Paylaş
İstanbul Valisi Muammer Güler, gecikmeli girdiği salonda kendisine ayrılan yere geçerken Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Sadık Kırbaş ile yazarımız Rahmi Turan’ın da bulunduğu masamıza uğradı, Süleyman Çelebi’yle hararetle kucakladı.
Çelebi’ye 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’na 34 kişinin öldüğü “Kanlı Gün”den 33 yıl, son kutlamanın yapıldığı 1978’den 32 yıl sonra girilecek olmasını anımsattım:
- Sayın Başkan, sonunda 1 Mayıs Emek Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlamayı kopardınız...
- Kopardık mı, verildi mi, her neyse... Önemli olan bu tabuyu bitirmekti... Çok iyi oldu.
- Ben şahsen sendika üyesi değilim... Yani, Taksim Meydanı konusunda biraraya geldiğiniz işçi-memur konfederasyonları çatısı altındaki sendikalara üyeliğim yok. Bu durumda 1 Mayıs’ta kutlamalar sırasında Taksim Meydanı’na giremeyecek miyim?
- 1 Mayıs günü biz konfederasyonlar olarak emniyet güçlerine yardımcı olacağız. Bizim de kontrollerimiz olacak. Siz de bizim davetlimiz olarak gelebileceksiniz.
- Kaç kişiyi davet edeceksiniz?
- Sanatçılardan, yazarlardan çok gelmek isteyenler var. Taksim Meydanı kararıyla birlikte bizi yurtdışından, yurt içinden çok arayan oldu. Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamayı herkes özlemiş. Biz de DİSK olarak 1000 dolayında davetli yeri ayıracağız.
- Sanatçıların katılmak istediğini söylediniz. Madem 1 Mayıs’ta bayram havası yaşatmayı ve yaşamayı planlıyorsunuz, konser de olacak mı?
- Çok sayıda sanatçının gelmesi söz konusu... Sembolik olarak onlardan birer-ikişer parça dinlemek isteriz. Herşeyi hazırlıkları süren program ortaya koyacak.
- Kutlamalar için Taksim Meydanı’na girişte sayı sınırı var mı?
- Hayır, yok...
- Kaç kişi toplanır?
- Sayı vermem doğru olmaz. Sayın Valimiz Güler, bu işi sayılara odaklamamızı istemiyor. Haklı da...
- Peki, Taksim Meydanı kaç kişi alır?
- 245 bin kişilik bir alan Taksim...
- Süre konusunda ne düşünüyorsunuz? O konuda bir
sınır var mı?
- Hayır sınır yok... Ancak, işi dozunda bırakmayı düşünüyoruz... Ne fazla uzun sürmeli, ne de çok kısa tutulmalı... Uzun sürünce, katılan işçi arkadaşlarımızın da dikkati dağılıyor. Bununla birlikte kontrolün radikal grupların eline geçme riski artıyor.
Taksim’de en son 500 bin kişiyi aşan mitinglerin yaşandığını anımsıyorum...
Elbette 500 bin kişinin tamamı Taksim Meydanı’na girememişti...
Mitinge katılanların bir ucu Saraçhane’ye, öteki ucu Dolmabehçe’ye kadar uzanıyordu...
Bakalım Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs özlemini çekenlerin sayısı 245 bini bulacak mı?
Aile oturup karar verdi Atlanta’dan ‘ev’e döndü
-13 NİSAN sabahı Mumbai’den (Bombay-Hindistan) 05.00 dolayında havalanması gereken THY uçağı, İstanbul’dan gelişinin 5 saat rötarlı oluşu nedeniyle gecikmeli kalktı...
Uçağımız İstanbul’a doğru yola koyulduktan 2-3 saat sonra Kaptan Pilot Yusuf Kaçan, kabin içinde tura çıktı. Tam bizim yanımızdan geçerken Dünya Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ takıldı:
- Kaptan siz buradasınız, uçağı kim kullanıyor?
- Merak etmeyin, kokpitte arkadaşımız var... Hayırdır, siz uçaktan korkuyorsunuz galiba?
- Hayır, sadece size takıldım...
Yusuf Kaçan sonra bana döndü, yüzüme dikkatli baktı:
- Siz Vahap Munyar mısınız?
- Evet...
- Kızım Berna Kaçan’la ilgili bir yazı yazmıştınız. Oradan anımsadım sizi.
- Kızınız ne iş yapıyordu?
- 2007 yılında Atlanta’da The coca-Cola Company’nin merkezinde karşılaşmıştınız...
- Evet, o dönemde The Coca-Cola Company İcra Başkanı olan Muhtar Kent’le görüşmeye gittiğimizde, Atlanta’daki merkezde çalışan Türk’leri toplayıp, onlarla da konuşmuştuk.
- Kızım Berna, o zaman hukuk biriminde çalışıyordu.
- Şimdi nerelerde?
- Oğlumuz ABD’de... Artık oralara yerleşti. Ailece oturup konuştuk, kızımızı ikna ettik. Türkiye’ye döndü. İstanbul’da kendi bürosunu açtı.
Nereden nereye...
Paylaş