Paylaş
Salgının başında en büyük darbeyi lokantalar, eğlence mekanları, berberler/kuaförler, sinemalar/tiyatrolar ve müzikli mekanlar almıştı. Bir süre sonra bazıları, az da olsa tekrar iş yapmaya başladı.
Tiyatrocular, müzisyenler seslerini az da olsa duyurmaya çalıştı. İşlerinin çok zor olduğunu, geçim sıkıntısı yaşadıklarını dile getirdiler. Bazıları tiyatrolara kilit vurulduğunu duyurdu. Tüm bu sıkıntılı süreçte, sesini duyurmakta zorluk çeken kültür-sanat-spor, adına ne derseniz deyin bir branş var; Halk oyunları. Halk oyunları alanında çalışma yapan dernekler, bu çalışmalarını Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı yürütüyor. Dernek oldukları için İçişleri Bakanlığı’yla da ilişkililer haliyle. Ancak asıl hizmet ettikleri yer kültür ve turizm alanı. Ama Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir bağları yok.
*
Halk oyunları, sandığımızın aksine oldukça yaygın bir sportif ve kültürel alan. İlköğretimden üniversiteye kadar neredeyse tüm eğitim alanında okulların çoğunda halk oyunu eğitimleri veriliyor. Gençlere bir yandan kültürümüzü unutturmama, diğer yandan da birlikte bir sosyal etkinlik içinde olma becerisini kazandıran halk oyunları bu anlamda çok da özel bir işi becermiş oluyor. Sadece bununla da kalmıyor. Yetişkinler de derneklerin, belediyelerin ve halk eğitim merkezlerinin açtığı kurslarda sosyalleşiyorlar.
Gördüğümüzden daha kalabalık bir geri planı olan halk oyunlarında, ışık, ses, müzik, kostüm ve en önemlisi eğiticiler salgında çok ciddi sıkıntılar yaşadı.
Binlerle ifade edilen ve bir çoğu okullarda çalıştıkları süre boyunca sigortalı olan, halk oyunu eğitmenleri, salgın süresince büyük sıkıntı çeken grupların başında yerini alıyor. Geçen süre boyunca, çoğu sıfır gelirle ayakta kalmanın yolunu bulmaya çalıştılar. Kısa sürede bir gelir elde etmeleri de görünmüyor ufukta.
*
Yine halk oyunlarına kostüm sağlayan firmalarda da kapısına kilit vuranlar var. Ağırlıklı kiralama usulüyle çalışan firmaların bazıları geçen 7 aya dayanamayarak işlerini sonlandırdı. Halk oyunlarına ağırlıklı hizmet veren müzisyenler için de durum farklı değil.
Bu durum, kendi salonu olan dernekleri de zora sokmuş görünüyor. Kira, personel, elektrik ve ısınma gibi giderleri karşılamakta zorlanıyor halk oyunu dernekleri. Bazıları kapılarını kapadı bile. Direnmeye çalışanlara kimin destek vereceği ise bilinmiyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yarışmalarına katılan dernekler, aslında kültürel bir hizmette bulunuyor. Yani aslında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da konuya el atması gerekiyor. Onların ayakta kalması bu coğrafya folklorunun en belirgin yüzü olan halk oyunlarının da kitleselleşmesini sağlıyor. Bir çözüm getirilmesi şart. Aksi halde yalnızlığının içine gömülen bir gençlik tablosu daha da büyüyecek, halk oyunlarımızın gelecek kuşaklara taşınması da gittikçe daha da güçleşecek.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş