Paylaş
Basın Danışmanı Hakan Atis, bizim Yaşar Holding’e ait Altın Yunus’ta konakladığımızı aktarınca, Selçuk Yaşar fırsatı değerlendirip, “kültür balıkçılığı”na dikkatimi çekmek istemişti. Mektubun ekinde “Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı kurulmalı” çağrısını dillendirdiği kitapçık da vardı.
Selçuk Yaşar’ın mektubundaki şu hatırlatma dikkatimi çekti: “TÜSİAD’ı kuran ve ülkemizde tarımdan sanayiye geçişi sağlayan kuşağa mensup işadamıyım. 84 yaşındayım ve ülkemizin kalkınması için var gücümle gayret gösteriyorum.”
Yaşar, Pınar Deniz Ürünleri’nin, Türkiye’nin ilk kültür balıkçılığı tesisi olarak 1984’ten buyana faaliyetlerini dünya standartlarına uygun sürdürdüğüne vurgu yapmış: “Sadece çipura ve levrek üretiyoruz. İç ve dış pizarlara satış yapıyoruz. Balık ağlarımızı ilgili bakanlıkların yasal talimatlarına uygun şekilde belirlenen noktalara nakletmiş bulunuyoruz.”
Herşey yasalara uygun yürüyorsa, Selçuk Yaşar’ın ortaya koymak istediği sorun neydi?
Yaşar, balık çiftliklerinin “açık deniz”e nakliyle birlikte yaşadıkları sıkıntıyı şöyle ortaya koymuş: “0.5 gram ağırlığında ve gözle dahi seçilmesi güç olan yavru balıkların barındığı ünitelerin (kuluçkahanelerin) açık denize taşınması, Türk kültür balıkçılığı sektörü için telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır.”
Selçuk Yaşar, Türkiye’de kültür balıkçılığının öncüsü olarak, kuluçkahaneler için mutlaka kıyılarda yer tahsis edilmesi gerektiğine dikkat çekip, bir kez daha altını çizmiş:
“Yavru balıkların bulunduğu kuluçkahanelerin denizden bir kilometre açığa taşınması, 0.5 gram ağırlığındaki yavru balıkların telef olması anlamına gelir.”
Yaşar, mektubunun sonraki bölümünde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın adının değiştirilmesi konusunun gündemde olduğuna değinmiş:
“Bakanlığın adının ‘Tarım ve Gıda’ya dönüştürülmesi ve yeniden yapılandırılması söz konusu. Lakin, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde İspanya, Fransa, Danimarka, Rusya ve Portekiz’deki gibi ‘Tarım-Gıda-Balıkçılık Bakanlığı’ kurulması gerekiyor.”
Selçuk Yaşar, 5-5.5 yıl önce holdingteki aktif görevini büyük kızı Feyhan Yaşar’a devredip, “Onursal Başkanlık”a çekilmişti. Kısa süre önce de Feyhan Yaşar’ın yerine Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğuna diğer kızı İdil Yiğitbaşı’nı oturttu.
Yani, aslında Selçuk Yaşar, aktif olarak işlerin başında değilmiş gibi görünüyor. Ancak, her cumartesi günü Holdingin Tarımsal Üretimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Hasan Girenes’le birlikte soluğu Pınar Balık çiftliğinde alıyor.
84 yaşındaki Selçuk Yaşar’ın “yavru balık” çağrısını haklı bulan, uyan çıkar mı?
Tarım Bakanlığı’nın adına “Balıkçılık” da eklenir mi?
Sadece denizleri değil, tüm iç suları ve barajları da kapsayacak, Türk balıkçılık sektörünü kucaklayacak yasal bir kurum oluşturulur mu?
Yabancılara Türk şarabı ısmarlayıp Financial Times listesini gösteriyorum
VERİTAS Şarap Eğitim ve Organizasyonları’ndan Yunus Emre Kocabaşoğlu’nun Türkiye’ye getirip, tadım yapmasını sağladığı Financial Times’ın ünlü şarap yazarı Jancis Robinson’un Türk şaraplarına verdiği notların olumlu etkisi adım adım yansıyor.
Bu konudaki ilk izlenimi Coca-Cola İçecek CEO’su Micnael O’Neill’den aldım. Coca-Cola Türkiye Başkanı Galia Frayman Molinas ve Coca-Cola İçecek Türkiye Bölge Başkanı Hüseyin Akın’ın da bulunduğu bir yemekte O’Neill, masaya şarap ısmarlarken Financial Times’da okuduklarını anımsadı:
- Jancis Robinson, geçenlerde Financial Times’da Türk şaraplarını değerlendirip, notlar verdi.
Jancis Robinson’u sıklıkla izler misiniz?
- Elbette. Arada kafamı karıştırdığı olur ama çok yakından izlerim.
Robinson’un Türk şaraplarına verdiği notları, Çimentaş Genel Koordinatörü Mustafa Güçlü’nun kızının düğününde damat Renay Onur’un patronu olan MV Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Turkcell’in ortağı Murat Vargı da gündeme getirdi:
- Jancis Robinson’un Financial Times’da yayınlanan yazısının fotokopisini çekip cebime koydum.
Neden?
- Artık Türkiye’ye gelen yabancı konuklarıma Türk şarapları ısmarlayıp, Robinson’un yazısını da önlerine koyuyorum.
Etkili oluyor mu?
- Açıkcası benim de farkında olmadığım bazı şarapları Robinson’un yazısıyla keşfettim.
Bu iki örnek bile, Robinson gibi önde gelen otoriteler nezdinde yapılan tanıtımın ne kadar işe yaradığını ortaya koymaya yetiyor...
Aslında Doluca’dan Kavaklıdere’ye, Sevilen’den Corvus’a, Pamukkale’den Yazgan’a, Mey’in Kayra’sından Elda’nın İdol’üne kadar birçok üreticinin tanıtım çabaları giderek artıyor...
Geriye hükümetin şarap üzerindeki vergi yükünü bir kez daha gözden geçirmesi kalıyor...
Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, sofra şarabanın vergisini düşürdü, kayıtlı üretim 20 milyon litreden 43 milyon litreye kadar çıktı...
Paylaş