Paylaş
İnsanlığın görüşleri birçok konuda ikiye ayrılır... Uzaylılar var mıdır yok mudur, belki de bunların en popüleri... Dünya dışında zeki yaşamın varlığı aleni veya resmi olarak henüz kanıtlanmış değil. Ancak bilim tarafından ‘ispatlanmamış’ veya hükümetlerin açıkça doğrulamamış olması, bu kanıtların yeryüzünde -veya gökyüzünde- olmadığını söylemeye yeterli gelmiyor. Öyle bir konu ki, kesinliği bilinse bile açıklaması kolay olmazdı. Kurulu dünya düzenini sarsabilir, ezelden beri inandığımız pek çok şeyi sorgulamamıza neden olurdu uzaylıların varlığını resmen kabul etmek. Öyle ya... Bizim bildiklerimizi onlar da biliyor mu, bizim tanrısal, ilahi düşüncelerimiz onlarda da karşılık buluyor mu örneğin? Peki ya barışçıl varlıklar mıydı? Yoksa bizim gibi fetheden, savaşan, yıkıp geçen türlerden miydi? Salt bilimsel bakışla bunları yanıtlamak henüz mümkün değil.
Ancak kesin olan, gökte görülen birtakım ‘tuhaf şeylerin’ giderek sıklaştığı. Dünyada son dönemde UFO’ların görüntülerini raporlayanların sayısı önemli düzeyde artış gösteriyor. Bir süre önce Pentagon’un yeni tabiriyle ‘Tanımlanamayan Hava Fenomenleri’ UAP’lerin varlığını kabul etmesi ve videolar yayımlamasıyla konu birden ısınmış ve dünya gündemine girmişti. O zamandan beri harareti yükseliyor... Yıllardır her hafta bilim-teknoloji blog’ları okur, incelerim... Hatta vaktiyle bir dergide ‘Uzaydan Haberler’ köşesi yazardım... Ancak son iki yılda gördüğüm kadar uzaylı ve UFO haberini daha önce görmediğimi, büyük haber sitelerinde bile normalleşmeye başladığını rahatlıkla söyleyebilirim.
2023’te bizimle paylaşacaklar
Sonunda meseleye el koymaya karar veren NASA, geçen haziranda bir UFO araştırma konseyi kurulacağını ve sonbaharda faaliyete başlanacağını duyurmuştu. Vakit geldi ve pazartesi günü konseydeki isimler açıklandı.
16 kişilik kadroda astronomlar, fizikçiler gibi biliminsanlarının yanı sıra uzay ve bilim muhabiri, okyanus biyoloğu, elektronik mühendisi, bilgisayar profesörü ve uzay şirketi CEO’ları gibi farklı uzmanlar var. ABD’nin en uzun süre uzayda kalan astronotu Scott Kelly ise listenin meşhur ismi. Uzay istasyonundan Twitter’da paylaştığı resimlerle fenomen olan Kelly, UFO görüntüsü yakalayan ayrıcalıklı astronotlar arasına girmişti. Kelly’nin Uluslararası Uzay Üssü’nden (ISS) çektiği görüntüde yassı şekilli, ışıklı bir UFO’nun varlığı rahatça seçilebiliyordu.
“Yakın ve uzak gökcisimleri taranarak gelişmiş bir uygarlığın bırakabileceği ‘tekno imzalar’ aranacak.”
NASA’nın yeni UFO araştırma programı dokuz ay sürecek. Yeni bulgular gelecek yılın ortalarında kamuoyuyla paylaşılacak. Konsey, şimdiye dek toplanmış görüntü ve bulguların yanı sıra Güneş sistemimizdeki olasılıkları da inceleyecek. Uzaylılara ait bir üssün olduğu iddia edilen, bir dönem fotoğrafları bile ortaya çıkan Ay’ın karanlık yüzüyle ilgili iddiaların araştırmaya girip girmeyeceği henüz bilinmiyor. Ancak Jüpiter’in uydusu Europa gibi mikrobiyolojik düzeyde yaşam ihtimali bulunan gökcisimleriyle yakın yıldızların etrafındaki exoplanet’lerin araştırmaya dahil edileceği bildiriliyor. Ayrıca James Webb Teleskobu’yla yakın ve uzak gökcisimleri taranarak gelişmiş bir uygarlığın bırakabileceği ‘tekno imzalar’ aranacak.
