Çılgın Türkler ile ne haftaydı ama!

Daha ikinci hafta maçlarında Final 4 İstanbul’da 3 Türk takımı görme öngörümüzün fantezi olmadığı billurlaştı.

Tamam bizim çocuklar çok yer alamadığı için bu bir “Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı” haftası değil ama konu Avrupa parkelerinde bayrak dalgalandırmak. Önce amiral gemimiz Fenerbahçe 2'de 2 yaparak Panathinaikos’a OAKA salonunda yıllardan sonra bütün ilkleri yaşattı.

Türk takımlarının kabusu haline gelen salonun büyüsünü bozduk. O kadar ki 86’lık muhterem eski başkanları baba Giannakopoulos elinde sigaralı oğluyla birlikte saldırmadık hakem bırakmadı. Yıldızını iyice parlatan Bogdan Bogdanovic ikisinde de MVP seçildiği maçlarda İstanbul’da bu yıl veda edeceklerini muştuladı komşuya. Koçları Pascal dağarcığın da ki tüm taktikleri maçlara serpiştirmesine rağmen ustamız Obradovic’e boyun eğdiremedi.

KENDİNİ AŞAN ANADOLU EFES
Hazır MATT LOJESKI oynamazken “Pire Dostluk ve Barış Salonu”nda Olympiakos’u Collesium mahşerine benzer coşkuda ki Yunan seyircisi önünde “kendin ol bitir” ricamı 2.maçta kırmadı lacivert beyazlılar.

Maç genelinde Doğuş ve Granger ile Spanouliss’i olabildiğince kilitleyip sayı ve oyun kurma becerisini minimize ederek, başarılı koş koş at ritmimizi kabul ettirerek maçı dengede götürüp sonunda altın vuruşu yaptılar. Kafa kafaya oynama rahatlığına kavuştuğumuz son çeyrekte Honeycutt’ın sıcak ellerinden çember bizi sevince ligin ribaunt lideri Olympiakos panik içerisinde bütün doğru bildiklerini yapamaz oldu.

Savunma sertliğimizden sayı üretmekte zorlanan ev sahibi uzunları KHEM BIRCH ve PRINTEZIS’de tüm gayretine rağmen Dunston ve Alex Kirk savunma duvarında eriyip bitince İstanbul’a “Biz bunları eleriz” özgüveniyle döndük.

YA DAÇKA'YA NE DEMELİ
Lig lideri, dumanı üstünde Real Madrid’i hem de Madrid’de, akıl dolu bir oyunla, yenmeyi başaran Darüşşafaka’ya söylenecek tek kelime var; Harikasınız…

Koç David Blatt ara ara yaptığı, kırılma ve rakibin dağılmasını sağladığı 1-3-1 kaymalı alan savunmasıyla rakip koç PABLO LASO’nun aklını başından aldı. Llull’un bezdirici, seyirciyi ayağa kaldıran 22 sayısına bizim cool adam Wanamaker 21 sayıyla yanıt verirken Wilbekin 17 ve Clyburn 13 resitale katkı verince bir bizden bir onlardan beraberlikle giden maçta son çeyreğe 6-0’la başlayan Daçka 3. dakika geride bırakılırken 68-72 öne geçti.

Ayon’la maça tutunan Real Madrid, aldığı hücum ribaundlarıyla da ikinci şans sayıları buldu. Son dakikaya 78-78 beraberlikle girilirken Wilbekin eşitliği bozdu ve son 50 saniyeye girildi. Sonraki hücumdan yararlanamayan Madrid, Clyburn’e taktik faul yaptı. Faul atışlarında hata yapmayan Clyburn farkı 4’e çıkartırken kalan sürede skoru koruyan Darüşşafaka maçtan 80-84 galip ayrılarak seride durumu 1-1’e getirdi.