Erzurum’da görmeden otel aldı, hayat kadınları şoke etti
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRKİYE’nin önde gelen tişört üreticilerinden E.T.F.’nin (European T-shirt Factory) patronu Can Dikmen’e bir danışmanı 2005 yılında Erzurum Palandöken’deki Kardelen Oteli’nin dosyasını götürdü:
"Anadolu’da birşeyler yapmak istiyordunuz. Bu otel söz konusu girişim için uygun olabilir."
Can Dikmen, dosyayı inceledi, aklına yattı. Özel İdare’ye ait oteli görmeden 1.2 milyon dolara aldı. Bir süre sonra eşine, "Palandöken’de otel aldım. Birlikte gidip görelim" dedi, kentin yolunu tuttu. Otelden içeri girince kendini tanıttı: "Ben bu otelin yeni sahibiyim."
Çalışanlar hemen seferber oldu, Can Dikmen ve eşi otelin en iyi odasına yerleştirildi. Otelde müşteri yok gibiydi:
Arkadaşlar, otelimizde hiç müşteri yok mu?
- Olur mu, var efendim...
Varsa neredeler?
- Gelirler efendim...
Can Dikmen ve eşi Erzurum’a inip tur attı, sonra Palandöken’i gezdi. Akşam saatlerinde otele dönünce oto parkın doluluğu dikkatini çekti, personele sordu:
Bu arabalar da neyin nesi?
- Müşterilerimizin efendim.
Dikmen, akşam yemeğini yedi, daha sonra lobide oturup, gelen gideni izlemeye koyuldu. Gece yarısına doğru hayat kadınlarının birer ikişer otele girip, odalara çıktığını gördü. 20’ye yakın kadın saymıştı.
Morali bozulan Dikmen, sabahı zor etti. Sabah ilk işi Erzurum Valisi’ni aramak oldu: "Sayın Valim, özür diliyorum. Ben p..... değilim. Oteli kapatıyorum."
Dikmen, ilk şoku atlattıktan sonra düşündü, kararını verdi. Ciddi bir yatırım yapacak, oteli gerçek anlamda beş yıldızlıya dönüştürecekti. Öncelikle bina incelendi. Sonuç neredeyse, "Demir kullanmayı unutmuşlar" denebilecek düzeydeydi.
Bunun üzerine izinler alındı, Kardelen Oteli yıkılacak, yerine yenisi yapılacaktı. Dikmen’e 35 milyon dolara mal olacak yatırım için ikinci önemli adım da böyle atıldı.
Çalışmalar sürerken Can Dikmen, Erzurum Valiliği’ne bir öneri götürdü: "Ben buraya 35 milyon dolarlık yatırım yapıyorum ama kullanma sürem kısa. Ya süreyi 49 yıla çıkarın ya da otelin arsasını da bana satın."
Derken otelin arsası, bu yılın başlarında ihaleye çıktı. Dikmen, "tek alıcı" olarak girdiği ihalede arsayı 1.2 milyon YTL’ye aldı. İhale sonrasında Erzurum’da, tartışma patladı.
Dikmen, bunun üzerine geçenlerde Erzurum’a gidip, ildeki tüm parti temsilcilerinin de izlediği geniş katılımlı basın toplantısı düzenledi, arsayı sanıldığının aksine pahalı aldığını savundu...
Can Dikmen’i Mesut Toprak’ın Beşiktaş’ta haziranın ikinci yarısında açacağı Four Seasons Oteli’ndeki (Atik Ali Paşa Yalısı) davetinde tanıdım. Batik Örme’nin patronu Tarık Ziyal, Dikmen’i tanıştırıp, "Öyküsünü dinlemelisin" dedi.
Dinledim, çok ilginç buldum...
Rusya bira reklamdan insan ve hayvanı çıkarmış
ANADOLU Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’la Moskova ve Kazan’daki (Tataristan) Efes bira ve malt tesislerine yaptığımız tur sırasında Efes Rusya Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş, Pazarlama Direktörü Berke Kardeş, orada 1993’ten bugüne reklamlarını izletmişti.
Son bir-iki yıla gelince, bira reklamlarında insan unsurunun hiç kullanılmadığı dikkatimizi çekti. Tuğrul Ağırbaş açıkladı: "Rusya, alkol derecesi yüksek olan votka yerine bira tüketiminin artmasını istiyor. Ancak, artık bira reklamlarında insan ve hayvan unsuru kullanılması yasak."
Gazete, dergi, televizyon, radyoya, sokak afişi, yani her mecrada bira reklamı var ama "insan ve hayvan ambargosu" yerleşmiş...
Kısacası, votkaya düşkün Rusya’da bile bazı sınırlamalar öne çıkıyor...
Türkiye’nin yeraltı suyu işletme rezervinin yüzde 10’u Ceylanpınar’da
ŞANLIURFA’da DSİ’de uzun yıllar jeoloji mühendisi ve yönetici olarak görev yapmış bir okurumdan, "Ceylanpınar’da 400 bin dönümlük ekin kurudu" başlıklı yazıma bir mesaj geldi.
Okurumun mesajına göre, DSİ 2007 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin yıllık yeraltı suyu işletme rezervini 13.66 milyar metreküp olarak belirlemiş. Bunun 1.3 milyar metreküpü, yani yüzde 10’u Ceylanpınar ovasındaymış. Üstelik birinci sınıf suymuş.
Okurum, Atatürk Barajı’ndan yönlendirilecek sulama suyuyla ilgili de şöyle bir ayrıntıya dikkat çekmiş: "Atatürk Barajı’nın rezervuar hacmi 48 milyar metreküptür. Bu sudan öncelik ve ivedilikle Ceylanpınar ovasının 110 bin hektarının sulanmasına 1993’te karar verilmişti. Ancak, o günden bugüne hiçbir işlem yapılmamıştır."
Hadi diyelim ki Atatürk Barajı’ndan Ceylanpınar’a su taşıyacak kanallara dönük yatırımlar kaynak yetersizliğinden gerçekleşemedi... 60-70 metrede ulaşmak mümkün olan yeraltı suyundan yararlanmak çok mu zordu?
Ceylanpınar TİGEM’de 400 bin dönüm ekili alanı kurutmak daha mı ucuza geldi?