’Dilencilik kültürünü yok edelim’ çağrısı seçim beyannamesine girecek mi

İKİ ay kadar önce Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, Metro Group Türkiye Temsilcisi Nurdan Tümbek Tekeoğlu ile Real Hipermarketleri Genel Müdürü Ulf Grouth’un "Mikrokredi kullanan yoksul kadınların ürünlerinin Real’in raflarına gireceğini" açıkladığı toplantıdaydık...

AKP Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, Diyarbakır, Batman, Ankara ve Mardin’de toplam 5 bin 117 yoksula, 6.5 milyon YTL "mikrokredi" kullandırdıklarını söyleyince merak etmiştim: "Kredi verdiğiniz yoksulların yaşamında ne tür değişiklikler oldu? Bu konuda bir ölçüm yapıyor musunuz?"

Grameen Bank’ın kurucusu Nobel ödüllü Muhammed Yunus’un modelini Türkiye’ye TİSVA ile taşıyan Aziz Akgül, 50 YTL ile 4 bin 500 YTL arasında değişen "mikrokredi"lerle aileler de düşünüldüğünde bugüne kadar 30 bin kişiyi kucakladıklarını belirtmişti: "Ancak, bugüne kadar kredi verdiğimiz yoksulların yaşamlarında nasıl bir iyileşme olduğunu tam ölçmüş değiliz."

Akgül
’ün sıcak yaklaşımını görünce, konuyu biraz daha açmıştım: "Kredi kullananların durumlarındaki iyileşmeleri örnekleriyle anlatabilirseniz, sisteme daha çok ilgi çekersiniz."

O gün böyle bir çalışma başlatacakları sözü veren Aziz Akgül’den birkaç gün önce mesaj aldım: "Mikrokredi alan yoksul kadınların, yoksulluk sınırının üstüne çıkıp çıkmadığını değerlendireceğimiz 10 gösterge belirledik. Mikrokredi kullananlar üzerinde test yapacağız."

Buna göre, ilk test mikrokredi kullanıldığı anda uygulanacak. Bir yıl sonra aynı kişi üzerinde test yenilenecek. Bir yılda ortaya çıkabilen yaşam değişikliği böylece gözlenebilecek.

Belirlenen 10 gösterge "Ailenizle birlikte barındığınız 30 metrekareden büyük bir evde yaşıyor musunuz"la başlayıp, "Ailenizle birlikte üç öğün yemek yeme imkanına sahip misiniz, bayramda yeni kıyafet alabiliyor musunuz, kışın evinizi ısıtabiliyor musunuz"a kadar uzanıyor.

10 göstergenin tamamına olumlu yanıt alınan mikrokredi kullanıcısının "yoksulluk sınırının üstüne geçtiği" kanısına varılacak.

Aziz Akgül, 10 göstergenin yanısıra, "kişisel seçim beyannamesi" gibi bir not da göndermiş ve "AK Parti’nin seçim beyannamesine işsizlik ve yoksullluğu azaltacak farklı bir yaklaşım koyalım" çağrısı yapmış.

Akgül, ilk "mikrokredi"yi Diyarbakır’da verdikleri Temmuz 2003’ten beri üzerinde durduğu noktayı da yinelemiş: "Hibe şeklindeki yardımlar, bırakınız yoksulluğu azaltmayı, yoksulluğun sürdürülmesine ve dilencilik kültürünün toplumda yaygınlaşmasına neden olmaktadır."

Akgül ayrıca, hükümetin hazırladığı 2007-2009 Orta Vadeli Programı’na, "Yoksulluğun azaltılmasına yönelik hizmetler, yoksulluk kültürünün oluşmasını önleyici ve yoksul kesimin üretici duruma geçmesini sağlayıcı olacaktır" ifadesinin girdiğine de dikkat çekmiş.

Şimdi, "Yepyeni bir yoksulluğu azaltma stratejisi hazırlayalım, dilencilik kültürünü yok edelim" çağrısı yapıyor...

"Dilencilik kültürü"nü tümüyle bitirmek zor ama Akgül’ün çabalarını desteklemekte yarar var...

Kurtlar Vadisi’nin tersiyle İnovasyon Vadisi’ne odaklandık

TÜRKİYE Halkla İlişkiler Derneği’nin (TÜHİD) 30 Nisan’daki "Altın Pusula" ödül töreni... Daha önce "Marka Şehir Gaziantep" projesiyle ödül alan Gaziantep Sanayi Odası, bu kez de "İnovasyon Vadisi"yle ödül alanlar arasına girmiş...

Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer’den "İnovasyon Vadisi" projesinin çıkış noktası için ilginç bir saptama var: "Televizyondaki ’Kurtlar Vadisi’ dizisinin tersini düşündük, ’Gaziantep İnovasyon Vadisi’ oluşturmak istedik."

Gaziantep Sanayi Odası, kentteki sanayicileri "İnovasyon Vadisi"ne, "Gelecek, fark yaratan ve yenilikçi düşünenlerin... Yenilenin, yenilmeyin" mesajıyla çağırıyor...

"Marka şehir" projesi tuttu, Gaziantep’ten çıkan markalar sınırları aştı... Şimdi sıra Gaziantep’ten doğacak "yenilikler"e geldi...

Biz olsak mahkemeye bakmaz, parayı öderdik

GEÇEN akşam Torunlar Şirketler Grubu’nun patronu Mehmet Torun’la bir yemekte karşılaştım... "İşler nasıl" diye sordum, "Şimdi Petkim’in özelleştirmesiyle ilgileniyoruz" yanıtını aldım.

Sonra konu Sama Dubai’nin 705 milyon dolara kazandığı İETT arazisi ihalesine, KDV dahil 1.1 milyar YTL’nin zamanında ödenmemesine geldi: "Zorlu Grubu, Karayolları arazisinin 800 milyon dolarlık bedelini davalara bakmaksızın ödedi. İETT arazisini de Zorlu ya da biz kazanmış olsak, yine öderdik."

İETT arazisi ihalesinde Zorlu 701 milyon dolara kadar yükselmiş, Sama Dubai 705 milyon dolara çıkınca çekilmişti. Torunlar Şirketler Grubu’nun teklifi de 401.5 milyon YTL’de kalmıştı.

Torun, sonra da ihaleye giriş teminatına dikkat çekti: "İhaleyi biz ya da Zorlu kazansaydık ve bu aşamada vazgeçseydik, 34.5 milyon YTL’lik teminat anında paraya çevrilirdi. Sama Dubai’de öyle olmadı."

İstanbul Büyükşehir Belediyesi şimdilik Sama Dubai’ye, "ek süre vermiş" gibi yapıyor... Sama Dubai "almıyorum" derse, 34.5 milyon YTL belediyenin kasasına girer mi?
Yazarın Tüm Yazıları