Paylaş
- Anadolu Sağlık Merkezi’nde işbirliği yaptığımız Johns Hopkins Medicine’nin merkezi Baltimore’da. Karayoluyla 45 dakika sürüyor. Birlikte oraya gidelim.
Böylece sabah 09.30’da Anadolu Holding Kurumsal İlişkiler Direktörü Barbaros Tali’nin de içinde yer aldığı ekiple yola koyulduk.
Yolda Tuncay Özilhan’a sorduk:
- Anadolu Sağlık Merkezi nasıl gidiyor? Desteksiz kendini döndürebilecek hale geldi mi?
- Biz 3 yılda kendini çevirebilir hale gelebileceğini düşünüyorduk. Sağlık Bakanlığı’nın kural değişiklikleri süreyi 5 yıla çıkardı. Şimdi artık kendi başına ayakta durabilecek durumda.
- Şimdiye kadar yaptığınız yatırım hangi noktaya ulaştı?
- Gebze’deki merkezimize 150 milyon dolar harcamış olduk. Ataşehir’deki kliniğe 20 milyon dolar, Suadiye’ye ise 10 milyon dolar yatırdık.
Bu noktada Anadolu Sağlık Merkezi’ne (Hastanesi) yönelen yabancı hastalara dikkat çekti:
- Hastanemize gelenlerin yüzde 35’ini yabancı hastalar oluşturuyor.
- Hangi ülkelerden geliyorlar?
- Irak, Bulgaristan, Romanya... ABD’den bile gelen var.
- ABD’den neden geliyorlar?
- Daha çok tüp bebek için geliyorlar...
Johns Hopkins Medicine’nin (JHM) merkezinde bizi kısa süre önce JHM International Başkan Yardımcılığına yükselen genç bir Türk, Burak Malatyalı karşıladı. Hemen toplantı odasına geçip, JHM International CEO’su Steven J. Thompson’u dinledik:
- 2001 yılından beri Anadolu Holding’le çalışıyoruz. Bugüne kadar 16 Nobel ödülüne ulaşmış bilim adamlarımızla, Anadolu Sağlık Merkezi’ne (ASM) başta eğitim ve sistem olmak üzere destek veriyoruz.
- Yolda gelirken Tuncay Özilhan’dan ASM’nin ABD’den de hasta çektiğini öğrendik. Bu durum sizi endişelendirmiyor mu?
- Bizim hastanemizde 1000 yatak var ve tümü dolu. Zaten JHM’nin gelirleri içinde hastane bölümünün payı yüzde 50’nin altında kalıyor. Biz aynı zamanda tıp eğitimi veren üniversiteye sahibiz. Araştırma ve eğitim bizim için daha ön planda. ABD dışındaki hastanelere destek vermek bizi hasta çekmek açısından çok da olumsuz etkilemiyor.
Burak Malatyalı anımsattı, Steven Thompson rakamları ortaya koydu:
- JHM’nin 7 milyar dolarlık cirosunun içinde yabancı hastaların payı 220 milyon dolardır.
- Anadolu Sağlık Merkezi’nin devreye girmesi sonrasında Baltimore’a gelen Türk hasta sayısında azalma oldu mu?
Burak Malatyalı yanıtladı:
- 1990’larda Türk hasta sayısı 100 yılda 100’ü aşıyordu. Şimdi 20-30 düzeyine inmiş durumda.
Steven Thompson, araya girdi:
- Johns Hopkins Medicine olarak, sağlıkla ilgili çözümlerin lokal düzeyde gerçekleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Ben şahsen “sağlık turizmi” kavramını doğru bulmuyorum.
Türkiye’nin önde gelen işadamları ile 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD’ye yönelen “hasta trafiği”ni öne çıkarmıştı. Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan kalp ameliyatı için Cleveland’ı seçince, eşi “Rabbim Cleveland’ı işaret etti” demişti.
Derken Türkiye’de giderek gelişen sağlık sektörü, çoğu çevre ülkelerden olmak üzere yabancı hasta çekip, “sağlık turizmi”ne asılmaya başladı...
Aslında JHM International CEO’su Thompson’un, “sağlıkta lokal çözüm daha doğru” saptamasına katılmamak mümkün değil...
Ancak, Türkiye’deki bir hastanenin ABD’den bile “tüp bebek turisti” çekmesi “sağlık turizmi”nin giderek büyüyeceğini ortaya koyuyor.
Anadolu Sağlık Merkezi 60 milyon dolara tıp fakültesini kuracak
ANADOLU Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Anadolu Sağlık Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Tıbbi Hizmetler Direktörü Prof. Metin Çakmakçı’yla birlikte, JHM International CEO’su Steven Thompson ve Prof. Ziya Gökaslan’la birlikte daha sonra ayrı bir toplantı yaptı.
Onlar toplantıya girerken notlarımdan
Prof. Ziya Gökaslan’ın Anadolu Sağlık Merkezi’yle iligili sözlerine baktım:
- JHM adına Anadolu Sağlık Merkezi’yle baştan itibaren ilgilendim. Başlangıçta,
“Bu işi yapamazlar”
gibi kuşkularım vardı. Ama birlikte iyi yol aldık.
