Çakma Louis Vuitton başına dert oldu, Hollanda’daki gümrükçü faturayı bekledi

TÜRK bankalarından birinin Hollanda’daki bankasının kadın yöneticisi İstanbul Kapalıçarşı’dan çakma (taklit) bir Louis Vuitton çanta aldı.

Kendisi Amsterdam’a erken döndü, çantayı götürmek eşine düştü.
Amsterdam’da pasaport kontrolünün ardından gümrükten geçerken, görevli memur elindeki pakete takıldı:
- Lütfen o paketi açın.
Bankacı kadının eşi paketi açtı, gümrük memuru çantanın markasını görünce inceledi:
- Bu çanta Louis Vuitton... Gümrük bedelini ödemeden Hollanda’ya sokamazsınız.
- Çanta eşimin. İstanbul’da Kapalıçarşı’dan aldı. Gerçek değil, taklittir...
Gümrük memuru inanmadı... Bankacının eşi “taklit” ısrarını sürdürdü, gümrük memuru uzman çağırdı:
- Uzmanımız gelip baksın. Onun vereceği karara göre hareket edeceğim.
Çağrılan uzman çantayı inceledi, kararını verdi:
- Bu çanta gerçek Louis Vuitton...
Gümrük memuru vergiyi anımsattı:
- Çantanın değeri 1000 Euro’yu aşar. Gümrüğünü ödemeniz gerekir.
- Beyefendi, eşim bu çantayı Kapalıçarşı’dan 150 liraya aldı.
- Madem öyle faturasını gösterin.
Fatura bankacının eşinin yanında değildi. Eşini aradı, çantayı aldığı mağazanın telefonunu buldurup, aradı:
- Bana acilen aldığımız çantanın faturasını fakslayın.
Fatura gönderilene kadar gümrükte bekledi. Fatura ulaşır ulaşmaz gümrük memuruna gösterdi:
- Bakın değeri 150 lira yazıyor. Gerçek olsa 150 liraya alabilir miydik?
Kapalıçarşı’dan ulaşan fatura sorunu çözdü, Hollandalı gümrük memuru Louis Vuitton’un çakma olduğu kanaatine varınca, bankacının eşine geçiş izni verdi.
Bu olayı önceki akşam Forum İstanbul Platformu’nun düzenlediği iki günlük konferansın gala yemeğinde, Forum İstanbul Başkanı, Türk Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi’nin eşi Pınar Canevi’den dinledim.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, konuşmasının bir noktasında şöyle dedi:
- Gandi’nin bir sözü var...
Durdu, Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme yaptı:
- Çakmasından değil, gerçek Gandi’den söz ediyorum. Gandi der ki: “Sıkılmış yumrukla el sıkışamazsınız.”
Bağış, masada yerine otururken Yavuz Canevi’ye döndü:
- “Çakma Gandi” sözünü geceden başlık çıksın diye söyledim.
Pınar Canevi, bana Hollanda gümrüğündeki “çakma Louis Vuitton” olayını anlattıktan sonra ekledi:
- Louis Vuitton çakmaydı ama uzmanı bile gerçek sandı...
Kemal Kılıçdaroğlu’na “Çakma Gandi” demek, onun CHP’de yarattığı rüzgarın hızını kesmeye yeter mi?

Hayatım, Sadıklar sayesinde değişti

FORUM İstanbul 2010’un kapanış gecesinde bu yılki “Yaşam Boyu Başarı” ödülü Merkez Bankası eski başkanlarından, eski bakanlardan Prof. Cafer Tayyar Sadıklar ile Vakıfbank’ın, Tekstilbank’ın eski Genel Müdürü İsmet Alver’e verildi.
Forum İstanbul Başkanı Yavuz Canevi, Prof. Sadıklar’ı anons ederken, geçmişe döndü:
- Maliye Bakanlığı teftiş heyetinde çalıştığım günlerdi. Sayın Sadıklar o dönemde Merkez Bankası Başkanı’ydı. Maliye’ye bir gün, “Bana genç eleman gerekiyor” demiş. Heyeti Başkanımız, “Bu çocuk Amerika’dan yeni döndü, işine yarar” diye beni önermiş. Böylece Merkez Bankası’na geçtim. Hayatım Sayın Sadıklar sayesinde değişti.
Canevi, Merkez Bankası Başkanlığı ve Hazine Müsteşarlığı görevlerinde bulundu, halen TEB Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor...

