Güçlü Türk Lirası planını bozdu, vinç ana kaldırma ünitesinde ithalata yöneldi

GEÇEN hafta bir günlüğüne Antalya Belek’e yolum düştü, Özak Tekstil’in patronlarından Ahmet Akbalık’a ait Ela Quality Otel’de Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’la karşılaştım.

Haberin Devamı

Ahmet Akbalık’ın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekili de olması nedeniyle konu anında ihracatçıların “Güçlü Türk Lirası” yakınmasına kaydı.

Sık sık Merkez Bankası’na yüklenen Zafer Çağlayan, tezini haklı gösterecek canlı örneği aktarma fırsatı buldu, bana döndü:

- Yanında oturan Önder Bülbüloğlu, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkan Yardımcısı. ASO’da biz birlikte çalıştık. Kendisi Türkiye’nin önde gelen vinç üreticisi. TL güçlü seyredip, Euro da bizim paramız karşısında eriyince ithalatçı olmaya karar verdi. En iyisi neler olduğunu kendisinin anlatması. Anlat Önderciğim.

Bülbüloğlu anlatmaya başladı:

- Bizim üretimde önemli olan vinç ana kaldırma üniteleridir.

- Onları Ankara’da mı üretiyorsunuz?

- Evet ama artık ithal ana kaldırma ünitesi kullanmaya karar verdik.

- Neden?

- Çünkü örneğin Alman malı ana kaldırma ünitesiyle bizim Ankara’da ürettiğimizin maliyeti eşitlendi.

- Madem henüz maliyet avantajı oluşmamış neden ithalata yönelmeyi düşünüyorsunuz?

- Vinç müşterisi ana gövdesi Avrupa malı olanı daha çok tercih ediyor. Önceleri fiyat avantajıyla rekabet edebilyorduk. Şimdi yerli ana kaldırma ünitesinin maliyet avantajı kalmayınca iki vinçin fiyatı eşitlendi.

Zafer Çağlayan, araya girip Bülbüloğlu’nun bir başka planını anımsattı:

- Önder Bey bir Fransız şirketle ortak olmuştu. Hedefi onlara ürün satmaktı.

Bülbüloğlu Vinç Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (BVS) patronu Bülbüloğlu sürdürdü:

- Hedefimizde ortağımız Fransız Fayat’a buradan satış yapmak vardı. Şimdi biz ana kaldırma ünitesi ithalatçısı oluyoruz.

Bülbüloğlu, Vinç Sanayicileri Derneği’nde Başkan Yardımcısı olduğunu vurguladı:

- Bizden önce sektörün 5-6 önde gelen şirketi ithalata döndü zaten.

- 6 şirketin ithalata dönmesi, ne kadarlık bir döviz kaybı anlamına geliyor?

- Yılda 50 milyon Euro’yu bulur.

Çağlayan, yeniden devreye girdi:

- Artık sanayinin girdi maliyetini düşürmede gidecek yer kalmadı. Bundan sonraki iş, ihracatçıya kur desteği verebilmeye kaldı.

Merkez Bankası’nın önünde tutturması gereken bir enflasyon hedefi ve ona uygun faiz politikası seçeneği var. Ayrıca “dalgalı politika” nedeniyle ortaya kur hedefi koyması söz konusu değil.

Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, sık sık şu vurguyu yapıyor:

- Dalgalı kur rejiminden dönüş, Türkiye’yi felakete sürükler. Tartışmaya bile açamayız.

Hal böyleyken Zafer Çağlayan’ın “Sıra ihracatçıya kur desteğine geldi” isteği yerine gelebilir mi?

Başbakan, Babacan’ı neden böyle harcadı

TÜRKİYE-Sırbistan yarı final maçını önceki gece Sinan Erdem Salonu’nda Ülker’in locasında Hasan Cemal, Ayşe Sözeri Cemal, Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Kamış, Emre İskeçeli, İsmail Yuvacan, Arif Dizdaroğlu ve Zuhal Şeker Tucker’le birlikte izledik.

Yanımızda sektörün önde gelen isimlerinden bir bankacı da vardı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mali Kural’la ilgili sözlerini anımsattı:

- Sayın Başbakan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı neden bu kadar açık açık harcadı anlamış değilim.

Başbakan Erdoğan, NTV’de soruları yanıtlarken Mali Kural Tasarısı’nın ertelenmesi konusundaki soruya şu yanıtı vermişti:

- Kendi içimizde bir IMF yaratamayız. Mali Kural konusunda son sözü ben söylerim.

Bankacı şaşkındı:

- Sayın Başbakan aynı mesajı daha yumuşak bir ifadeyle verebilirdi.

Bankacıya bu hafta piyasaların referandum sonucundan nasıl etkileneceğini sordum:

- Her iki sonucun da etkisi birkaç günden fazla sürmez. Artık önemli olan bundan sonra seçime kadar olan sürecin nasıl yönetileceği.

Para Politikası Kurulu’na işadamları alınabilir mi

DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan’a, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekili Ahmet Akbalık’ın önerisini anımsattım:

- Akbalık, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’na işadamlarının da alınmasını öneriyor. Siz ne dersiniz?

- Neden olmasın. Örneğin Türk Eximbank’ın yönetiminde ihracatçı arkadaşlarımız var.

Bir de yanıbaşımızdaki eski bürokratlardan Prof. Nevzat Saygılıoğlu’na görüşünü sordum:

- Bunun dünyada pek örneği yok sanırım.

Ahmet Akbalık itiraz etti:

- Hocam Amerikan Merkez Bankası FED benim savunduğum teze en önemli örnektir.

Para Politikası Kurulu’nda öğretim üyeleri var... Belki bir-iki işadamının girmesi de düşünülebilir...

Faiz son derece yüksek

DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, ısrarlı:

- Türkiye’de faiz son derece yüksek.

- Merkez Bankası enflasyonun seyrine göre faiz politikasına yön veriyor.

- Faiz enflasyonun altına inse bile Türkiye’ye para gelir.

Çağlayan, yine yanıbaşındaki Önder Bülbüloğlu’ndan örnek verdi:

- Önder diyelim ki yüzde 10 daha verimli çalışmayı başardı. Ertesi gün Euro da o kadar eriyor, Önder’in elindeki fırsat anında uçup gidiyor.

Bütün dünya “sıcak” ya da “kalıcı”, yabancı sermaye peşinde koşarken, Türkiye negatif faize geçebilir mi?

Negatif faiz ortamında yine de Çağlayan’ın dediği gibi para Türkiye’ye gelebilir mi?

Yazarın Tüm Yazıları