Paylaş
Parayla saadet olmaz derler. Eskilerden dilimize yerleşen bu sözün kaynağı meçhul olmalı. Fakat aklın yolu bir; deyimin İngilizcesi de ‘Money can’t buy happiness’ yani ‘Mutluluk parayla satın alınmaz’. Çok parası olduğu halde mutsuzluktan kurtulamayan, aradığı tatmini bulamayan insanları gördükçe bu söze hak veriyoruz. Öyle ya, her şeyin ateş pahası olduğu bir hayatta bedava mutluluk kadar insanı umutlandıran başka şey var mı? Ancak mutluluğun paradan tamamen bağımsız olduğu sanrısıyla avunmak da yersiz...
Nihayet biliminsanları konuyu bir neticeye bağladılar. Süreci 2020 Aralık ayında başlayan ve sonuçları yeni açıklanan bir araştırmaya göre ‘mutluluğun pekâlâ satın alınabilir’ olduğu ortaya çıktı. Geçen hafta ABD Ulusal Bilim Akademisi’nin PNAS adlı yayın organında yayımlanan araştırma sonuçları ilginç bulgular içeriyor. NBC News haberine göre deneye önayak olan isim, TED konferanslarının kurucusu Chris Anderson. Varlıklı iki yardımseverin toplam 2 milyon dolarlık bağışı sayesinde gerçekleşen deney için 7 farklı ülkeden 200 kişi seçilmiş. Her birine PayPal aracılığıyla 10 bin dolar gönderilmiş. Parayı
3 ay içinde tüketme şartı konmuş. Aynı zamanda para almayan 100 kişilik bir kontrol grubu da oluşturulmuş.
Söz konusu makalede, para ve mutluluk ilişkisi üzerine on yıllar boyunca araştırmalar yapıldığı ancak küresel ekonomik ölçekte incelemenin şimdiye dek mümkün olmadığı anlatılıyor. Deneye aktarılan nakit miktarı sonuçların somutlaşmasını sağlayan önemli bir etken. Seçilen ülkelerden Brezilya, Kenya ve Endonezya düşük gelirli grubu oluştururken Avustralya, Kanada, ABD ve İngiltere yüksek gelirliler olarak sıralanıyor. Yaptıkları harcamaları kaydeden katılımcılar, her ay ne kadar mutlu hissettiklerini bildiriyorlar. Hayatlarından ne kadar memnun olduklarını 1-7 arasında puanlarken, pozitif ve negatif duyguları ne sıklıkla hissettiklerini 1-5 arası skalada belirtiyorlar.
“10 bin doları alan düşük gelirli ülke mensupları yüksek gelirlilerden üç kat daha mutlu oluyor. ”
Taksit ve tadilat
Sonuçları tahmin etmek zor değil. Para alanların mutluluk oranları almayanlara göre daha yüksek çıkıyor. İlginç olansa düşük gelirlilerle yüksek gelirliler arasındaki fark. 10 bin doları alan düşük gelirli ülke mensupları yüksek gelirlilerden 3 kat daha mutlu oluyor. Yıllık geliri 123 bin doların üzerinde olanlardaysa belirgin bir mutluluk artışı gözlemlenmiyor.
Çalışmayı yürütenlerden British Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Ryan Dwyer “Dünyanın belli bölgelerinde 10 bin dolarla çok fazla şey alabilirsiniz. İnsanların bazıları paranın çoğunu evlerinin mortgage taksidini ödemek veya büyük tadilatlara başlamak için kullandılar” diyor. Para ve mutluluk ilişkisinde paranın kime verildiği, ne kadar verildiği ve hangi ölçütlere bakıldığı belirleyici unsurlar olarak öne çıkıyor.
NBC’nin görüş aldığı Harvard’lı akademisyen Ania Jaroszewicz paranın mutluluğu satın alabildiğine dair bilimsel bir konsensus oluşmadığını belirterek geçmişte nezaret ettiği bir çalışmayı örnek veriyor. 2015’te ABD’de düşük gelirli 500 kişiye 500 ila 2000’er dolar hibe edildiği halde hiçbirinin psikolojisinde iyileşme olmuyor. Son deneydeki para miktarı ve ülkeler arasındaki fark tüm konuyu özetler nitelikte. Çalışmanın amacı da bu farkı göstermek. Keza makalenin özet bölümü “Dünyanın zenginliği daha eşit biçimde dağıtılsa ne kadar mutluluk kazanılırdı” sorusuyla başlıyor.
Nasıl esiri olduk?
Paranın mutluluğa gerçek katkısı meçhul... Para yalnızca güven hissi, onaylanma duygusu ve bir şeylere sahip olma gibi maddesel tatminleri besliyor. Mesele dönüp dolaşıp düzenin yüzlerce yıldır mutluluğu satın alınabilir şeylere kodlamasına bağlanıyor. Etrafınızdaki reklam sloganlarına bakın, ne kadar çok markanın mutluluğu pazarladığını göreceksiniz. Maddesel mutluluğun sonu yok...
Mutluluğun yerine tatmin duygusunu koymaksa insanı daha anlamlı bir arayışa sevk edebilir... Yaşamın doygunluğuna varan gerçek yol, insanın özgün yeteneklerini kullandığı, çevresine fayda sunduğu, anlamlı bir hayat sürmesinden geçiyor.
Paylaş