Türkiye - Özbekistan ilişkilerinde yeni dönem

27 yıldır Özbekistan Cumhurbaşkanı olarak görev yapan İslam Kerimov'un Ağustos ayının sonunda ölümüyle birlikte ülkede yeni bir dönemin başlayıp başlamayacağı merak konusu oldu.

Haberin Devamı

Kerimov 27 Ağustos tarihinde beyin kanaması geçirmişti. Bazı kaynaklar aslında o tarihte beyin ölümünün gerçekleştiğini belirtiyorlar. Ancak Kerimov'un ölümünün resmi olarak açıklandığı tarih 2 Eylül.


Sovyetler Birliği'nin totaliter geleneğini en katı biçimde sürdüren Sovyet ardılı Orta Asya Cumhuriyetlerinden biri olan Özbekistan'da, tıpkı Soyvetler Birliği zamanında olduğu gibi Cumhurbaşkanı'nın ölümü gerekli siyasi hazırlıkların yapılabilmesi için kamuoyundan gizlendi.


Bu geleneğe sahip ülkelerde ölen Devlet Başkanı'nın ardından ülkede bir güç mücadelesinin başlaması ve bunun da ülkenin iç istikrarını bozması endişesi devlet aygıtının bu şekilde davranmasına yol açar. Bu endişenin temel sebebi de ülkedeki  siyasi yapının genellikle etki gruplarından oluşan klanlar arasındaki dengelere dayalı olarak kurulmuş olmasıdır.


Özbekistan'da iktidardaki hakim klan İslam Kerimov'un da mensubu olduğu Semerkand klanı idi. Taşkent ve Fergana kökenli etki grupları da ülkedeki diğer önde gelen klanları oluşturuyorlar.


Kerimov'un ölümünün açıklanmasının ardından, muhtemelen gereken hazırlıklar yapıldıktan sonra, anayasada öngörüldüğünün  aksine, Cumhurbaşkanı'na vekalet Senato Başkanı Yoldaşev yerine Başbakan Şevket Mirziyayev'e verildi. Mirziyayev 2003 yılında Başbakan olmuştu. Daha önce de Cizzak ve Semerkand'da vali olarak görev yapmıştı.


Özbekistan'ın en büyük siyasi partisi Liberal Demokrat Parti Mirziyayev'i 4 Aralık tarihinde yapılacak yeni Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday gösterdi. Liberal Demokrat Parti İslam Kerimov'u da daha önce aday gösteren parti. Esasen Semerkand klanına mensup olan Mirziyayev'in ülkenin diğer küçük klanlarından biri olan Cizzak klanının da, daha önce orada bölge valiliği yaptığı için, desteğini alması mümkün. Bu açıdan bakıldığında Mirziyayev'in Özbekistan'ın yeni Cumhurbaşkanı seçileceği konusunda pek kuşku duyulmuyor.


Siyasi kaynaklar Mirziyayev'in Kerimov'dan farklı bir lider olmayacağını, hatta ondan daha sert uygulamalar içinde olmasının da şaşırtıcı olmayacağını belirtiyorlar. Bazı kaynaklar Mirziyayev'in Rusya tarafından da tercih edilen aday olduğu yönünde görüş belirtiyorlar. Bu kaynaklar, Mirziyayev yönetimindeki Özbekistan'ın Avrasya Ekonomik Topluluğu ve Rusya'nın önderliğindeki Ortak Güvenlik Anlaşması'na da üye olabileceğinden söz ediyorlar.


Özbekistan'da hızlı bir şekilde bu kadar köklü bir dönüşümün gerçekleşmesi zor. Kerimov'un izlediği ve herhangi bir çok taraflı yapılanmaya üye olmamak şeklinde kendini gösteren politikanın  Mirziyayev tarafından da sürdürüleceği bizzat adıgeçen tarafından açıklandı. Dolayısıyla, Rusya Özbekistan için bu tür beklentiler içinde ise biraz sabretmesi gerekecek.


Özbekistan'da yeni Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ile olan ilişkilere nasıl bakacağı da ayrı bir merak konusu. 2003 yılından beri Başbakan olan Mirziyayev, eski lider Kerimov'un Türkiye'ye olan bakışını ve Özbekistan-Türkiye ilişkilerindeki dinamikleri hangi faktörlerin belirlediğini iyi biliyor olmalı.


Türkiye ile ilişkilerini en az geliştiren Orta Asya Cumhuriyeti Özbekistan'dır. İkili ilişkilerimizin olumsuz etkilenmesine sebep olan birçok olay var. Bunların başında Özbekistan'da Erk Partisi'nin lideri olan Muhammed Salih'in ülkesinde rejim muhalifi olarak kabul edilmesine rağmen 1994 yılından itibaren Türkiye'ye gelmesine hükümet yetkililerimiz tarafından izin verilmesi geliyor.


1999 yılında İslam Kerimov'a suikast girişiminde bulunmak suçundan aranan ve Erk Partisi mensubu olan iki Özbek vatandaşının Türkiye'de yakalanması, ancak Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olması nedeniyle bu şahısların Özbekistan'a iadesi için bazı güvenceler istemesi ve iadenin gecikmesi diğer sıkıntı kaynağını oluşturmuştur.


2005 yılında ise, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'nin  kabul ettiği ve Özbekistan'daki insan hakları uygulamalarının eleştirildiği bir karara Türkiye'nin katılması Özbekistan'ın Türkiye'ye bakışında ayrı bir olumsuzluk yaratmıştır.


Özbekistan hükümeti 2000'li yıllardan itibaren ülkedeki cemaat okullarına karşı son derece dikkatli davranmaya başladı. 2011 yılından itibaren de bu okulların faaliyetlerini durdurdu. Bu açıdan bakıldığında, Özbekistan'ın Orta Asya'da bu konudaki duyarlılığı en yüksek olan ülke olduğu da görülmektedir.


Ne var ki, Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkiler tüm bu gelişmeler sonunda hak ettiği ölçüde ilerletilememiş, Özbekistan için Türkiye'den kaynaklanan her türlü girişim kuşkuyla karşılanır olmuştur. Özbekistan'ın Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirveleri'ne katılımını da bu kuşku engellemiştir.


Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerde son yıllarda kısıtlı ölçüde de olsa bir ısınma başladığı gözleniyor. Yeni Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye bakışı gerek bu ısınmanın gerek ikili ilişkilerin daha ileri bir aşamaya gidip gitmeyeceğini belirleyecek.


İki ülke halkları birbirlerine olan yakınlıklarının önündeki siyasi engellerin kalkmasını ve Türkiye ile Özbekistan'ın eskiye oranla daha sıcak ilişkiler içinde olmalarını istiyorlar. Acaba yeni Cumhurbaşkanı bu konuda bir açılım yaratabilecek mi?

Yazarın Tüm Yazıları