Tuncay Özilhan’a tıp fakültesi planlarını anımsattık:
- Tıp fakültesi ve yüksek hemşirelik okulu için hazırlıklarımız sürüyor. Gebze’de ASM’nin yanına 60 milyon dolar yatırımla üniversitemizi kuracağız.
- Yine Johns Hopkins’ten destek alacak mısınız?
- Elbette... Aslında öğretim üyesi alt yapımız hazır sayılır. Şu anda 40’a yakın profesör ASM’de
full time çalışıyor.
Johns Hopkins’in kalbinde başarılı Türkler çalışıyor
JHM International CEO’su Steven J. Thompson sunumunu tamamlamak üzereyken toplantı odasına bazı Türk doktor ve profesörler girdi.
JHM International Başkan Yardımcısı Burak Malatyalı hemen tanıştırdı, ardından kısa öykülerini kendilerinden dinledik:
Prof. Ziya Gökaslan: İstanbul Tıp Fakültesi’nden 1983’te mezun oldum. Kariyerime ABD’de devam ettim. 10 yıldır JHM’deyim. Şu anda Beyin Cerrahi Bölümü’nün Başkan Yardımcısıyım.
Burak Malatyalı, araya girdi:
- Ziya Bey çok alçak gönüllü davranıyor. Kendisi omurga cerrahisi konusunda ön sıralarda yer alır.
Doç. Ahmet Gürakar: 1983 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. JHM’ye 3 yıl önce katıldım. Karaciğer naklini de kapsayan bölümün Medikal Direktörüyüm.
Gürakar, arada şu bilgiyi paylaştı:
- Rahmetli Turgut Özal, Houston’da ameliyat geçirdiğinde Ziya Gökaslan ve ben orada çalışıyorduk.
Prof. Ahmet Höke: 1988 Hacettepe Tıp mezunuyum. 1999’dan beri JHM’deyim. Nöroloji ve Nöromasküler Bölümü’nün Direktörüyüm.
Barış Edil (Asistan): Ben Wisconcin (ABD) doğumluyum. Babam Tuncer Edil, Visconcin Üniversitesi’nde profesör. Ben de Prof. Münci Kalayoğlu’nun öğrencisiyim. Ağırlıklı olarak pankreas kanseri üzerine çalışıyorum. Pankreas kanseri, hastayı çok hızlı bir şekilde hayattan koparır. JHM’de pankreas kanserinin tedavisine yönelik araştırmaların içinde yer alıyorum.
Direktörler seçimle ya da cumhurbaşkanı atamasıyla değil başarıya göre belirlenir
DOÇ. Ahmet Gürakar, Johns Hopkins’te direktörlerin nasıl belirlendiğini şöyle açıkladı:
- Burada seçim söz konusu değildir. Türkiye’de rektörlerin atanmasında olduğu gibi Cumhurbaşkanı da devreye girmez. En önemli kriter odaklandığı alanda başarı göstermesidir.
Bu noktada Burak Malatyalı, JHM’deki Türkler’in sayısıyla ilgili veriyi paylaştı:
- 6’sı profesör olmak üzere 20’ye yakın Türk, JHM’de araştırmalara katılıyor.
İnönü Üniversitesi canlıdan karaciğer naklinde iyi ama kadavradan nakil yaygınlaşmalı
JHM’de karaciğer nakliyle ilgili bölümün başında bulunan Doç. Ahmet Gürakar, bu konuda Türkiye ve ABD karşılaştırması yaptı:
- ABD’de yılda 6 bin karaciğer nakli gerçekleşir. Bunun 300’ü canlıdan nakil şeklinde gerçekleşir. Yani çoğunluğu kadavradan nakil oluşturur.
- Türkiye’de durum nasıl?
- Türkiye’yle yakından ilgileniyorum. Canlıdan karaciğer nakli yılda 350 dolayında gerçekleşir. Kadavradan nakil 50-70 dolayında kalır.
- Doğrusu hangisidir?
- Organ bağışı yaygınlaşsa, kadavradan nakil daha doğrudur. Çünkü, canlıdan nakilde her zaman sağlıklı olan “verici” taraf açısından her zaman risk vardır.
Riske ABD’den örnek verdi:
- ABD’de canlıdan karaciğer nakli sırasında iki ölüm vakası yaşandı.
Hemen Türkiye’deki duruma da değindi:
- Türkiye’de özellikle Malatya İnönü Üniversitesi ve Gaziantep’te başarılı karaciğer nakilleri gerçekleşiyor. Bugüne kadar hiç nakil sırasında ölüm olayı da yaşanmadı.
Araya girdim:
- İnönü Üniversitesi’nde karaciğer naklinin başarılı noktaya gelmesinde eski Rektör Prof. Fatih Hilmioğlu’nun önemli katkısı var değil mi?
- Evet... Kendisi oradaki öğretim üyesi arkadaşları JHM’ye benim yanıma eğitime göndermişti.
Paylaş