Paylaş
Hayatın öğrettiği ilk şeylerden biridir; sobaya değince canın yanar. Ne kadar uyarılsa da çocuğun kavraması anlatmayla olmaz ve hepimizin bildiği gibi eliyle dokunmadan sıcaklığın ve yakıcılığın tam idrakini yaşayamaz. Her insanın bilinçaltında kodlu olan bu deneyim, bizi pek çok felsefik düşünceye ulaştırabileceği gibi son derece somut bir gerçeği de içinde barındırır: Fizik yasaları. Fiziğin enerjiyle ilgilenen dalı termodinamik, evrendeki tüm hareketliliği özetleyen dört yasasıyla varoluşun mekaniğini bir çırpıda anlatabilir bize. Çocuğun eline transfer olan ısının hikâyesini de barındırır, maddenin halden hale geçiş meselesini de... Fiziğin yasalarını yasa yapansa evrenin hiçbir yerinde değişmeyen tutarlılığa sahip olmaları. Ancak bu, bizim kesin bildiğimiz yasalara yenilerinin eklenmeyeceği anlamına gelmiyor. İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi tarafından yayımlanan ve bilim dünyasının gündemine oturan yeni bir makalede, maddenin bilinen dört haline beşinci ve yeni bir ‘hal’ eklenebileceği ve fizik biliminde yepyeni bir alanın açılabileceğine dair bulgular var.
Fizik uzmanı Dr. Melvin Vopson kaleme aldığı makalede ve yayımladığı YouTube videosunda katı, sıvı ve gaz halleriyle bildiğimiz, dördüncü haliniyse plazma olarak öğrendiğimiz maddenin beşinci halinin ‘bilgi’ olabileceğini anlatıyor. Bilginin kütleli bir madde olabileceği ve yalnızca kendisini taşıyan, ışık fotonundan bile hafif bir parçacık şeklinde ölçümlenebileceği teorisini paylaşıyor. Vopson’un teorisi kanıtlanabilirse, fiziğin biyoloji, atomik fizik ve kozmoloji gibi dallarında yeni ve önemli açılımlar gerçekleşebilir.
Evren simülasyonu
Bu teorinin aynı zamanda dijital teknolojiyle ortaya çıkan sıradışı kavram ve teorileri destekleyen bir yönü bulunuyor. Bunlardan en ilginç olanı, evren simülasyonu. Şayet madde bilgi halinde var olabiliyorsa veya bilgi de bir maddeyse, kozmik bir bilgisayarın içinde yaşama ihtimalimiz güçleniyor demektir.
Simülasyon evren teorisi fazlasıyla soyut duyulsa da rasyonel bir yanı var. Üstelik teorinin Oxford Üniversitesi’nde ilk ortaya atıldığı 2003 yılından beri bu ihtimali kuvvetlendiren araştırmalar yapılıyor. Son olarak 2020 yılında Columbia Üniversitesi’nden astronom David Kipping’in araştırmasıyla bu ihtimalin 50-50 oranında yüksek olduğu ortaya çıkmıştı. Portsmouth akademisyeni Dr. Vopson ise sunduğu formüllerle her maddenin içinde kendisiyle ilgili bilgi parçacığı olduğunu kanıtlama yolunda. Madde diye tanımladığımız alanın en alt basamağında atomik düzeydeki elementleri ifade ediyoruz. Yani söz konusu bilgi, atom parçacığına dahil olmalı. Tıpkı insan ve hayvan hücrelerinin içinde DNA kodu olduğu gibi. Vopson, üniversite haber blog’una verdiği röportajda “Eğer bilginin de fiziksel olduğunu ve kütlesi bulunduğunu, yani element parçacıklarının da kendileri hakkında bir DNA taşıdığını farz edersek, bunu nasıl ispatlarız? Ortaya koyduğum çalışmanın amacı, bununla ilgili teorileri test ederek bilim toplumu tarafından ciddiye alınmalarını sağlamak” diyor.
İnfodinamik yasaları
Vopson’un deneyleri element atomundaki bilgiyi tespit edip ölçmek için parçacık-antiparçacık çarpışması kullanılabileceğini öneriyor: “Çarpışmada birbirlerini imha ettiklerini biliyoruz. Parçacıklar imha olduğunda, bu bilgi parçacığı da bir yere gitmeli.” Deneyler atom altı ortamlardan, 1TB’lık özel harddisklerin veri dolu haliyle format atılmış halinin ölçümlenmesine kadar uzanıyor. Bilginin evrenin temel bileşenlerinden biri olduğuna inanan biliminsanı, teoriler ispatlandığında fizik araştırmalarında yeni bir sahanın açılabileceğini de öngörüyor. Dr. Vopson, maddenin halden hale geçişi sırasında gelişen termodinamik enerji yasalarından yola çıkarak, bilgi parçacıklarıyla ilgili yasalara ‘infodinamik’ adını vermiş. Termodinamiğin meşhur
ikinci yasası enerjinin yoktan var, vardan yok olamayacağını ve her zaman yayılıp dağılma eğiliminde olduğunu anlatır. Vopson’un infodinamik yasalarının bu değişmez dinamiğe tam uymayan gizemli bir yönü de var. Bu noktayı, bilginin dağılmama ve olduğu gibi kalma özelliği şeklinde özetleyerek bırakıyorum...
Teoriyi daha anlaşılır kılmak için toparlayayım: bir madde, demir elementi örneğin, katı halden sıvı, gaz ve plazma hallerine dönüşürken enerji açığa çıkıyor. Demir elementinin DNA’sını taşıyan bilgi parçacığıysa, maddenin tamamen enerjiye dönüştüğü esnada halen varlığını koruyor. Yani demirden geriye sadece onun bilgisi kalıyor. Buradan çıkardığım anlam; demiri demir yapan şeyin çekirdek ve elektronların ötesinde, onun ne olduğunu ifade eden tesir şeklinde bilgi olduğu. O bilgi olmadığı halde, demir demirliğini bilemez hale geliyor ve -termodinamiğe göre- evrene yayılarak dağılıyor.
Şayet bilgi, evren için böylesi temel ve her şeyin içinde var olan, önemli bir parçacık değerindeyse -Dr. Vopson boyutunun bir elektrondan 22 milyon kat daha küçük olacağını anlatıyor- yaşadığımız evrenin ‘simüle’ edilebilme ihtimali gerçekten anlam kazanıyor. Bilgisayar oyunlarında her şeyin bilgiyle yönlendirilen piksellerden oluşması gibi. Simülasyon kelimesi Türkçede gerçek olmayan veya yönetilen gibi bir algı yaratıyor ancak aksine, simüle evren ‘canlandırılmış evren’ demek. Akıllı tasarım...
Şimdi, evrenin nasıl kodlandığı veya nasıl yönetildiği bir yana dursun... Bana en çok ilham verici gelen, ona can veren şeyin bilgi olduğunu düşünmek.
Paylaş