Paylaş
Akıllı asistanlar, yapay zekâ ve robotlar... İnsan karakterini taklit eden, insan davranışları sergilemeye çalışan teknolojiler çoğu zaman kadınsılıkla özdeşleşiyor. Alexa, Siri, Cortana ve dahasının varsayılan ayarlarında kadın sesi var. Kablosuz hoparlörümüzün içindeki bir kadın sesi, telefon bankacılığının ucundaki de... Peki, gelişmiş teknoloji arayüzlerinde çokça rağbet gördükleri halde kadınlar neden halen bilim-teknoloji ve mühendislik sahalarında yeterince fark edilmiyor?
Kadınların bilim-teknoloji odaklı mesleklere erkekler kadar ilgi duymadıkları yönünde yaygın bir kanı hâkim. Dünyadaki tüm toplumlarda karşılık bulan bu yanlış anlayış; erkeklerin rasyonel ve mantık odaklı, kadınların duygusal ve yaratım odaklı düşünce yapısıyla açıklanıyor. Ama tabii ki bu teori moda, tasarım ve reklamcılık gibi yaratım odaklı işlere neden erkeklerin hâkim olduğunu açıklamaya yeterli gelmiyor. Cinsiyet kalıplarının meslek seçimleri üzerine etkisini inceleyen Houston Üniversitesi ile Washington Üniversitesi’nden akademisyenler bir süre önce önemli bir rapor yayımladılar. 2.200 çocukla birlikte yapılan deney ve çalışmalar, basmakalıp inançların meslek seçimlerini daha çocuk yaşta etkilediğini ortaya koydu.
Bilgisayar bilimleri ve mühendislik özelinde gerçekleştirilen araştırma, önce çocukların bu meslekler konusundaki inançlarını ölçmüş. Anket sırasında çocuklara “Kızlar bilgisayar bilimlerine oğlanlardan daha az ilgi duyar. Buna katılıyor musunuz?” sorusu soruluyor. Çocukların yüzde 51’i kızların bilgisayar bilimlerine daha az ilgi duyduğu fikrine katılırken mühendislik mesleğine dair bu oran yüzde 63’e yükseliyor.
FİKİRLER BİRE BİR ÖRTÜŞÜYOR
Buna kıyasla, kızların bilgisayar bilimlerine oğlanlardan daha fazla ilgi duyduğuna inanan çocukların oranı yüzde 14’te kalırken, mühendislik için bu oran yüzde 10’a düşüyor.
Neticede çocukların mesleki cinsiyet kalıplarına dair görüşlerinin toplumun genel kanısıyla bire bir örtüştüğü anlaşılıyor.
Araştırmayı derinleştiren akademisyenler mesleki cinsiyet kalıplarının, basmakalıp düşüncenin kendisinden kaynaklanabileceğine dair bulgular da elde etmişler. Başka bir çalışmada bu kez kızlar iki gruba ayrılarak önceden koşullanıyor. Her iki gruptan, biri bilgisayar bilimleriyle alakalı iki aktiviteden birini seçmeleri isteniyor. Oğlanların bilgisayar bilimine daha çok ilgi duyduğu söylenen kızların sadece yüzde 35’i bilgisayar aktivitesini seçiyor. Oysaki kızların ve oğlanların eşit ilgi duyduğu söylendiğinde bilgisayar bilimleriyle ilgili aktiviteyi seçen kızların oranı yüzde 65’e yükseliyor. Özetle, çocukların seçimini belirleyenin kendilerine “Kızlar şunu sever, oğlanlar bunu sever” denilmesi olduğu anlaşılıyor. Buna yönlendirme diyebilirsiniz, manipülasyon da... Ben ikincisini tercih ediyorum. Keza cinsiyet kalıplarının teknoloji üzerindeki manipülasyonu, akıllı asistan ve yapay zekâ arayüzlerinde giderek daha fazla hissediliyor. Hatta konu, feministleri ve kadın haklarına duyarlı bireyleri harekete geçirecek boyuta vardı.
Robotlar ve akıllı asistanlar hayatımıza belli bir personayla giriyorlar. Google Alexa, Apple Siri ve Microsoft Cortana gibi botlar kadın sesi kullanıp kadınlara atfedilen davranış kalıpları sergiliyorlar. Robotlarda kadın seslerinin tercih edilmesinin nedeni cana yakın, memnun etmeye hevesli ve pasif karakterli olması şeklinde açıklanıyor. Elbette ki sehpada duran hoparlörün gerçekte bir cinsiyeti yok. Ancak tüketicilerin kadın sesli bir asistana karşı daha toleranslı ve ilgili olduğu inancı yaygın. Böylece kadının güya ‘hizmet eden’ rolü ve ‘yumuşaklığı’ doğasında cinsiyet olmayan teknolojinin işlevini kolaylaştırmak için ‘öne çıkarılıyor’. Dahası, erkek mentalitesinden kaynaklanan hatalı kalıplar da kadın algısına yükleniyor. Örneğin, Siri önceleri ‘sürtük, fahişe’ şeklinde seslenildiğinde “Yapabilsem şimdi yüzüm kızarırdı” (I’d blush if I could) diye yanıt veriyormuş. Akıllı asistanları ve botları geliştiren bilince bir miktar toksik eril düşüncenin hâkim olduğunu anlamak zor değil...
Yapay zekâ makine öğrenimiyle baştan neyi kodlarsak onu öğrenir, temeline neyi işlersek karakteri ona göre evrilir. Gelecekte yapay zekâdan korkmalı mıyız diye düşünüyoruz, onu kodlayanlar çoğunlukla erkekler olursa muhtemelen, evet. İşte tam burada bilim, teknoloji ve bilgisayar alanlarında kadın nüfusunun çoğalmasının önemi anlaşılıyor. Siri artık kendisine sürtük diyenlere “Buna yanıt vermeyeceğim” demeye başlamış. Şayet onu kodlayan kadın olsaydı, belki pasif kalmak yerine nazik bir ders vermeyi, örnek bir tavır takınmayı tercih edebilirdi.
YENİ NESİL ASİSTANLAR
Bir yandan da son dönemde cinsiyeti belli olmayan kuir asistanlar ortaya çıkmaya başladı. Wired dergisinin haberine göre bu ay gerçekleşen FUTURES festivalinde ‘Q’ isimli robot asistan tanıtıldı. Aslen 2019 doğumlu Q’nun sesi, kendisini hiçbir cinsiyet grubuna dahil etmeyen insanların sesleri analiz edilerek tasarlanmış. Q’nun yaratıcıları, cinsiyet konusunun sadece sesle değil, botun söyledikleri, karakteri, biçimiyle de şekillendiğini ifade ediyor ve robotların cinsiyetleri olmadan da sevimli ve akıllı olabileceğini düşünüyorlar. Hizmetçi robot Pepper ve Jibo’nun dahil olduğu bir başka yaklaşımsa erkek karakterli robotların nazik ve efemine tavırlarıyla teknolojideki cinsiyetçiliği dengeleyebileceğine işaret ediyor.
Paylaş