Paylaş
Teknoloji dünyasının etkili mecralarından The Verge, ürün eleştirmenlerine sağduyulu bir prensip öneriyormuş: “Ürün incelerken markanın vaatlerini değil, kutunun içinden çıkanı değerlendirin.” Fikri benimsemek kolay fakat Silikon Vadisi civarında yaşamıyorsanız bütün ürünleri elde inceleme seçeneğiniz olmayabilir. Neyse ki internet, her cihazı en küçük vidasına kadar açıp incelemeyi sevenlerle dolu. Yılın en sansasyonel ürünü Vision Pro, geçen haziranda dünyaya tanıtıldığında henüz bir kutusu bile olmadığı için onu sadece Apple’ın vaatleri üzerinden değerlendirmiştik. Şimdiyse o gün geldi; Vision Pro’lar teknolojinin nabzını tutan global YouTuber’ların eline ulaştı. Ürün bizde satışa sunulmadı ama saatlerce izlediğim videolardan denemiş kadar olduğumu söyleyebilirim.
Dolaylı kaynaklardan Vision Pro’nun Türkiye’de hemen satışa sunulmayacağını öğrendik. Çok makul... 3.500 dolarlık oyuncağın kapışılmayacağı aşikâr. Haziranda yazdığım değerlendirmeye bakıyorum;
o sıra dolar 23 liraya yeni fırlamış, ülkece şoktayız. Haber servisinde “Türkiye’ye gelince 100 bin hatta 200 bin olur” diye mavrasını yapmışız. Ne kehanet ama! Bu arada Vision Pro, Türkiye’de ikinci el platformlara düşmüş. Yurtdışından getirilen sıfır kutuların ortalama fiyatı 150-200 bin lira. En uygunuysa Erzincan’daki bir satıcıdan 115 bin liraya, dosta gider. ABD’li sıradan vatandaşın 2-3 asgari maaşıyla alabildiği ürün bizde 10 asgari maaşa, normal fiyatının da 1.500-2.000 dolar fazlasına olunca kaldırımlarda garip hareketler yapanlara rastlamak biraz hayal kalıyor.
Apple her zaman ‘hype’ yani heyecan ve tantana yaratabilen bir marka... Sosyal medyada rastlamışsınızdır; Vision Pro’sunu takmış sokakta yürürken elleriyle havada bir şeyler kontrol eden tipler gerçekten eğlenceli görünüyor. Bilimkurgu tadında bir karizmaları da var. 12 milyon takipçili YouTuber Casey Neistat, Vision Pro’sunu hiç çıkarmadan New York metrosuna biniyor, kafeden donut alıp yiyor, hayranlarıyla fotoğraf çektiriyor. Vision Pro’nun yarattığı ilgiye rağmen fiyatını hak etmediği ve yolun başında olduğu konusunda diğer eleştirmenlerle hemfikir. Yine de kendisini en çok etkileyen şeyin, ‘Azınlık Raporu’ (Minority Report, 2002) gibi bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz, o herkesin beklediği deneyimin sonunda gerçekleşmesi olduğunu anlatıyor.
Haziranda Vision Pro’yu ‘Apple’ın gerçeküstü vizyonu’ başlığıyla tanıtmıştım... Gerçek dünyanın üzerine dijital unsurlar ekleyen arttırılmış gerçeklik (AR) teknolojisi, son yıllarda Apple CEO’su Tim Cook’un odağında. Yeni cihaz da bu idealinin bir parçası. Ancak Vision Pro’nun asıl işlevi bilgisayar ve akıllı cihaz deneyimini çevresel sonsuzluğa yansıtmak. Apple ürünleri kullananların bildiği üzere Apple ekosistemi, tüm cihazların akıcı ve kolay biçimde etkileşmesini sağlar. Vision Pro ekosisteme muazzam özellikler katıyor. Macbook ekranını 50 inch’e büyütebiliyor, diğer ekranları da istediğiniz yere yansıtabiliyor ve havada dokunabiliyorsunuz. Üçboyutlu filmlerin sinema genişliğinde, eşsiz bir derinlikte izlendiği anlatılıyor. Ancak uygulamaları sınırlı olan Vision OS’ta Netflix, YouTube gibi servisler şimdilik yok. Macbook ekranından yansıtıp izlemek mümkün. Rakiplerine kıyasla yüzde 25 daha ağır olan kasasıyla eleştirilen başlık, gücünü kablolu harici pilden alıyor. 18 milyon takipçili Marques Brownlee’nin de aralarında olduğu teknoloji guruları, ilk jenerasyon olması ve yüksek fiyatı nedeniyle ürünü şimdilik satın almaya teşvik etmiyorlar. Bununla beraber Vision Pro’nun ilk Apple bilgisayarları gibi vizyoner bir cihaz olduğuna hepsi katılıyor. Ben de Vision Pro’nun gelecekte bilgisayar kullanma alışkanlığımızı şekillendirecek, öncü bir teknoloji olduğunu hissediyorum.
Sanal gerçeklik başlığı
Vision Pro dış dünyayla etkileşime giriyor ancak teknoloji bakımından aslında bir arttırılmış gerçeklik değil, virtual reality (VR) yani sanal gerçeklik başlığı. Bugün sahip olduğumuz teknoloji, şeffaf bir ekranın ardındaki gerçek dünyaya dijital öğeler yerleştirecek derecede gelişmiş değil. Vision Pro dış dünyayı kameralarla görüntülüyor, gelişmiş göz tarayıcılarıyla kullanıcısının baktığı noktayı kusursuz algılıyor ve ellerini takip eden kameralarla arayüzü kontrol etme imkânı sağlıyor. Kullanıcısını insanlardan soyutlamamak için dışarıya gözlerini yansıtan vizör, reklamlarda sunulduğu kadar gerçekçi değil. Gözler gerçek cihazda daha bulanık görünüyor ve yapay duruyor. Ancak Vision Pro’nun içeriden kullanıcısına sunduğu görüntü kalitesi çok yüksek. Dış dünyanın kameralardan iç ekrana yansıtılması 12 milisaniye, neredeyse gerçek zamanlı gerçekleşiyor. İnsan gözüyse aynı işlemi 13 milisaniyede yapıyor.
Mekânsal değil, uzamsal
Dünyada bir ilk olan ‘spatial computer’ terimi bazı metinlerde ‘mekânsal bilgisayar’ şeklinde çevriliyor. Doğrusu ‘uzamsal’ olmalı. Çünkü Vision Pro’nun işi çevredeki mekânlarla etkileşime girmek değil, içindeki uygulamaların kullanım alanını her yöne uzatarak kullanıcının çevre uzayına yayılan bir arayüz sunmak. Apple Türkiye sitesinde AirPods Spatial Audio kulaklıklar için de ‘uzamsal ses’ ifadesi var.
Paylaş