70 milyon liralık arsayı üniversiteye bağışladı

FORUM İstanbul’un bu yılki “Eğitim Ödülleri” üç hayırsever ile MESS Eğitim Vakfı’na verildi... Onları kısaca tanıyalım:
SEBAHATTİN ERYURT: Anne ve babası, Rus işgali sırasında Erzurum’dan göç etmiş. Kendisi 1918’de Sivas Suşehri’nde dünyaya gelmiş. Erzurum Lisesi ve Ankara Hukuk’u bitirmiş. Yargıtay Üyeliğinden emekli olduktan sonra MDP’den siyasete girmiş. 1987’de milletvekilliğin de veda etmiş. Pasinler’e kız öğrenci yurdu ve anaokulu yapılması için Milli Eğitim’e 800 bin lira bağışlamış.
HATİCE BAHRİYE YAĞCI: Cumhuriyetin il öğretmenlerinden. Şimdi 89 yaşında. İzmir Çiğli’deki emlak bedeli 70 milyon lira olan arsasını Gediz Üniversitesi’ne bağışlamış. Bağışı yaparken, tıp fakültesi kurulması şartı koymuş. Üniversite Mütevelli Heyeti Başkanı Abdullah Kavuk, “Sayın Yağcı bize öğretmenliğin anlamını, nasıl bir sorumluluk yüklediğini gösterdi” diyor.
HÜSEYİN HÜSNÜ TEKIŞIK: 1928’de Şebinkarahisar’da doğdu. 1948’de Sivas Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Göreve Bingöl Karlıova’da başladı. Zamanla Milli Eğitim Bakanlığı’nda da görev aldı, ilköğretim müfettişiği de yaptı. 70’den fazla öğretmen meslek kitabı ve okul kitabı yazdı. Kitaplardan kazandığı ile 1980’de “Her İlde Bir Okul” kampanyası başlattı. Hakkari’den Van’a kadar 12 değişik ilde toplam 12 okul yaptırdı. Bağışları arasında 1 kültür merkezi, 1 halk eğitim merkezi, 1 rehberlik ve araştırma merkezi de var.
MESS EĞİTİM VAKFI: 1986’da Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası öncülüğünde kuruldu. Mütevelli heyeti 73’ü gerçek, 42’si tüzel kişi olmak üzere 115 üyeden oluşuyor. Bugüne kadar 9.1 milyon kişi x saat eğitim ve danışmanlık hizmeti verdi.

Cem ile Papandreu’nun rakı-sirtaki formülü hiç mi işe yaramadı

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Forum İstanbul’un kapanış yemeğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan gezisini anımsattı:
- Komşumuzun en sıkıntılı günlerinde, Avrupa Birliği’ndeki (AB) bazı ülkeler yakınlık göstermezken, Sayın Başbakanımız 10 bakanı ve 300 işadamını yanına alıp, Atina’da 22 anlaşmaya imza attı.
Bağış, oluşan samimi ortamı anımsattı:
- Hepsinden önemlisi iki Başbakan’ın birbirine ilk adıyla hitap edebilmesi...
Ardından geçmişe döndü:
- Karşılıklı rakı içip sirtaki oynamak sorunları çözmeye yetmez. Sorunlar hükümetimizin attığı adımlarla çözüme kavuşur.
Forum İstanbul’un bazı katılımcıları bu sözler üzerine soran gözlerle birbirlerine bakıp, ekledi:
- Rahmetli İsmail Cem’in Dışişleri Bakanı’yken, dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’yla karşılıklı rakı-uzo içip sirtaki oynaması, o günler için önemli bir açılımdı. Bugün gelinen noktada “rakı-sirtaki yumuşaması”nın payı var...
Yazarın Tüm Yazıları