İSTANBUL Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi’nin oğlu Ömer Tanrıverdi’nin sünnet düğünü için geçen pazar akşamı Bahçelievler’deki Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nın bahçesine girdiğimde, Malatyalı işadamı Turan Eriş beni görür görmez konuyu açtı:
Malatya’da Mensucat Fabrikası’nın (Sümerbank) karşısında Mensucat Evleri vardı. Belediye oradaki evleri yıkıp, yeşil alana dönüştürdü.
- Son birkaç gidişimde dikkatimi çekti, güzel olmuş.
Belediye orayı yeşil alana dönüştürmekle en iyisini yaptı ama bir itirazım var.
- Nedir?
Belediye Meclisi, "Sümerpark" diye bilinen yere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adını vermeyi kararlaştırmış.
- Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın zaten AKP’li. Yaptığı parka AKP’nin içinden çıkmış Cumhurbaşkanı’nın adını vermesi doğal değil mi?
Öyle ama Sümerpark, Malatya için özel bir yer.
- Ne anlamda?
Sümerbank, Cumhuriyet döneminde sanayileşmenin ilk temel taşlarından biri. Sümerbank’ın bir fabrikası da Malatya’ya kurulmuş. Belediye, o parkın adında Sümerbank’ı korumalı. Sümerbank’ın hem Türkiye, hem Malatya için önemini o parkın adıyla gelecek kuşaklara taşımalıyız.
Turan Eriş’in Abdullah Gül adına itirazının temelinde "Sümerbank" adına sahip çıkılması olsa da, içinden geçen bir başka yönünü de benimle paylaştı: "Sayın Abdullah Gül, Malatya için özel birşey yapmış değil. Kayseri’nin her köşesine Abdullah Gül adı verilebilir. Ama Malatya’da gerek var mı?"
Daha sonra DHA Malatya Temsilcisi Mikail Pelit’e sordum, Sümerpark’ın adının Abdullah Gül’e dönüşmesi önerisini meclise Belediye Başkanı Cemal Akın götürmüştü. Akın, önerisine gerekçe olarak, "Sümerpark’ın yapımıyla Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin aynı döneme denk gelişini" göstermişti.
Mikail’le konuştuktan sonra yerel gazetelerden Malatya Hakimiyet’in internet sitesine girdim. Epeydir bu konuda anket yürütüyorlarmış. Ankete baktım, 7 bine yakın kişi katılmış, yüzde 93’ü Abdullah Gül adına itiraz etmişti.
22 Temmuz seçimlerinde AKP’ye yüzde 70’e yakın oy veren Malatyalı’dan Sümerpark’ın adı konusunda böyle bir itiraz gelmişti.
Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın, "Adınızı kentimizde önemli bir parka vermeyi düşünüyoruz" dese, Gül’den, "Yapmayın" yanıtı alırdı sanırım.
Yanılıyor muyum?
İlköğretimde de milli sporcuya burs veriyoruz
BUNDAN sonraki olimpiyatlarda Pekin’deki gibi rezil olmayalım diye "sporda başarı yakalayabilecek öğrencilere burs verilmesi gerektiğini" yazmama Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane vesile oldu, arkası geldi.
Konuyu Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’ya sorduğumda, "Burs sistemi tümüyle eğitimdeki başarıya odaklı. Bu yapı değişmeli. Ayrıca işe ilköğretimden başlamak gerekir" yanıtı almıştım. Okan Üniversitesi kurucusu Bekir Okan da, "Milli sporcularımıza vakfımızdan yüzde 100 burs veriyoruz" demişti.
Geçen gün de Feyziye Mektepleri Vakfı (FMV) Genel Müdür Yardımcısı Volkan Kırım’dan mektup aldım:
FMV Işık Spor Kulübü’nün sporcusu olan Türkiye şampiyonu ve rekortmeni veya milli sporcu olan tüm öğrencilerimize yüzde 100 burs veriyoruz.
Ayrıca Türkiye birincisi yüzde 80, ikincisi yüzde 60, üçüncüsü yüzde 50 burs olanağı buluyor.
Kulübümüzde olmayan öğrencilerimiz için Türkiye şampiyonu veya rekortmeni sporcuya yüzde 50, okullararası Türkiye birincisine yüzde 25, ikinciye yüzde 20 ve üçüncüye yüzde 15 burs sağlanıyor.
Öğrencimiz Ediz Yıldırımer, Türkiye’den olimpiyatlara katılan en küçük sporcu ve olimpiyat tarihinde yarışan en küçük 3’üncü sporcu ünvanını kazandı. Baraj yarışmasındaki derecesi 15 yaş için "dünyadaki en iyi" kabul edildi.
Ediz, Özel Ayazağa Işık Lisesi’nde yüzde 100 burslu okuyor. Hedefi 2012 Londra Olimpiyatları’nda madalya kazanmak. Onu bu yolda destekliyoruz.
TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) konferans salonu... Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesindeki 56 sektör meclisinin temsilcileri, sorunlarını ve çözüm önerilerini aktarıyor.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanları Mehmet Şimşek, Kürşad Tüzmen, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, anlatılanları dinliyor, notlar alıyor. Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala da bakanlar ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile aynı masada bulunuyor.
Türkiye Medya ve İletişim Meclisi’ni (MİM) temsilen de ben, Veli Özdemir, Fügen Toksü ve Nurullah Öztürk, toplantıda yerimizi almış durumdayız.
TOBB MİM’de Başkan Yardımcılığını yürüten, aynı zamanda Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin (TÜHİD) Başkanı olan Fügen Toksü, toplantı aralarından birinde soluğu Efkan Ala’nın yanında aldı. Amacı, TÜHİD’in "kamu yararına dernek" statüsü kazanması konusunda yardım istemekti.
Dernek, "Türkiye" adını üç yılda alabilmiş, "kamu yararına" sınıfına geçmek için de iki yıldır uğraşıyordu. Amaçları üyelerinin bağışlarını vergiden düşmelerini sağlayabilmekti.
Efkan Ala,Toksü’yü dinledi: "Durun bakalım, ’kamu yararına dernek’ olmak öyle kolay değil."
Deniz Feneri Derneği’nin Almanya’daki "adaşı"nda dönen oyunlar, açılan davalarla bir bir ortaya dökülünce aklıma geldi.
Madem "kamu yararına dernek" olabilmek o kadar kolay değil, AKP Hükümeti, Deniz Feneri Derneği’ne hangi gerekçeyle 2004 sonunda bu statüyü verdi? Onlar da bu kadar "sıkı" incelendi mi?