Paylaş
Masamızda Malatya Valisi Ulvi Saran, otelin patronu Ali Bozatlı, Mustafa Küçük, Kadir Eriş ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay var.
LC Waikiki markasıyla öne çıkan Taha ve Tema Holding’in ortaklarından Vahap Küçük, bir izlenimini aktardı:
- Önümüzdeki günlerde Çin ve Bangladeş’ten gelen konfeksiyon ürünlerine anti damping vergisi konulacağı beklentisi var.
- Bu sizin açınızdan iyi mi olur, kötü mü?
- Biliyorsun benim iki şapkam var... Tema Mağazacılık, yani perakende yönümüzle bakarsak, iyi olmaz...
- Ya üretim tarafı?
- Bizim İstanbul’da, Malatya’da üretimimiz var. Üretici olarak bakarsak, o zaman rahatlarız.
- Ayakkabı sektöründe Çin malı ağırlığı çok fazlaydı...
- Orada da antidamping vergisi devreye girdi. Ancak, fiyat kurtardığı için Çin’den ithalat devam edebiliyor.
- Sizin Bangladeş’te üretiminiz vardı...
- Devam ediyoruz...
Bu noktada bir ayrıntıya dikkat çekti:
- Türkiye’nin serbest ticaret anlaşmasının olduğu ülkelere
karşı anti damping vergisi uygulanamıyor.
- Sizin ve birçok tekstil ve hazır giyimcinin Mısır’da üretimi var. Bu durumda Çin ve Bangladeş yerine ithalatta Mısır’a yüklenmek gündeme gelebilir değil mi?
- Olabilir...
Vahap Küçük’ün kardeşi ve ortağı Mustafa Küçük araya girdi:
- Aslında konulacak anti damping vergisi ihracatçıyı da etkileyebilir.
- Ne ilgisi var?
- Biz Tema Mağazacılık olarak 300 milyon dolarlık hazır giyim ürünü ithal ediyoruz. Anti damping gündeme geldiğinde bunun önemli bir bölümü içeriye döner.
- Daha iyi ya... Türkiye’de üretim yapan, ithalattan dolayı sıkıntı çeken tesisler çarkları döndürmeye başlar.
- Öyle ama üretimde fiyatların yükselmesi de söz konusu olur. Bu durum, ihracatçının maliyetini de yükseltir.
Bu kısa sohbet de gösteriyor ki, globalizm birçok konuda “denge” tutturmayı zorlaştırıyor... “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumu oluşuyor
İçerdeki üreticiyi ithalat darbesinden biraz olsun korumanın yollarını arıyorsunuz, karşınıza ihracatta fiyatların yükselmesi olasılığı çıkıyor...
Yine de Türkiye’nin Çin’den gelen ürünlere karşı sürekli “uyanık” kalması gerekiyor...
Yolu MEV açtı, Eğitim Bursu Platformu çıtayı yükseltme çabasına girdi
TÜRKİYE’nin 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yaktığı kıvılcımla dönemin Milli Eğitim Bakanı Metin Emiroğlu, Necmettin Bitlis, Muammer Şahin, Kadir Eriş gibi isimlerin kol kola girmesiyle 1980’li yıllarda yola koyulan Malatya Eğitim Vakfı’nı (MEV), CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu sayesinde farkettim.
Daha sonra MEV’in önceki başkanları Mustafa Başdemir ile Şaban Taçyıldız’ın, yönetim kurulunda, mütevelli heyetinde görev alan işadamlarının çabalarını yakından izledim. MEV’in önderliğinde Malatya’da onlarca okul, sağlık ocağı hayata geçti. Binlerce genç, aldığı bursun sağladığı olanakla eğitimini tamamladı.
MEV’in Başkanlığını şu anda İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Mesut Parlak yürütüyor. Önceki Başkan Şaban Taçyıldız ve yönetim kurulunda bulunanlar ona omuz veriyor.
Son dönemlerde burslarda biraz “yavaşlama” hisseden işadamları, bu konuda yeniden bir “kıvılcım, tetikleme” arayışına girdi. Malatyalı İşadamları Derneği’nin (MİAD) Yüksek İstişare Kurulu’nda başlayan arayış, Naci Ekşi, Ahmet Turan Koçer ve Mustafa Küçük’ün önderliğinde gerçekleşen çalışmayla, “Malatya Eğitim Bursu Platformu”nu ortaya çıkardı.
Bu platform, dernek veya vakıf ayrımı yapmaksızın, bursa ihtiyacı olan öğrencilerle, hayırseverleri internet ortamında buluşturacak. Bursu verecek olanlar isterlerse, “Öğrenci seçimini benim için Malatya Eğitim Vakfı yapsın” diyebilecek. Dileyen öğrenci seçimi konusunda direk kendisi devreye girebilecek, isteyen başka derneklerin önerilerine de açık olabilecek.
Malatya Valisi Ulvi Saran’ı da heyecanlandıran Platform, bazı öğrencilerin farklı dernekler üzerinden “mükerrer burs” almasını da ortadan kaldıracak. Böylece burs alabilecek öğrenci sayısı artacak.
Platform, MEV’in açtığı yoldan “15 bin öğrenciye burs” hedefiyle kolları sıvadı...
O zaman yeniden el ele verelim, bu hedefe ulaşalım...
Paylaş