Baklavayı ezerek yiyen, kalbimize iğne batırmış olur

- Azerbaycan’da baklavacılık yapacağım.
1993’te Bakü’de baklavacılık yapmaya başladı. Ancak, işler hiç de kolay yürümedi. Bunun üzerine 1994’te kendi adıyla Türkiye’de şubeler açmak üzere kolları sıvadı:
- Faruk Güllüoğlu adıyla ilk dükkanı 1994’te İstanbul’da açtık.
O günlerden itibaren franchise de vererek şube sayısını artırdı:
- Bugün 4’ü yurt dışında toplam 62 Faruk Güllüoğlu şubesi var. Yurt dışındakilerin 2’si Bakü, 1’i Estonya, 1’i de KKTC’de. Bu şubelerden 8’i kendimizin, gerisi franchise.
Franchise sözleşmelerini 5+5 yıl üzerinden yaptıklarını belirtti:
- Bir dükkan ortalama 40 ayda yatırılan parayı çıkarır. Yani, franchise alan iş ortağımız, 3 yıl dükkana çalışır. Kalan 7 yılda da para kazandığı dönemi yaşar.
Bu yılın sonuna kadar şube sayısını 75’e çıkarmayı planladıklarını kaydetti:
- Çok hızlı şubeleşmek istemiyoruz. Çünkü, bölgesel ara üretim merkezleri de kurmamız gerekiyor. Ürünü her yere İstanbul’daki merkezden göndermeyi doğru bulmuyoruz.
Lalin markasıyla helva, reçel, pekmez, tahin üretimi yaptıklarına işaret etti:
- 25 ülkeye ihracatımız var. Bu yıl ihracatımız 5 milyon doları bulacak.
2014’te cirolarının 100 milyon lira düzeyinde olduğunu aktardı:
- Bu yıl 140 milyon liraya ulaşsın diye çalışıyoruz.
Yurt dışından yeni şube çağrıları aldıklarını vurguladı:
- Çin’den bir Türk kadın, Faruk Güllüoğlu markasını oralara götürmek istiyor.
Karaköy Güllüoğlu’nun patronu abisi Nadir Güllü’nün arada televizyon ekranlarında baklavayı anlattığını anımsattım:
- Nadir Bey baklava diliminin bütün haliyle, tabanı damağa yapışacak şekilde bir kerede ağıza alınmasını tavsiye eder.
- Müşteri baklava diliminin üzerine çatalıyla bastırıp ezerse, bizim kalbimize iğne batırmış gibi olur. Çünkü, biz baklavayı kabartıp, çıtır çıtır olması için çok emek veririz.
Markanın kurucusu babaları Mustafa Güllü’nün şubeleşmeye karşı olduğunu anımsatınca şu mesajla yetindi:
- Allah bize bir isim ve marka nasip etmiş...
Babasının vefatı sonrası açtığı marka davasında son durumu sordum:
- Markayı Nejat Abim (Güllü), “Baklavacı Güllüoğlu”, Nadir Abim (Güllü) “Karaköy Güllüoğlu” şeklinde kullanıyor. Ben de, “Faruk Güllüoğlu” şeklinde yola devam ediyorum.
Sonra eşinin de baklavacı aileden olduğuna değindi:
- Dedeoğlu Baklavaları’nın sahibi kayınpederimdir. Babamın yanında yetişmiştir.
Diğer ayrıntılar bir yana, baklava dilimini ustasının yanında çatalla ezmeyin, kalbine iğne batırmış gibi olmayın...
İyi bayramlar...

‘Beyin avcısı’, Türkiye’de hükümete bakan seçer mi

NEW York Borsası’na kote headhunter (beyin avcısı) şirketi Korn Ferry’nin Türkiye Başkanı Şerif Kaynar, öncülüğünü Ahmet Arslan’ın yaptığı “Fikir Sofrası” buluşmalarından birinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a sordu:
- Korn Ferry, Ukrayna’da hükümetin iki bakanının belirlenmesinde rol oynadı. Bırakın bakan belirlemeyi, ülkemizde ne zaman üst düzey bürokratlar “beyin avcısı” şirketler tarafından seçilecek?
Kaynar’la daha sonra Ayvalık’ta Defne-Muhtar Kent Eğitim Vakfı için gerçekleşen buluşmada karşılaştık, “Fikir Sofrası”nda başlayan sohbeti sürdürdük. Dünyadan örnekler verdi:
- Korn Ferry, günü gelmiş Yeni Zelanda’da Genelkurmay Başkanı’nın belirlenmesinde rol oynamış, Meksika’da seçimine yardımcı olduğu Bakan sayısının 9’u bulduğu olmuş. Örneğin, şu anda İtalya’daki kamu şirketlerinin yöneticileri bizim şirketin önerileri doğrultusunda belirleniyor.
Kaynar’ın Babacan’a yönelttiği soru, koalisyon kurulursa karşılığını bulur mu?
Taraflar, “Kamudaki atamalara adayları ‘beyin avcısı’ şirketler seçsin” diyebilir mi?