Gül: Üniversiteyi önce istemedim, şimdi ‘iyi olsun’ diye ilgileniyorum
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN hafta başında Bayraktar Grubu’nun patronu, Abdullah Gül Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Hüseyin Bayraktar aradı:
- Pazar akşamı bizim şirketin merkezinin bulunduğu Boyalı Köşk’te iftarımız olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de bizi onurlandıracak. Hüseyin Bayraktar’ın davetine uyup gittim. Kapıda işlerini Miami’de (ABD) yürüten oğlu Mehmet Bayraktar’la karşılaştım: - Geçen hafta buralardaydım. 4 günlüğüne Miami’ye döndüm. İftar için yeniden geldim. İftar programı 19.45’te ilahilerle başladı. Cumhurbaşkanı Gül, iftar saatine kısa süre kala geldi. Yanında eşi Hayrünisa Gül yoktu. Nedenini daha sonra Hüseyin Bayraktar’ın kısa, “hoşgeldiniz” konuşmasından öğrendik: - Hanımefendi rahatsızmış, geçmiş olsun. İftar saati yaklaşırken Süleymaniye Camii Baş İmamı Mehmet Sevinç kuran okudu. Ardından ezanı da yine Mehmet Sevinç’in sesinden dinledik. Oruçlar açıldıktan sonra ana yemeğe geçilmeden, başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere konukların önemli bir bölümü akşam namazını kıldı. Namaz sonrası Hüseyin Bayraktar mikrofonu aldı: - 22 yıldır Boyalı Köşk’teyiz (Bebek). İlk kez bir Cumhurbaşkanı ağırlıyoruz. Bu yıl 75’inci yaşımı kutluyorum. 100’üncü doğum günümde siz dostlarımı yine buraya bekliyorum. Sonra Mithat Özyılmazel ve TRT sanatçılarının Türk sanat müziği ziyafeti başladı. Derken Özyılmazel, konuklar arasında bulunan Muazzez Ersoy’u sahneye davet etti. Şarkısını söyleyerek Cumhurbaşkanı Gül’ün masasına yöneldi. Elindeki gülü Cumhurbaşkanı’na verdi. Ersoy, birkaç şarkıdan sonra sahneye Melihat Gülses’i çağırdı: - Şimdi mikrofonu benim güzel sesli arkadaşım Melihat’a bırakıyorum. Cumhurbaşkanı Gül’ün yanında oturan Hüseyin Bayraktar seslendi: - Muazzez Hanım, mikrofonu bırakma, düet yapın... Birlikte üç şarkı seslendirdikten sonra Ersoy, sahneyi Melihat Gülses’e bıraktı. Gülses’ten sonra TRT sanatçılarının konseri sürdü. Gece bütün ekibin, “Eski dostlar”la başlayan potborisiyle sona erdi. Gecenin sonuna doğru Cumhurbaşkanı Gül’ün yanına uğradım: - Kayseri’de adınızı taşıyan üniversitenin yapımı hızla sürüyor. Gelecek öğretim yılında öğrenci kabulü başlayacakmış. Ne mutlu size... Hüseyin Bayraktar’ı işaret etti: - Sağolsunlar bu konuda desteklerini eksik etmiyorlar. Biliyorsun bir devlet üniversitesi. Ben aslında başlangıçta karşı çıktım. Ancak, çok istek geldi.İşadamlarımız da konunun üzerinde çok durdu. Hemen adının bazı yerlere verilmesine karşı çıktığını anımsattı: - Birçok yerde meydanlara, sokaklara adımı vermek istiyorlar. Ben karşı çıkıyorum. - Bu örneklerden birini yakından izledim. Malatya’daki Sümerpark’a sizin adınız verilmişti. Dönemin Belediye Başkanı Cemal Akın’a adınızın oradan çıkarılması talimatı verdiğinizi biliyorum. - Ama burada üniversite söz konusu. Üniversite gurur verici bir olay. Artık çalışmalar da başladığı için ‘iyi bir üniversite ortaya çıksın’ diye ilgileniyorum. Cumhurbaşkanı Gül’ün yanından ayrılırken Abdullah Gül Üniversitesi Vakfı ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Çıkrıkçıoğlu’nu gördüm: - Bütün mütevelli heyeti olarak üniversitenin iddialı olması için elimizden geleni yapıyoruz... Kayseri’de 4 üniversite yarışacak... Anadolu’nun ortasında bir üniversite kentine dönüşecek...
Konuklar masaları Allah’ın adlarını izleyerek buldu
BAYRAKTAR Grubu’na ait Boyalı Köşk’ün bahçe kapısından girer girmez kabul masasına adımı verdim. Görevliler, masa üzerine yüksekçe bir platforma dizilmiş tesbihler arasından birini seçti. Tesbihin imamesine takılmış karta baktım: - Ya Rahman... Hüseyin Bayraktar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ağırladığı iftarda konuklarını masalarına yönlendirirken, Allah’ın adlarını izlemeleri yöntemini seçmişti. Masalarda her konuk için birer “Namaz Hocası” vardı. Hüseyin Bayraktar’ın konukları arasında, İbrahim Bodur, Murat Yalçıntaş, Hüseyin Avni Mutlu, Kadir Topbaş, İzzet Bayraktar, Mehmet Hattat, Bekir Okan, Süleyman Çetinsaya, Ahmet Çetinsaya, Kadir Eriş, Aziz Torun, Mehmet Torun, Zeynel Abidin Erdem, Mustafa Sarıgül, Hüsamettin Özkan, Ahmet Çalık, Can Akın Çağlar, Mehmet Müezzinoğlu, Ali Altınbaş, Fuat Tosyalı dikkatimi çekti.