Paylaş
Milkon Süt, Akyazı ve çevresindeki 40 mandıradan peynir altı suyunu alıp, içindeki yüzde 5’lik kuru maddeyi çekmeye, suyu kanalizasyon sistemine vermeye başladı.
Milkon’un ortakları 2003’te bu işe giriştiklerinde şöyle düşünüyordu:
* Akyazı ve çevresindeki 40 mandıra, peynir altı suyunu doğaya ya da kanalizasyon sistemine olduğu gibi basıyordu. Biz bir yandan peynir altı suyu tozunu ekonomiye kazandırıyoruz. Diğer yandan da suyu asıl kirlilikten arındırmış şekilde salıyoruz.
Günde 700 ton peynir altı suyu toplayıp işleyen Milkon, hatların temizliği için “kostik” kullanıyor, bu sırada ortaya çıkan günlük 25-30 tonluk “kirli su” için bölgedeki belediyeye “arıtma bedeli” ödüyordu.
Derken Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) devreye girdi, Milkon Süt’ün önüne kuralını koydu:
* Bundan böyle sadece 25-30 tonluk kostikli suya değil, kanalizasyona saldığınız tüm su için “atık bedeli” ödeyeceksiniz.
Geçenlerde Ulusal Süt Konseyi ve Ambalajlı Süt Üreticileri Derneği (ASÜD) Başkanlığını da yürüten Harun Çallı ve Bekir Çallı’nın ofisine uğradım. Milkon Süt’teki ortakları Murat Akpınar’la atık su konusunda dertleşiyorlardı.
Murat Akpınar, peynir altı suyunun doğrudan doğaya veya kanalizasyona verilmesinin etkisi üzerinde durdu:
* 1 litre peynir altı suyu, doğayı 20 insanın bir günde kanalizasyona saldığı idrar-dışkı kadar kirletiyor.
Ardından peynir altı suyu tozu üretimine değindi:
* Biz peynir altı suyu tozu üretirken, asıl kirlilik yaratan bölümleri çekip, kuru madde olarak ekonomiye kazandırıyoruz. Dolayısıyla kanalizasyona saldığımız suyun büyük bölümü doğayı kirletmiyor. Sadece hatları temizlerken kullandığımız kostikle günde 25-30 tonluk su bizden kirli olarak çıkıyor.
* Altı üstü atık su parası değil mi? Tamamı için ödeseniz ne olur?
Bekir Çallı yanıtladı:
* O zaman bu üretim bizim açımızdan ekonomik olmaktan çıkar. Günde 700 ton peynir altı suyunu 40 mandıradan topluyoruz. Onun bir maliyeti var. Sonra da işlemden geçirip tozu üretiyoruz. 700 ton peynir altı suyunun tamamına atık bedeli ödersek neden bu işi yapalım?
Bekir Çallı’yı dinlerken 2004 yılı yazına döndüm. Bahçıvan Gıda’nın kurucusu Mecit Bahçıvan ile oğlu Erdal Bahçıvan, Lüleburgaz’daki fabrikalarına davet etmişlerdi. O günlerde ek yatırımla “peynir altı suyu tozu” üretimine geçmiş, gururla anlatmışlardı:
* Eskiden peynir altı suyunu olduğu gibi doğaya salardık. Şimdi tozu alıp, tertemiz suyu gönderiyoruz. Peynir altı suyu tozu çikolata ve bisküvi dahil birçok gıda maddesinin üretiminde kullanılıyor.
Bekir Çallı’ya son durumu sordum:
* SASKİ bizden suyun tamamı için atık bedeli isteyince üretimi durduruyoruz.
* O zaman ne oluyor?
* Mandıralar bulundukları yerde peynir altı suyunu kanalizasyona olduğu gibi gönderiyor.
* Siz ne yapacaksınız?
* Fabrikayı 6-8 ay sonra organize sanayi bölgesine taşıyacağız. Orada tozunu çektiğimiz su için atık bedeli ödemek söz konusu olmayacak.
Tozu alınmış peynir altı suyunun temizlik düzeyini 2004 yılında Lüleburgaz’daki Bahçıvan Gıda tesislerinde görmüştüm.
Milkon Süt’ün tozunu aldığı suyu görmedim. Ancak, peynir altı suyu ile tozu alınmışı arasında fark olsa gerek.
Yanılıyor muyum?
1 milyar lirayı aştı Tekirdağ’da yağa 65 milyon dolar yatırdı
ORKİDE markasıyla bilinen Küçükbay A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay aradı:
* 2012 yılını 1.1 milyar lira ciroyla kapattık. 2013’te 2 milyar liraya ulaşmayı hedefliyoruz.
Aramasının asıl nedenini anlattı:
* Tekirdağ’da 65 milyon dolarlık ayçiçek yağı tesisi yatırımı yaptık. Nisan ayında hizmete açıyoruz.
Sadece ayçiçeği değil, zeytinyağında da iddialı olduklarını vurguladı:
* Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni zeytinyağı fabrikamız bizi hedeflerimize daha hızlı taşıyacak. 2013’ü şirketimiz açısından “zeytinyağı yılı” ilan ettik..
Tekirdağ’daki fabrikanın yaratacağı istihdama işaret etti:
* 500 kişiye iş kapısı açacak.
Cironun yüzde 30’unu ihracattan sağladıklarını kaydetti:
* 100’ü aşkın ülkeye ihracat yapıyoruz.
Paylaş