Paylaş
Uzun bir zamandır konuşulan şeyler artık dönülmez noktaya yaklaştıkça, aniden hayata geçmeye başlıyor. Hürriyet Bursa’da ilk yazım, “Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisleri” projesi kapsamında verilen “Yeşil Yıldız” uygulamasında, Bursa’nın durumunu anlatan bir yazıydı. 2016 sonlarıydı. O günden bugüne sık sık çevre, yeşil konusunda yazı yazıyorum. Geldiğimiz nokta artık en önemli sorunun da çevre olduğunu ortaya koyuyor.
*
BUSİAD’ın düzenlediği bir online toplantıda Eskişehir Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Türe, 2050 yılında böyle gidersek 2.5 dünyaya ihtiyacımız olduğunu vurguluyor. Bugünde kalsak bile yarım dünyaya daha ihtiyaç var üstelik. Ama bunun böyle gitmeyeceği de açık. Artık en büyük ihracat pazarımız AB, önümüze yeşil bir sınır koyuyor. İhracatımızın neredeyse yarısını AB’ye yaptığımızı düşünürsek çok dikkatli olmamız gerekiyor. Üstelik sadece şirketinizin çevreci olması bile sizi kurtaramayacak. Tedarikçilerinizin karbon emisyonları da çok ama çok belirleyici olacak. Üstelik bu yaz adım adım başlayacak Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ilk dalgaları. Bilinmeyenleri çok. Ticaretin sınırlamasının nasıl olacağı merak konusu. Karbon emisyon ticaretinin nasıl işleyeceği de.
Fırsatı da barındırıyor elbette yeni durum. Aynı toplantıda Hüsamettin Çoban, coğrafi yakınlık, genç nüfus, otomotiv ve tekstil gibi gelişmiş sektör tecrübeleri ile yenilenebilir enerji kaynaklarına ulaşımın artılarımız olduğunu ifade ediyor.
Ancak yine de işimiz kolay değil. Yine Prof. Dr. Türe’nin verdiği bilgilere dönersek, 2000 yılında ekolojik ayak izi indeksine göre, biyolojik kapasitemiz 1.8 kha (küresel hektar), ekolojik ayak izimiz ise 2.9 kha olmuş. Yani 0.9 ekolojik açık yaratmışız. Yani dünyadan yemişiz. 2016 daha vahim 1.5 kha’ya düşen biyolojik kapasite karşısında 3.4 kha’lık bir ekolojik ayak izi. Yani -1.9 kha’lık açık.
*
Bitmiyor. Yale Üniversitesi’nin araştırmasına göre ise, Çevresel Performans İndeksi^nde 2016’da 99. sırada olan Türkiye 2018’de 108. olabiliyor.
Küresel İklim Endeksi’nde de durumumuz parlak değil. 193 ülke arasında 72.
Karbon emisyonunda da dünya 15. konumuna oturmuşuz. Ve bu sıra için saldığımız sera gazlarının çok büyük bir bölümü, enerji ve ısınmadan kaynaklanıyor. Burada aslında umut var. Güneş, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynakları kullandığımızda bu alanda başarı elde edebiliriz.
Hoş edemezsek, zaten kapılar kapanacak gibi. Yani yeni ekonomi yeşil olacak ve biz de buna uymak zorunda kalacağız.
Eee burada adının önüne Yeşil sıfatını alan Bursa’ya da büyük iş düşüyor. Sanayinin öncüsü Bursa dönüşümde de öncülük yapar umarım. Ama bilin ki sanayi bunu konuşuyor artık.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş