BÜKREŞ’ten gelen uçak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda körüğe yanaştı...
Uçakta Romanya’da yatırımları olan bir Türk işadamı da vardı...
3-4 yıl tümüyle uzak kalmanın daha da güçlendirdiği vatan özlemiyle hızla pasaport kontrol noktasına ilerledi.
Pasaportunu uzattı, görevli memur bir süre baktı, sonra:
‘Borcunuzdan dolayı pasaportunuza el koyuyoruz efendim...’
İşadamı şaşırdı: ‘Ne borcu, ne el koyması?..’
Görevli memur kendisinde olan bilgiyi aktardı:
‘Efendim Ziraat Bankası’na olan borcunuz yüzünden pasaportunuza el konulması talimatı verilmiş. Bu yönde karar var.’
İşadamı Ziraat Bankası’na olan borçla, pasaport arasındaki bağlantıyı kuramadı: ‘Nasıl olur? Benim bir-iki gün içinde Romanya’ya dönmem gerekiyor. Siz pasaportumu vermezseniz dönemem.’
Görevli memurun yapacağı birşey yoktu: ‘Gelen talimatı uyulamak zorundayım. Siz sorununuzu herhalde Ziraat Bankası’yla çözersiniz...’
Pasaportuna el konulan işadamı, bu ‘kötü sürpriz’le Ziraat Bankası’na olan borcunu hatırladı. Bundan neredeyse 10 yıl kadar önce 1 milyon dolar kredi kullanmış, sonra ‘Ver elini Romanya’ demiş, o borcu unutmuştu...
Hemen tanıdığı ‘hatırlı’ kişileri aradı, hatta bazı bakanları bile devreye soktu. Ziraat Bankası’na giden ricalar aynı yöndeydi:
‘Bu işadamının sorununa nasıl kolay çözüm bulunabilir bir bakın...’
‘Hatırlı’ kişiler devreye girince, olaydan Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın’ın da haberi oldu. Sayın, işadamına bankanın konuyla ilgili görevlilerinin yanıtını tekrarladı: ‘Size ‘borcunu hemen öde’ demiyoruz. Bir plan getirin, anlaşırsak, yurtdışına çıkış yasağınız kalkar.’
İşadamı direnmeyi denedi: ‘Romanya’ya hemen dönmezsem, oradaki tüm işlerim batar. Bunun sorumlusu da siz olursunuz.’
Sayın, yeniden uyardı: ‘Lütfen ödeme planınızı getirin...’
Sonra işadamıyla Ziraat Bankası arasındaki borç pazarlığı şöyle gelişti:
İŞADAMI: Madem öyle, 1 milyon doları size ancak 30 yılda öderim.
BANKA: 30 yıl olmaz. Daha makul bir plan getirin.
İŞADAMI: 30 yılı kabul etmezseniz ödeyemem.
BANKA: O zaman biz de yurt dışı çıkış yasağınızı kaldıramayız.
İŞADAMI: Romanya’ya dönemezsem batarım.
BANKA: Siz bilirsiniz...
Zeki Sayın, sektör açısından adil olmasa da 5020 Sayılı Yasa’nın kendilerine verdiği ‘Borcu olana yurtdışına çıkış yasağı koyun’ yetkisinden memnun görünüyordu: ‘Krediyi kullanıp, sonra bankanın önünden dahi geçmeyi düşünmeyenler, pasaport elden gidince ödeme çabasına girdiler...’
Sayın, bu konuda borcu olanların yakınlarına dönük girişimler için de özür diledi: ‘Biz yurtdışına çıkış yasağını doğrudan borçlular için uyguluyoruz. Ama bazı borçlularımızın yakınlarına da gitmişiz. Onları hemen kaldırdık, kendilerinden özür diliyoruz.’
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) batık bankalardan 46 milyar dolarlık ‘kamu alacağı’nın tahsili için ‘olağanüstü durum yasası’ denilebilecek 5020’nin gücüyle çaba harcıyor.
Ziraat Bankası ile Halkbank da bu gücü kullanıyor...
Borçlu direnmesin, banka pasaporta el koymasın, olmaz mı?
Keşke daha iyi fiyat verip oteli alan olsaydı
HALUK Ulusoy ve Kardeşleri şirketi adına Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonun’ndan (TMSF) alınıp yeni sezona ‘Fantasia Hotel De Luxe Kemer’ adıyla başlayan oteldeyiz. Otel Ceylan Grubu’nun Bank Kapital’den doğan borçlarının 52 milyon dolarlık bölümüne karşılık TMSF’ye geçmiş. Fon da burayı 25.3 milyon dolara satmıştı. ‘Yarı fiyatına’ satış, ciddi tartışma yaratmıştı.
Önce TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ü aradım, fiyat tartışmasında geldikleri noktayı sordum:
‘Biz satış fiyatını değil, 52 milyon dolarlık TMSF’ye devir fiyatını soruşturuyoruz. Satış artık bitmiştir. Devir fiyatında bir yanlışlık bulunursa gereğini yaparız.’
Sonra tartışmaları Haluk Ulusoy’a hatırlattım:
‘TMSF bu oteli 24 milyon muhammen bedel, yüzde 25’i peşin, kalanı 5 yıl vade şartıyla satışa çıkardı. Biz 25 milyon 350 bin dolar, yüzde 50 peşin, kalanı 3 yıl vade teklif ettik. Bizim şartları geçen olmadı, TMSF bize sattı. Keşke daha iyi fiyat veren olsaydı da onlara gitseydi, TMSF daha kazançlı çıksaydı. Anlaşılan olmamış.’
Haluk Ulusoy, oteli bu sezona hazırlamak için 3 ayda 2 milyon dolar harcadıklarını belirtip ekledi:
‘Yan taraf (Ceylanlar’ın Simena adlı tatil köyünü kastediyor) 34 milyon dolara satıldı. Ancak, orası çok büyük. Orada 1200 yatak var, bizde 500 yatak. Üstelik çok fazla suit yapılmış. Oysa burada standart oda daha kolay satılıyor.’
52 milyon dolara TMSF’ye devredilen, 25.3 milyon dolara Haluk Ulusoy’a geçen otelde son durum böyle...