PaylaÅŸ
Suriye ve Irak gibi sınırımızın hemen ötesindeki sorunlar bir yana, Avrupa'da Brexit konusunun Almanya ve Birleşik Krallık Başbakanlarını karşı karşıya getirdiği gergin ortamda Türkiye'nin AB perspektifinin ne olacağı sorusu da akılları meşgul ediyor.
Â
Türkiye'nin GüneydoÄŸu Avrupa'da bir doÄŸal gaz ticaret merkezi olması meselesi ise ülkemizin geleceÄŸi ile ilgili en önemli gündem maddelerinden biri.Â
Â
DoÄŸal gaz ticaret merkezi olabilmek bugünden yarına kolaylıkla eriÅŸilebilecek bir hedef deÄŸil. Bu konuda belli bir vizyona sahip olmak, bu vizyonu bir hedef ve bir proje haline getirmek, o projeyi de adım adım gerçekleÅŸtirmek gerekir.Â
Â
Böyle stratejik bir yaklaşım için de Türkiye'nin ivedilikle başlatması gereken bazı girişimler var. Zira rekabet büyük ve Türkiye'nin henüz içselleştiremediği bu hedefe talip başka ülkeler de var. Örneğin Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya hatta Bulgaristan...
Â
Öncelikle şunu irdeleyelim: Doğal gaz ticaret merkezi denince ne anlaşılmalı? Bu soruyu kısaca "gazın fiyatının arz ve talebe göre belirlendiği nokta" olarak yanıtlayabiliriz. Fiyatın belirlendiği bu nokta aynı zamanda taşınan gazın ticari riskinin de satıcıdan alıcıya geçtiği teslimat noktası olarak kabul ediliyor.
Â
DoÄŸal gaz ticaret merkezi olmak neden önemli? DoÄŸal gaz fiyatı bizim bulunduÄŸumuz bölgede daha çok petrol fiyatlarına  endeksli fiyatlandırma mekanizmalarıyla belirleniyor ve yapılan kontratlar da uzun dönemli oluyor.Â
Â
Oysa ticaret merkezinde sürekli alım-satım işlemi olduğundan spot alım yapılıyor, gaz fiyatı rekabet nedeniyle ucuzluyor ve kontratlar da kısa dönemli yapılıyor. Dolayısıyla, bir ülkenin böyle bir merkez olması o ülkeye bulunduğu bölgede fiyat belirleme yeteneği kazandırıyor.
Â
Türkiye'nin doÄŸal gaz ticaret merkezi olmak için rekabet halinde olduÄŸu ülkelere göre avantajları var mı? Elbette. HerÅŸeyden önce, böyle bir merkez olabilmek için aranan en öncelikli kriter "büyük bir tüketici pazara sahip olmak".Â
Â
Bu kritere göre bakıldığında, 2015 yılında Yunanistan'ın 2,8 milyar metreküp, Ä°talya'nın 61,4 milyar metreküp, Fransa'nın 39,1 milyar metreküp, Ä°spanya'nın 26,3 milyar metreküp, Bulgaristan'ın ise 2,9 milyar metreküp doÄŸal gaz tükettikleri görülüyor.Â
Â
2015 yılında Orta Avrupa, DoÄŸu Avrupa ve GüneydoÄŸu Avrupa ülkeleri toplam 65 milyar metreküp doÄŸal gaz tüketmiÅŸler. Türkiye'nin tek başına 2015 yılı tüketimi ise 48 milyar metreküp ve ülkemiz Avrupa'nın dördüncü büyük doÄŸal gaz tüketicisi. Bu rakamın 2030 yılında 65-70 milyara ulaÅŸacağı hesaplanıyor.Â
Â
Türkiye, günümüz koşullarında doğu ile batı arasında daha şimdiden bir merkez konumunda. Güney Gaz Koridoru'nun belkemiği olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) bizden geçiyor. Buna ek olarak, ileriye doğru bakıldığında Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden, Doğu Akdeniz'deki İsrail ve Kıbrıs kaynaklarından ve son olarak da Rusya'dan Türk Akım ile taşınması öngörülen doğal gaz projelerinin tamamının gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin en az yüz milyar metreküp doğal gaz ticaretinin yapılacağı bir merkez haline gelmesi mümkün.
