi araçlarının alımıyla ilgili yöntemi gönderdiği açıklamada şöyle anlatmış:
- Cezaevi araçlarının alımı Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü aracılığıyla 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/e maddesi uyarınca yapılıyor.
2009-2010 alımlarıyla ilgili şu bilgiyi vermiş:
- 2009 ve 2010 yılında araç alımı yapılırken Temsa firması Prestij marka aracı için, Otokar da Sultan marka aracı için teklif vermiştir.
İhalede kazananı da belirtmiş:
- Araçların alım aşamasında fiyat görüşmeleri Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü ile firmalar arasında gerçekleştirilmiş. 2009 ve 2010’da en düşük teklifi veren Otokar’dan alım yapılmıştır.
Yazımı okuyan ve Isuzu’yla çalışan okul arkadaşım Adnan İrigül, bu konudaki iddiasını ortaya koyan bir e-mail atmış:
- Benim de tasarımına katkıda bulunduğum Isuzu otobüsleri havaalanlarında kullanılıyor.
İrigül, ilgililere bu şekilde şu mesajı vermek istemiş:
- Cezaevi araçları için Isuzu’yu da düşünün.
Aslında İrigül’e yanıt, Adalet BakanlığıBasın Müşaviri Aydın’ın açıklamasında var:
- İhaleyi Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü yapıyor. Düşük fiyat veren kazanıyor.
Paylaş