Milyonlarca dolarlık projelerine alıştığımız NASA’nın UFO araştırma programına sadece 100 bin dolar ayırmasıysa komplo teorisi sevenlere iyi bir malzeme... Sembolik denebilecek bütçe, ‘zaten çok da araştırmaya gerek olmadığı’ ihtimalini akıllara getiriyor. Şayet bir ifşaat gerçekleşecekse “Yıllardır vardı, biliyorduk ama söylemedik” demek yerine “Araştırdık ve bir şeyler bulduk” demek elbette daha makul... Hatırlarsınız, astrolog Dinçer Güner önceki hafta Hürriyet Pazar’daki röportajında 2023’ü işaret ederek “Bizim nesil savaş ve uzaylıları görmedi. Artık sırada onlar var sanırım” demişti... Bakalım seneye NASA bu çok merak edilen konuda bize neler gösterecek?
KISA KISA
2.5 milyar yıl önce günler yalnızca 17 saat sürüyordu
Salı günü gerçekleşen Güneş tutulmasını diğer tüm tutulmalar gibi Ay ve Güneş’in gökyüzünde aynı boyda yer kaplamasına borçluyuz. Antik dünyadaysa işlerin farklı olduğu ortaya çıktı... ABD’li biliminsanları 2.5 milyar yıl önce günlerin yalnızca 17 saat sürdüğünü ve Ay’ın Dünya’ya 62 bin kilometre daha yakın olduğunu kesin olarak saptadı. Kısıtlı sonuçlar
veren jeolojik kayıtlar yerine Dünya’nın yörüngesi ve rotasyonuna bağlı olarak değiştiği keşfedilen demir formasyonlarını inceleyen araştırmacılar, geçmişte Dünya’nın çok daha hızlı döndüğünü ve dolunayın devasa büyüklükte göründüğünü keşfetti. Uydumuz Ay, Dünya’nın rotasyonundan doğan savurma kuvvetiyle daimi olarak yörüngemizden uzaklaşıyor ve görüntüsü yavaş yavaş küçülüyor. Antik dönemde 321 bin km uzakta olduğu saptanan Ay’ın Dünya’ya bugünkü uzaklığı 384 bin km. Bu mesafe artışına bağlı olarak 200-300 milyon yıl sonra Güneş tutulması diye bir fenomenin kalmayacağı anlaşılıyor...
İnternet hızı 10 milyon katına ulaştı!
Uzayda yol kat etmek için teknolojimiz yavaş kalsa da internet hızında sınırları aşıyoruz... Son olarak Danimarkalı biliminsanları tek bir mikroçip ve lazer cihazı kullanarak internet aktarım hızını 1.8 petabit, yani saniyede 1.8 milyon GB seviyesine ulaştırmayı başardı. Bu öyle bir hız ki tüm internetteki toplam veriyi neredeyse yarım saniyede indirebilirsiniz! Geliştirilen özel mikroçip sayesinde biliminsanları lazer ışığını renk frekanslarına ayırarak her frekansa ayrı bir veri yolu tanımlamışlar. İlginç olansa keşfin kaza eseri, bambaşka bir çalışma yürütürken gerçekleşmesi. Yeni yöntem sayesinde normalde 1.000 adet optik lazerle yapılacak veri aktarımı, tek bir lazerle gerçekleşiyor. İnternet servis sağlayıcısı şirketlerin yeni teknolojiyi büyük ölçekli veri dağıtım merkezlerinde kullanabileceği öngörülüyor. Yüzlerce çip yerine tek bir çiple veri dağıtımı sağlamak, internetin enerji tüketimini ve karbon ayak izini de azaltabilecek.
Paylaş