Â
Peki, Türkiye'nin yapması gereken ne? Her şeyden önce doğal gaz piyasasının çıkarılacak yeni bir kanunla verimlilik, rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekiyor. Böyle bir piyasa kanunu doğal gaz fiyatlarının serbest piyasa koşullarına göre oluşmasına olanak sağlamalı.
Â
Türkiye'nin doÄŸal gaz ticaret merkezi olamayacağı görüşünü dile getiren deÄŸerlendirmelerde en çok ülkemizde piyasanın serbest olmadığı vurgulanıyor. BOTAÅž'ın doÄŸal gaz ithalatımızın yüzde seksenini kontrol ettiÄŸi, bu kurumun adeta tekelci Gazprom'un kopyası olduÄŸu ifade ediliyor.Â
Â
BOTAŞ'ın ithalatı kontrol etmesinin yanı sıra boru hatlarının inşa ve işletilmesinde, piyasanın kontrolünde ve ihracatta da aynı  konuma sahip olduğu ileri sürülüyor. Bu da Türkiye'nin ileride doğal gaz fiyatlarının serbest piyasa koşullarına göre belirlenmesine olanak sağlayacak bir rekabet ortamının oluşmasının önündeki en büyük engel olarak gösteriliyor.
Â
İkinci olarak, bir ticaret merkezinde spot alım yapılacağından, güçlü bir depolama ve LNG terminali kapasitesine ihtiyaç var. Türkiye'de Marmara Ereğlisi ve Aliağa Terminalleri olmak üzere iki LNG terminali bulunuyor. Bu iki terminalin yeniden gaza dönüştürerek ulusal iletim şebekemize sevk ettikleri gaz kapasitesi yıllık 12 milyar metreküp kadar. Bu kapasitenin artırılması, yeni LNG terminalleri yapılması gerekiyor.
Â
Aynı durum depolama konusunda da geçerli. Türkiye'de tek bir depolama tesisinde (Silivri) sadece 2,8 milyar metreküp kapasitemiz var. Bir ticaret merkezi olabilmek için tüketimimizin beşte birine yakın bir depolama kapasitesine ulaşmamız gerekiyor.
Â
Üçüncü olarak doÄŸal gaz ithalat ve ihracat terminallerimizin sayısını da artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin bugün Bulgaristan, Mavi Akım, Ä°ran ve BTC olmak üzere dört ithalat terminali varken Türkiye-Yunanistan enterkonektörü dışında ihracat terminali yok. Bu nedenle en kısa zamanda Türkiye-Bulgaristan enterkonektörünün de tamamlanması gerekiyor.Â
Â
Kaldı ki, Rusya ile Türk Akım anlaşmasının konuşulduğu bugünlerde Rusya'dan Trakya'ya gelecek olan gazın bu enterkonektöre yönlendirilmesinin planlanması Türkiye'nin doğal gaz piyasasının esneklik kazanmasını da artıracak bir yol olarak görülmeli.
Â
Önümüzde atılması gereken adımlar, alınması gereken önlemler ve planlanması gereken yatırım projeleri var. Türkiye'nin bölgesinde doğal gaz ticaret merkezi olma potansiyeli yüksek olsa da, bu yapılandırmayı başaramadıkça fırsatı kaçırırız. Bu da bizi bölgemizde sadece sıradan bir doğal gaz taşıyıcı transit ülke konumuna indirger. Türkiye'nin enerji denklemindeki değeri doğal gazda transit olmakla değil merkez olmakla artacaktır.
PaylaÅŸ