Paylaş
Dünyanın teknoloji devleri koşa koşa kapınıza geliyorsa elinizde büyük bir güç var ve onu nasıl kullanacağınızı iyi biliyorsunuz demektir. Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, Google CEO’su Sundar Puchai ve Apple AI Asbaşkanı John Giannandrea’nın karşısında önünü iliklediği isim, zarif ve kibar bir hanımefendi... Avrupa Birliği Rekabet Kurumu Şefi Margarethe Vestager. Kendisini Google’a kestiği 9 milyar dolarlık tekelleşme cezası ve Apple’a ödettiği 14.5 milyar dolarlık vergi borcuyla tanımıştık. Beş yıllık göreve ikinci kez gelen Vestager’i yetkilendirense, yine zarif ve karizmatik bir hanımefendi... Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen.
Silikon Vadisi’nin devleri koşa koşa Brüksel’e gitti
Von der Leyen, göreve başladığı kasım ayının ilk günlerinde Vestager’a 100 gün süre tanıyarak, yapay zekânın hukuki düzenlemeleri konusunda politika sunmasını istemişti. “Son sözü pazarı elinde tutanlara bırakmayacağız” diyen Vestager’a göre Avrupa’nın teknolojiye yaklaşımı ABD’nin geniş ve açık politikalarıyla Çin’in mutlak devlet kontrolüne göre oldukça farklı. “Risk taşıdığını fark edersek, toplum olarak bunu düzenlemek isteriz” diyen Vestager, vatandaşların kaygılarının düzenlemelere önayak olduğunu ifade ediyor.
Yapay zekâ, geleceğin teknolojisi olmakla birlikte çeşitli tehlikeler barındırıyor. Karmaşık algoritmalar kullanması ve büyük miktarda veriler içinden sonuç elde etmesi bunun başlıca sebebi. Avrupa Birliği, resmi belgelerinde örnek olarak yapay zekânın klinik verilerle etnik ayrımcılığa neden olma ihtimalini gösteriyor.
Çoğunlukla erkeklerden toplanan klinik veriler düzeltilmezse yapay zekânın sunacağı tedavi yöntemleri kadınlar için risk oluşturabilir. İş başvurusunda bulunan göçmenlere karşı oluşturulduğu anlaşılan önyargılı verilerin gözden geçirilmesiyse adil fırsat eşitliği için önemli. Ayrıca Clearview AI gibi herkesin kişisel bilgilerini ortaya dökebilen yüz tanıma uygulamaları risk anlamında özel bir kategori oluşturuyor.
Hal böyle olunca Silikon Vadisi devleri, Margarethe Vestager ile görüşmek üzere soluğu Brüksel’de aldı. Geçen çarşamba günü
100 günlük süre doldu; düzenleme tasarısı Avrupa Birliği resmi sitesinde yayımlandı. 27 sayfalık belge,
AB vatandaşlarının taşıdığı kaygıları gidermeye yönelik önerilerin yanı sıra yapay zekânın sunduğu yeni ekonomik fırsatları ve teknolojik üstünlük potansiyelini değerlendirmeye yönelik yol haritası içeriyor. Aynı zamanda veri güvenliği hassasiyetine dikkat çekiyor. Belge, 12 hafta boyunca kamuoyu değerlendirilmesine ve önerilere açık kalacak. 2020 sonuna doğruysa düzenlemelerin kesinleşmesi bekleniyor.
Tasarıdan önemli başlıklar
-Yüksek risk taşıyan sağlık, emniyet, taşımacılık gibi sistemler ‘şeffaf, izlenebilir ve insan gözetiminde’ olmalı.
-Bu sistemleri besleyen verilerin tarafsız ve önyargısız olması şart! Ama, ‘doğru biçimde çalışmalarının sağlanması ve özellikle ayrımcılığa karşı temel hakların güvence altına alınması...’
-Yetkililer algoritmalar tarafından kullanılan verileri ‘test edebilmeli ve sertifikalandırabilmeli’...
Bu konuda kozmetik, otomobil ve oyuncak gibi ürünlere uygulanan kurallar örnek alınacak.
Yazılımcılar mutlaka etik dersleri almalı
Yapay zekâ üzerine geçen sene Bahçeşehir Üniversitesi’nde ders veren sosyolog ve teknoloji araştırmacısı Elif Demirci ile konuştuk... Demirci, popüler teknolojilerin insan yaşamıyla ilişkisine dair ilgi çekici yazılarını internerdlab.com blog’unda paylaşıyor.
Silikon Vadisi devlerinin endişelerini samimi buluyor musunuz?
Yenilik ve gelişime odaklı oldukları için kısıtlanma fikrinin rahatsızlık yaratmasını anlıyorum. Ancak Silikon Vadisi’nin Avrupa’ya göre çok daha serbest olması insani değerlerinin güçlü olduğu anlamına gelmiyor ne yazık ki. Sanayi Devrimi de refahla birlikte ekolojik
krizi getirdi.
Avrupa Birliği’nden iki güçlü kadın ve erkek egemen bir sektörün karşı karşıya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal bilimler ve doğa bilimleri arasındaki ayrımı hatırlatıyor. Şu aşamada ikisine de ihtiyacımız var. Bir mühendisin sosyolojik kaygıları olmalı. Ancak bununla birlikte bir sosyal bilimci de endüstrinin ihtiyaçlarını anlayarak bunlara çözümler üretebilmeli. Kadın ve erkek işbirliğiyse zaten elzem.
Hukuki düzenlemeler ve inovasyon özgürlüğü arasındaki denge nasıl kurulmalı?
İnovasyonun sınırları olamaz çünkü insan aklının sınırı yok. Hukuki düzenleme getirseniz bile açık kaynaklı üretimi engelleyemezsiniz. Dünyayı tehdit eden bir yapay zekâ geliştirmek için kurumsallaşmaya ihtiyacınız yok ki!
Yapay zekâ teknolojisinin adaletsiz dağılımı toplumu nasıl etkiler?
Niteliksiz işgücünü etkileyecektir. Öte yandan makine operatörleri ve yazılım alanında dev bir sektör oluşturması bekleniyor. Gelir dağılımındaki eşitsizliği doruk noktalara çıkarması da olası. Bir yapay zekâyı hiç durmadan çalıştırarak kâr oranlarını katlayabilirsiniz. Bunun sınırlandırılması gerekecek. Yoksa ekonominin çöktüğünü birlikte izleyeceğiz.
Yapay zekânın temelleri nasıl atılmalı?
Düzenlemeler sınırlandırıcı değil yönlendirici biçimde yapılmalı. Yapay zekâ geliştirenlere öngörüler net sunulmalı ki tüm insanlığı etkileme riskini anlasınlar. Mühendisler sosyal bilimcilerle birlikte düşünmeli. Yazılımcılar mutlaka etik dersleri almalı.
AB’de şirketler tüm içeriklerden sorumlu olacak
Geçen pazartesi Brüksel’de Avrupa Birliği Komisyonu ile masaya oturan Mark Zuckerberg, arzuladığı esnekliği yakalayamadı. Avrupa Birliği, internet şirketlerini platformlarında yayımlanan tüm içeriklerden sorumlu tutuyor. Zuckerberg, içeriklerin kendisinden değil ancak içerikleri kontrol edecek sistem geliştirmemekten sorumlu tutulmayı önermişti, bu öneri reddedildi.
Paylaş